İçinde bulunduğumuz mücadele döneminde çam kese böceği zararlısı ile ivedi olarak etkin ve sonuç alıcı mücadele yapılmadığı takdirde ormanlarımızda %60’lara varan artım ve büyüme kayıpları olacak, direncini kaybetmiş, zayıf düşmüş ve hastalanmış ağaçları bu sefer ölümcül böcek olan kabuk böcekleri istila edecek ve kitle ölümlerine neden olacaktır. İnsanlarda da astım, bronşit, cilt tahrişliği, alerjik durumlar ve lenf bezlerini şişirerek komalık durumlar gibi sağlık sorunlarına da neden olacaktır.
Kıbrıs Erozyonla Mücadele, Ağaçlandırma ve Doğal Varlıkları Koruma Vakfı (KEMA) Başkanı İlkay İlseven yazılı açıklamasında, 2020 yılından bu yana etkin bir mücadele yapılmadığı için böcek popülasyonu artış göstermiş zarar eşik değerinin çok üzerine çıkmıştır. Bilimsel olarak, bu seviyedeki bir böcek popülasyonunun ağaçlara hiç zarar vermeden, çok kısa bir zamanda (böceğin birinci ve ikinci evresinde) ana mücadele yöntemi olan havadan helikopterle biyolojik uygulama yapılması zorunlu hale gelmektedir. Diğer yöntemlerin hiçbiri bu seviyedeki böcek yoğunluğunu bir anda zarar eşik değerinin altına düşürmesi mümkün değildir. Ülkemizde popülasyonun yoğun olduğu dönemlerde bu yöntem uygulanarak %98-%99 başarı sağlandığı arşivlerde yer almaktadır.
Hal böyleyken 4 yıldır uygulanmayan bu yöntem sonucu ormanlarımızda büyük zararlar meydana gelmiş ve kabuk böceklerinin istilasına zemin hazırlanarak bu böceğin insafına terk edilmiş, adeta davetiye çıkarılmıştır. Bu aşamada bilimin ön gördüğü etkin tedbir alınmazsa ormanlarımızı bekleyen büyük tehlike kabuk böceği istilası olacaktır.Kabuk böceğine karşı uygulanacak bir mücadele yöntemi de yoktur böceğin arız olduğu ağaçlar kuruyup ormandan uzaklaştırılması gerekecektir. Son iki yıldır çam kese böceği mücadelesi ile ilgili yapılan göstermelik bazı uygulamalar şov amaçlı hiçbir bilimselliğe dayalı bir uygulama olmayan, halk ile dalga geçecek, devletin paralarını havaya atmaktan öte hiçbir amaca hizmet etmemiştir.
Drone ile çam kese böceği mücadelesi yapıldığı ile ilgili bilimsel bir çalışma yoktur. Drone’lar zirai kullanım için geliştirilmiş olup, orman sahalarının koşullarına cevap verememektedir. Drone ile dağlık ve vadilerde uygulama yapılması mümkün olunamamaktadır. Helikopterde bulunan teknoloji ve ekipmanlar sayesinde biyolojik ilaç su ile seyreltilmeden atılabilirken, drone ile tarımda yapılan uygulamalarda ilacın su ile seyreltilmesi zorunluluğu duyulmaktadır. Bu durumda yaklaşık 7 dakikada bir yeni karışım hazırlanıp drone’a yüklenmesi gerekmektedir ki su ikmal ihtiyacı ve batarya değişimi uygulama süresini gereksiz uzatmakta, bir hektar alanda yaklaşık 65 litre su kullanımı gerekmektedir.
Hacmi büyük sayılabilecek bir drone ile her bir sortide 0.4-0.6 hektar alan ilaçlanabilir. Oysaki helikopter ile uygulamada ilaç direk yüklenmekte ve her bir sortide 80 hektarlık alan ilaçlanabilmektedir. Drone ile bir günde yaklaşık 40 litre bir ilaç atılabilmekte bu da yaklaşık 16-17 hektar alana denk gelmektedir. Oysaki helikopter ile 1 günde yaklaşık 2.000 litre ilaç atılabilmekte, bu da yaklaşık 800 hektar alana denk gelmektedir.10.000 hektar alan ilaçlanacağı varsayımı ile hareket edersek bu durumda (böceğin ağaçlara zarar vermeden kısa sürede yaklaşık 30 günde ilaçlanmanın tamamlanması gerekir)drone ile tamamlamak için aynı anda 40-50 adet drone kullanımının gerekeceğinin hesaba katılması gerekir, her drone için birer adet drone pilotu, drone destek personeli ve uygulamaların denetlenmesi için Orman Dairesi kontrolörü ve bunların alana sevki için her birine arazı aracı, drone ve ekipmanların taşınabileceği araçlar gerektirdiği de göz önüne alınmalıdır.