Bu yazı sadece belli bir kesimi hedef alan, eleştiri oklarını belli bir kesimi yöneltmiş bir yazı değildir.
Öncelikle bunu belirtmek istedim.
Çünkü sonrasında kimse üzerine alınmıyor, boşa yazıp çizmiş oluyoruz.
Tüm ülke adına yapmamız gereken çok önemli işler mevcut.
Bugün sahip olduğumuz tüm sorunları yine kendimizin yaratmış olduğunu asla unutmamalıyız.
Birinci madde bu..!
Ardından parçası olduğumuz sorunların çözümünün de parçası olmamız gerektiğini kabullenelim.
Sorunların yarattığı olumsuz etkileri yana çekilmekle savuşturamayız.
Elbet bir gün gelir ve bizi de bulur.
Bunu da asla unutmayalım.
Çoğu zaman sadece seyrederek sorunların çözülmesini bekliyoruz.
Gayrimenkul konusunda son dönemde yaşanmaya başlayan süreçte de aynı şeyi yapıyoruz.
Bu son derece önemli konunun bizi ilgilendirmediğini, sadece sektörel bir sıkıntı olduğunu zannediyoruz.
Hatta çoğumuzun bu durum hoşuna bile gidiyor. Çünkü yaşadığımız sıkıntılı sürecin emlak fiyatlarını düşüreceği yanlışına düşmekteyiz.
Oysa biraz ekonomi bilgisiyle bunun asla mümkün olmayacağını bilmemiz gerekirdi.
Güney Kıbrıs Rum Yönetimi son olarak Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti’nde bulunan 29 inşaat şirketi ve onların direktörleri hakkında suç duyurusunda bulundu.
Bu iş giderek çığırından çıkmaya başlamıştır.
Kıbrıs Türk tarafı da mutlaka karşı adımlar atmalıdır.
Ama bu hiçbir zaman Rum vatandaşlarına yönelik, özgürlükleri kısıtlayıcı uygulamalar olmamalıdır.
Çünkü bu ciddi bir gerilim yaratır ve bu gerilim çok hızlı ve kontrolsüz bir şekilde büyüyüp yayılır.
İzlenmesi gereken en etkili yol, konuyu Birleşmiş Milletler gündemine taşımak olacaktır.
Elbette bunu BM Genel Merkezi’ne değil, yeniden göreve başlayan ve kısa bir süre sonra da Ada’ya gelecek olan BM Genel Sekreteri Guterres’in kişisel temsilcisi Holguin aracılığıyla yapmalıyız.
Kıbrıs Türk tarafı mevcut tavır devam ettirildiği müddetçe hiçbir BM faaliyetine iştirak etmeyeceğini açıklamalı ve bunun arkasında güçlü bir şekilde durmalıdır.
Yani, Rum tarafının tavrı bir şeylere mal olmalıdır.
Birleşmiş Milletler Genel Sekreteri bu durum karşısında oturup bir karar vermek zorunda kalacaktır.
Ya Rum tarafının keyfi tavrı, veya zar zor da olsa başlatmış oldukları süreç devam edecektir.
Biz duruşumuzu ortaya koyalım, bırakalım kararı BM versin.
Bakalım neyi seçecekler…
Sorunlar Seyretmekle Çözülmez…





