Chinyere Olivia Ajoagu… Afrika’dan umutla gelen bir ailenin 9 yaşındaki kız çocuğuydu o.
Savaşlardan, yoksulluktan, belki açlıktan kaçıp “güvenli” bir ülke diye sığınmışlar bizim buralara. 1974 sonrasındaki isimlendirmesiyle, Özgür ya da Kurtarılmış bölgeye… Ama burada yaşamla ölüm arasındaki çizginin çok çok ince olduğunu bilmediler, bilemediler.
***
Yıllar önce hatası olduğuna inandığım bir doktorun üzerine, uygarca davranışımı yitirmeden, en yalın tanımlamaya, “Yürüdüğüm” zaman, “Aman yapma, tektir” denmişti.
Bir başka, doğum sonrası bebek ölümünde hatası olanların üzerine, anneyle birlikte canlı radyo programında korkusuzca yürümüştük. Doktor hatası olduğu çok açıktı. Sonuç? Kocaman bir HİÇ.
Hatırlayın kısa sayılacak bir süre önce, Alkollü Mama verildiği için bir bebecik hayatını kaybetmişti. Aile ile birlikte, toplumda bir süre duyarlılık gösterdi… Sonuç? GENE HİÇ.
***
Sağlık, devletin halka verdiği en kutsal, “Seni koruyacağım” sözüdür. Ama o söz, son yıllardır, kâğıt üstündedir.
Kimse alınganlık göstermesin.
Sağlık hata kaldırmaz. Hele ihmalden, dikkat eksikliğinden beslenen hataları hiç kaldırmaz. Sistem, hata riskini en alt düzeye değil, sıfır noktasına getirmelidir. Bunun içinde, her aşamada olası hatayı YOK EDECEK öz denetim kuralları geliştirilip uygulanmalıdır.
Hastaya herhangi operasyon öncesi narkoz verilecekse, anestezi uzmanının, hastayı kapsamlı sorgulaması sonrası verilmelidir. Düşük doz işlevsiz olabilirken, ön bilgi noksanlığıyla verilen, yaşına, kilosuna ve sağlık sorunlarının ciddi olup olmamasına bakmaksızın verilen doz da yaşamla bağını koparır.
***
Bir sistem, en zayıf halkası kadar tamamdır ya da sağlamdır.
Sağlık sisteminin sağlamlığı da bu acı örneklerle gözler önündedir.
9 yaşındaki Chinyere Olivia Ajoagu’nun nefesini, radyoloji servisindeki bir hatadan öte yıllardır biriken ihmal alışkanlığı kesti.
***
Chinyere Olivia Ajoagu’nun ölümü sonrası yine aynı cümle: “Soruşturma başlatıldı.”
KKTC’de sonuçsuz her soruşturma, bir sonraki ölümün habercisidir.
Uzman değilim… Yargısız infaz kültürüm hiç yok. Ancak Chinyere Olivia Ajoagu’nun, kontrolsüz narkozdan öte, kontrolsüz bir sistemle öldüğüne inandığımı çekinmeden yazarım..
Soruşturma başlatılacak, ileri de götürülür gibi yapılacak… Toplumun konuyu unutmasına oynanacak…
Sistemin suçu, insan hatası diyerek yumuşatılacak. Orada soruşturma yeni ivme kazanacak… Sağlıkta temel sorunun, insan hatalarını kolaylaştıran sistem hatası olduğu perdelenecek.
Vakanın olduğu yerdeki bir kaç ismin dışında kimse sorumlu, suçlu olmayacak.
***
Bu satırları yazarken çok duygulanıyorum.
Gözlerim yaşarıyor…
Küçücük bir beden… Bir hafta önce cıvıl cıvıldı… Henüz dokuz yaşında. Hayalleri belki denizde oynamak, belki bisiklete binmekti. Ama o çocuk, Kuzey Kıbrıs’ta devletin hastanesinde, sağlık sisteminin soğuk kollarında can verdi. Adı Olivia… Bir süre sonra adı unutulacak, “Afrikalı o kızcık” olarak anımsanacak. Anası babası bu topraklardan giderse, mezarına belki de hiç çiçek bırakılmayacak. Zamanla, isimsiz bir mezar olacak belki de..
***
O küçük Afrikalı çocuk, Chinyere Olivia Ajoagu bize aynayı tuttu: “İşte sizin sağlık düzeniniz, işte vicdanınız.”
Bir ülke, dokuz yaşındaki bir çocuğu bile ihmallerle yaşamdan koparıyorsa; o ülkenin kalkınmasından, medeniyetinden söz etmek yalnızca kendini kandırmaktır.
Birkaç açıklama, suskunluk ayıbımızı örtmez…
O çocuk şimdi toprağın altında değil, bizim suskunluğumuzun tam ortasında yatıyor.
Ve biz, sustukça…
Bir sonraki masumun çocuğun, insanın sistem kurbanı olarak ölüm haberi, sıra sıra gelecek…





