Kıbrıs Türk Elektrik Kurumu’nun (KIB-TEK), Teknecik Elektrik Santrali’nde 5 Temmuz 2025’te yaşanan yoğun duman salımını “teknik aksaklık” ve “5 dakikalık bir arıza” olarak açıklaması, kamuoyunda ciddi tepki topladı. Kurumun “çevre felaketi yaşanmıyor” söylemi, bölgede yıllardır yaşanan kirlilik, kötü yakıt kullanımı ve sağlık sorunlarını göz ardı etmek anlamına geliyor.
KIB-TEK’in açıklaması, çevre kirliliğini meşrulaştırma çabası mı?
KIB-TEK’in, Teknecik’te çıkan yoğun dumanı yalnızca “5 dakikalık bir teknik sorun” olarak nitelendirmesi, bölge halkı ve çevre örgütleri tarafından “gerçekleri gizleme çabası” olarak değerlendiriliyor. Oysa olay, birkaç dakikalık bir görüntüden ibaret değil. Yıllardır süregelen kötü yakıt kullanımı, filtre sistemlerindeki yetersizlik ve düzenli bakım eksiklikleri, santralin bir çevre tehdidi haline gelmesine neden oldu.
Sadece o gün değil, her gün aynı hava solunuyor
Bölge sakinleri, özellikle rüzgarın güneybatıdan estiği günlerde, Teknecik Santrali’nden çıkan kesif dumanı solumak zorunda kalıyor. Astım, bronşit ve kronik solunum yolu hastalıklarında son yıllarda gözle görülür bir artış yaşandığına dikkat çekiliyor. Sağlık uzmanları, bu tür tesislerin çevresindeki uzun vadeli etkilerinin sadece çevre değil, insan sağlığı açısından da ciddi tehditler içerdiğini vurguluyor.
Çevre Dairesi raporları gerçekten şeffaf mı?
KIB-TEK açıklamasında “Çevre Dairesi raporlarının şeffaf bir şekilde paylaşılabileceği” belirtilse de, kamuoyuna bugüne kadar santralin baca gazı ölçümleri, filtreleme verileri ya da kullanılan yakıtın analizleriyle ilgili açık ve periyodik bir bilgilendirme yapılmadı. Halkın güven duyabileceği denetim mekanizmalarının olup olmadığı belirsizliğini koruyor.
“Uluslararası normlar” iddiası gerçeği yansıtmıyor
Santralin “uluslararası normlarda çalıştığı” ifadesi, en hafif tabirle tartışmalı. Çünkü Avrupa Birliği ülkelerinde bu tip termik santrallerin çoğu ya kapatıldı ya da sıkı çevre denetimlerine tabi tutuldu. Oysa Teknecik, düşük kaliteli akaryakıtla çalışmaya devam ediyor. Modern filtre sistemlerinden yoksun olması, santralin çevre üzerindeki yıkıcı etkisini daha da artırıyor.
Enerji değil, yaşam hakkı
Enerji elbette bir ihtiyaç, ancak hiçbir enerji politikası halk sağlığının ve doğanın önüne konmamalıdır. KIB-TEK’in açıklaması, yaşanan kirliliği önemsizleştirme çabası gibi okunuyor. Oysa gerçekler ortada: Teknecik Santrali artık yalnızca elektrik üretmiyor, aynı zamanda çevreye ve insana zarar veriyor.





