Yakın Doğu Üniversitesi İrfan Günsel Kongre Merkezi’nde “Geçtiğimiz İki Yılın Ardından Kıbrıs Sorununda Gelinen Son Nokta” konulu konferans veren Cumhurbaşkanı Akıncı, “Ucu açık, sonu gelmez müzakere döneminin bittiğini” de yineledi.
Konferansa, Cumhurbaşkanının eşi Meral Akıncı, YDÜ Kurucu Rektörü Dr. Suat İ.Günsel,Mütevelli Heyeti Başkanı Doç.Dr. İrfan S.Günsel,YDÜ Rektörü Prof.Dr. Ümit Hassan,Dekanlar,Bölüm Başkanları,Öğretim Üyeleri ve Öğrenciler katıldı.
Konferans, YDÜ İktisadi ve İdari Bilimler Fakültesi Öğretim Üyesi Doç.Dr.Nur Köprülü’nün moderatörlüğünde gerçekleştirildi.Ortadoğuda ki gelişmeler ve Kıbrıs konusu hakkında kısa brifing veren Doç.Dr. Nur Köprülü’nün ardından Cumhurbaşkanı Konferansın Birinci bölümünde Kıbrısta gelinen son durum hakkında bilgiler aktardı.ikinci bölümünde ise soru cevap şeklinde gerçekleştirildi.
Cumhurbaşkanı Mustafa Akıncı, Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi’nin son kararına atıf yaparak, Taşınmaz Mal Komisyonu’na kaynak yaratmanın ve komisyona yapılan başvurularla ilgili süreçleri hızlandırmanın seçimlerden sonra kurulacak yeni hükümetin öncelikli konusu olması gerektiğini belirtti.
“Çözüm İçin Ne Kapkara Bir Tablo Çizmek, Ne De 2018 Çözüm Yılı Olacak Demek Doğru Olur”
Kıbrıs müzakerelerinin Güney Kıbrıs’taki seçimlerin ardından gündemin üst sıralarına tırmanmasının muhtemel olduğunu belirten Akıncı, “Çözüm için ne kapkara bir tablo çizmek, ne de 2018 çözüm yılı olacak demek doğru olur” dedi.
Birleşmiş Milletler eski Genel Sekreteri Ban Ki Moon’un geçmiş müzakere sürecini “eşi görülmemiş ilerleme”, şu anki Genel Sekreter Antonio Guterres’in ise “tarihi bir fırsat yitirildi” şeklinde değerlendirdiğine işaret eden Akıncı, Kıbrıs Türk tarafının bahse konu nitelendirmelere neden verecek ilerlemelerde çok ciddi katkıları bulunduğunu anlattı.
Haritayı Gündeme Getirmeseydim Beşli Konferans Da Olmayacaktı
Beşli konferansın harita konusunu gündeme getirmesi sayesinde yer aldığını anlatan Akıncı, “Harita konusunu gündeme getirmeseydim beşli konferans da toplanmayacaktı. Bunu yapmamın bir tek nedeni var; o da çözüme olan inancımız ve çözümsüzlükten tüm tarafların kaybedeceği çok şey olacağına olan inancımız” dedi.
“Benzeri görülmedik ilerlemeler” ifadesi ile ilgili olarak Akıncı, tarihi bir fırsat oluştuğunu ancak bunun kağıt üzerinde kaldığını, beyin ve yüreklerde oluşmadığını; Kıbrıs Rum tarafının tanınmış olmanın getirilerini Kıbrıslı Türklerle paylaşmayı sindiremediğini, paylaşabilmeyi makul çizginin çok ötesinde kabul edebileceğini gösterdiğini, bunun örneklerinden birinin de sıfır asker sıfır garanti olduğunu kaydetti.
Makul Rakamlarda Uzlaşma Mümkündü
Türkiye’nin Kuzey Kıbrıs ile tüm bağını koparacak bir anlaşmanın kabul edilmesinin mümkün olmadığını, bunun doğru da olmadığını belirten Akıncı, “Türkiye’nin burada 40 bin askeri kalsın mı? Hayır. Kalmasını savunan veya isteyen olmadı… Makul rakamlarda uzlaşma sağlanabilirdi” dedi.
Kıbrıs Türk tarafının yaklaşımının bir tarafın güvenliğinin diğer tarafı tehdit teşkil etmemesi şeklinde olduğunu kaydeden Akıncı, “Bunu herkes anladı, muhatabımız anlamak istemedi” diye konuştu.
