“Sağlıklı bir çocukluk döneminin en önemli gerekliliğinden biri sağlıklı beslenmedir. Gün boyu çeşitli besinlerden ihtiyaç kadar tüketilmesi, yetersiz veya aşırı beslenmeye bağlı oluşabilecek sağlık sorunlarını önlemektedir. Bu durum özellikle okul çağında olan bir çocuğun sağlıklı büyüyor denilebilmesinde etkili olan fiziksel gelişimin yanı sıra biyolojik ve duygusal gelişime de katkı sağlayacağından önemlidir”diyen Elmas, öğünlerin düzenli aralıklarla olması, gereken besin öğelerinin (karbonhidrat, protein, yağ, vitamin, mineral) dengeli bir şekilde alınabilmesi, vücudun fizyolojik dengesini sağlamakta olduğunu belirtti. Ayrıca, öğünlerin okul çağı çocuklarında 3 ana, 1-2 ara şeklinde olması gereken düzenin sağlanmasında yeterli olduğunu, özellikle kahvaltı günün en önemli öğünü olarak kabul edildiğinden, ne şekilde tüketildiği ve içeriğinin nasıl olduğu, gün içinde alınacak enerji ve besin öğeleri miktarıyla ilişkili olduğundan önem kazandığını söyledi.
“Kahvaltının özellikle çocuklarda bilişsel ve gün içindeki performansıyla, okul başarısıyla ilişkili olduğu bilinmektedir”
Elmas açıklamalarının devamında şu ifadelere yer verdi ; kahvaltıda (ve diğer ana öğünlerde de) besin çeşitliliğinin sağlanması, besin öğelerinin tümünden yeterli miktarda alınabilmesi için gereklidir. Besinlerin miktarları yanı sıra birbiriyle kombinasyonu da önem taşımaktadır. Dengeli kombinasyonun sağlanabilmesi için, besinlerin benzer özelliklerine göre sınıflandırılmasıyla besin grupları oluşturulmuştur. Besin gruplarımız genel olarak (1) süt ve ürünleri; (2) et-tavuk-balık-yumurta-kurubaklagiller-yağlı tohumlar; (3) sebzeler (4) meyveler; (5) ekmek ve tahıl ürünleri; olmak üzere farklı gruplara ayrılmaktadır. Her besin grubundan farklı besinlerin her ana öğünde çocukların tabağında ihtiyacı kadar bulunmasının sağlanması oldukça önemlidir. Özellikle kahvaltı öğününün önemi ele alındığında, düzenli kahvaltı yapma alışkanlığının ve kahvaltının örüntüsünün enerji dengesi ve enerji metabolizmasında yer alan mekanizmalar yoluyla günümüzde çok yaygın olan obezite ve kardiyometabolik hastalıklar gibi kronik hastalıkların riskini azalttığı çalışmalarda elde edilen diğer sonuçlar arasındadır. Sabah kahvaltı yapmak hormonları, iştahı ve enerji alımını düzenlemekte, ayrıca kan şekeri kontrolü gibi metabolik faktörleri etkilemektedir. Düzenli kahvaltı iştahı düzenleyerek diğer öğünlerdeki besin alımının dengeli olmasını sağlar. Geceden sabaha uzun süre aç kalan vücudun çalışma gücüne adapte olması için sabah erken saatlerde beslenmesi gerekir. Bu yüzden sağlıklı beslenmede özellikle kahvaltı öğünü büyük bir öneme sahiptir. Yapılan çalışmalar kahvaltı yapmanın hem çocuklarda hem de yetişkinlerde vücut ağırlığı kazanımını etkilediğini, kahvaltı öğünün atlanmasının uzun vadede kronik hastalık riskini artırdığını göstermektedir. Aynı zamanda kahvaltının özellikle çocuklarda bilişsel ve gün içindeki performansıyla, okul başarısıyla ilişkili olduğu bilinmektedir.
Elmas son olarak “Farklı sebeplerden dolayı örneğin; okula yetişebilmek veya sabahları kendini aç hissetmediği için kahvaltı yapmak istemeyen çocuklar sıklıkla karşımıza çıkabilmektedir. Oysa okula aç gitmek ve öğle yemeğine kadar yemek yememek çok yanlıştır. Kahvaltı yapılmadığı zaman, en son akşam yemek yenildiği için uzun süreli açlık durumu oluşur. Açlık durumunda kendimizi güçsüz hissetme, baş dönmesi, uyku hissi oluşabilmekte ve anlatılanları-dersi anlamakta zorluk çekilebilmektedir. Bu yanlış davranışın (kahvaltı yapmama alışkanlığının) çocuklara sebepleriyle birlikte açıklanarak önlenmesi aileler tarafından önemsenmelidir ‘Kahvaltı altın öğündür’ gerçeği çocuklara benimsetilmelidir” diyerek sözlerini tamamladı.