Dost acı söyler, ben de öyle yapacağım.
Bugüne kadar yaşadığı coğrafyanın farkına varmayan, vardığında ise bunu önemsemeyen Kıbrıs Türkü meğer canını garantiye almak için sığınak ihtiyacı içerisindeymiş.
Ülkesinde “sığınak fonu” adı altında bir tasarruf bulunan Kıbrıs Türkü söz konusu paranın akıbetini bugüne kadar nedense hiç sorgulamamış.
Etrafında yapılmış yeni sığınaklar görmemesine rağmen yürüyüp geçmiş.
Kimse bana şimdi çıkıp da “sığınaklar gizli olur” demesin.
Olmaz öyle bir şey.
Sığınaklar gizli olmaz, tam tersine herkesin gerektiğinde bulabilmesi için yön tabelaları ile gösterilir.
Toplanma noktasında toplanıp sonradan sığınaklara tahliye edilmek asla doğru bir yöntem değildir.
Savaş sirenlerinin çaldığı bir ortamda kimseyi toplu bir halde tutamazsınız.
Toplanma bölgesinde bekleme süresinin ne kadar olacağı, ne kadar süre sonunda sığınaklara tahliyelerin olacağı ve bunun hangi vasıtalarla olacağı şeklinde belirsiz bir çok nokta vardır.
O nedenle de sığınaklar önceden halka duyurulur.
Diğer tüm konularda olduğu gibi sığınak konusunda da toplumsal duyarsızlığımızın acı sonuçları ile yüzleşmekteyiz.
Yüzbinlerce sterlin harcayıp yaptığı evinin yolunu bile yapmaktan kaçınan bireylerin sığınak yapılmamış olmasına tepki göstermemesi beklenmeyen bir sonuç değildir.
Yapmadık, nokta..!
Bugün gerçekleşen tartışmalar, sarfedilen sözler ve ortaya konulmaya çalışılan eleştirilerin de tümü siyasidir, siyaset kaynaklıdır.
Siyasi kaygılardan öteye geçmez.
Herşeyin siyasileştiği ve siyasete endekslendiği bir ülkede sığınak gibi hayati önem taşıyan bir konunun da aynı kaderi paylaşması şaşırtıcı değildir.
Bunu da başardık ve siyasete yeni bir halka ekledik.
Olan da biten de budur…
Yaptık ve bitti..
Şimdi dağılabiliriz…