Kıbrıs Türk tarafının müzakerelerdeki tüm başlıklarda makul, mümkün olduğu kadar esneklik gösteren, yapıcı, çözümü isteyen bir tavır ortaya koyduğunu belirten Akıncı, “Tarihsel fırsatın yakalanması gerekirdi. Üzüntü verici bir durumdur ki Kıbrıs Rum liderliği gelecek nesilleri değil, gelecek seçimleri ön plana alan bir tutum sergiledi” dedi.
Akıncı, sıfır asker sıfır güvenlik söyleminin Şubat 2018’de yapılacak Güney Kıbrıs’taki seçimlere yönelik slogan olarak kullanıldığını kaydetti.
Güven Artırıcı Önlemler
İki toplum arasındaki güveni artırıcı önlemlerle ilgili çalışmalarında da engellerle karşılaştıklarını anlatan Akıncı, mobil iletişimde irtibatın sağlanamaması konusunda tüm teknik sıkıntıların aşıldığını ancak Rum tarafındaki mevzuatlar arasında operatörlerin Kıbrıs Türk tarafındaki operatörlerle iş yapmasını engelleyen bir yasa bulunduğunu, bunu da değiştirmeye yanaşmadıklarını kaydetti.
Akıncı, elektrik şebekelerinin kalıcı bağlanması konusunda da gerekli karar alınmasına rağmen “ihtiyaç olduğunda bağlanıyoruz, kalıcı bağlantıya ne gerek var” şeklinde bir tavırla karşılaştıklarını belirtti.
Yangın gibi büyük olaylarda iki tarafın işbirliği için kurulan kriz komitesinin de çalışmalarının Kıbrıs Rum tarafının tavrından dolayı ileriye götürülemediğini kaydeden Akıncı, Rum araçlarının Kuzey’deki bir olaya yardım için geçeceğinde araçlar üzerindeki “amblemlerin görünür olması”, Kıbrıs Türk araçları Güney’e geçeceğinde ise “amblemlerin örtülmesi” talebiyle karşılaştıklarını hatırlattı.
Akıncı, “Tüm bunların altında yatan unsur ‘biz devletiz, siz hiçbir şeysiniz, sizi tanımıyoruz’” dedi.
Bu Zihniyetle Nasıl Uzlaşacağız
Eğitim komitesinde de Rum öğretmenlerin KKTC’deki okullara gelme noktasında Rum tarafının olumsuz tavır koyduğunu kaydeden Akıncı, “Bizim okullara öğrenci veya öğretmenini göndermekten imtina eden bir zihniyetle nasıl uzlaşacağız…” diye sordu.
Akıncı, “Federasyon, tüm tarafların ortak hedefi, ortak hülyası haline gelirse gerçekleşebilir. Bunun için bir adım atılması gerekiyor. Rum tarafı bu adımları atamıyor, bizim eşit bir varlık olarak federasyonda iki eşit kurucu kanattan biri olmamız konusunu içselleştiremiyor” dedi.
TMK İlk Ele Alınması Gereken Konu
Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi’nin bir Rum’un başvurusu üzerine aldığı son karara da dikkat çeken Akıncı, “Bir süredir Taşınmaz Mal Komisyonu’yla ilgili uyarılarda bulunmaktayım. Yeni hükümet kimlerden oluşacaksa ilk ele alınması gereken konulardan biri Komisyon. Komisyon’a kaynak yaratmak ve oradaki süreci süratlendirmek gerekir. Şimdiki gibi yıllar alan bir süreç olmaması lazım. Bugün AİHM’den çok kötü bir karar çıkmadı diye düşünülebilir, ancak yarın çok daha kötü sonuçlar gelebilir” ifadelerini kullandı.
Ben İnsiyatif Aldım Ama…
“Tüm ağır eleştirilere rağmen yeri geldiğinde inisiyatif aldım, ama bir günden bir güne Rum liderliğinin kendi toplumuna dönüp de ‘federasyon istiyorsanız bir Kıbrıslı Türk Kıbrıs Cumhuriyetinin Cumhurbaşkanı olacaktır’ dediğini duymadım… İşte aradaki fark budur” diyen Cumhurbaşkanı Akıncı, zihniyet değişimi gerektiğini yineledi.
Akıncı, zihniyet değişiminin gerçekleşip gerçekleşmediğinin seçimlerden sonra görüleceğini, ancak seçim öncesi Güney Kıbrıs’taki söylemlerin umut vermediğini ifade etti.
Ucu Açık Sonu Gelmez Müzakere Bitmiştir
Akıncı, “Ne yapmayacağımız çok net ve açıktır: Ara bölgeye hapsedilmiş bir şekilde yıllarca bir konu etrafında dönmeyeceğiz… Ucu açık, sonu gelmez müzakere süreci bitmiştir. Böyle bir şey olamaz artık, ben kendi adıma böyle bir sürecin parçası olmaya hazır değilim” dedi.
BM Genel Sekreteri Guterres’in Kıbrıs’tan gelecek talebe göre hareket edeceğini söylediğini kaydeden Akıncı, “Bir paket anlayışıyla, ucu açık olmayan bir takvim çerçevesinde, yeni bir modalite gerekiyor. Maksimalist olmayan, mümkün olanı arayan bir yaklaşım sergilenmesi şart olacaktır” diye konuştu.
Birincil Hukuk Konusunda Uzlaşma Yok
Soruları da yanıtlayan Cumhurbaşkanı Akıncı, varılacak anlaşmanın Avrupa Birliği birincil hukuku arasında yer alıp almayacağı konusunda, “Bir uzlaşma yok ama biz talebimizden vazgeçmiş değiliz” dedi.
Antlaşmanın AB birincil hukuku olması için Avrupa Birliği üye ülkelerinin her birinin bunu onaylaması gerektiğini kaydeden Akıncı, AB’nin alternatif olarak farklı formül önerdiğini ancak Kıbrıs Türk tarafının bahse konu önerilerden tatmin olmadığını kaydetti.
Çözüm Olmaması Durumunda…
Çözüm olmaması durumunda takip edilecek yolla ilgili bir soru üzerine ise Akıncı, “gerçekçi olmayı, makul ve mümkün olanı gündemde tutmayı kendisine şiar edindiğini, olmayacak konular peşinden sürüklenmediğini” söyledi.
Güney Kıbrıs’ta Kıbrıslı Türklere yönelik saldırılarla ilgili bir soruya karşılık da Akıncı, suçlular cezalandırılmadığı sürece bu gibi hareketlerin teşvik edilmiş sayıldığını kaydetti.
Akıncı, Güney Kıbrıs’ta saldırıya uğrayıp AİHM’de hukuk mücadelesi vermek isteyenlere Cumhurbaşkanlığı olarak her tür desteği vermeye hazır olduklarını da söyledi.
Kapalı Maraş Konusunda Alınmış Bir Karar Yok
Kapalı Maraş’ın açılması konusunda alınmış bir karar bulunmadığını da kaydeden Akıncı, BM gözetiminde Maraş’ın açılması ile birlikte Ercan’ın açılmasını önerdiklerini, ancak “KKTC tanınmış olur” düşüncesinin Maraş’ın açılmasına engel olduğunu kaydetti.
Doğal gazın barış için güzel işbirliği fırsatları sunduğunu kaydeden Akıncı, elektrik ve doğal gazın Avrupa’ya ekonomik bir şekilde taşınabilmesi için Türkiye’nin devrede olması gerektiğini, bunun için de çözümün şart olduğunu vurguladı.
Derinya ve Aplıç Kapısı
Derinya ile Aplıç kapılarının açılması süreciyle ilgili olarak da Akıncı, Derinya’da Kuzey tarafındaki yolun asfaltının döküldüğünü, ara bölgede kalan kısım için yakın geçmişte ihaleye çıkıldığını ancak polis kulübeleri ve tellemelerin yapılması gerektiğini kaydetti.
Aplıç kapısının ise, Güney Kıbrıs kesimindeki arazinin dağlık olmasından dolayı yapılması gereken çok iş olduğunu ve zaman aldığını ifade eden Akıncı, “(Kapıların) Açılmaması için bir neden yok” dedi.
Akıncı sözlerini tamamlarken, ilk seçenek olarak iki kurucu devletli, dönüşümlü başkanlık içeren, toprak düzenlemesinin de yapılacağı iki kesimli, iki toplumlu federal çözüm seçeneğini gündemden kaldırmadıklarını; federasyon olmadığı takdirde iki ayrı çatı altında yan yana var olmanın yollarını konuşmak gerektiğini, ancak Rum toplumu içerisinde azınlık olmanın asla olmayacağını ekledi.
Konferansın sonunda YDü Mütevelli Heyeti Başkanı Doç.Dr. İrfan S.Günsel KKTc Cumhurbaşkanına günün anlamını ifade eden bir plaket takdim etti.