51 sene öncesinde 2025’i düşünen herkes, çok büyük olasılıkla KİM ÖLÜR, KİM KALIR derdi.
Benim hayatımdaki bir önceki, toplumsal kimliği de olan zaman dilimi 21 Aralık 1963 ile 20 Temmuz 1974, arasıdır.
21 Aralık 1963’teki Rum saldırıları kolay isimlendirilememişti.
Rum saldırıları, çatışmalar, fasariyalar… Hatta daha sonra Kanlı Noel de denildi.
25 Aralık 1963’te EOKA’cı Rumlar, Nikos Samson, komutasında K. Kaymaklı’ya saldırdı. K. Kaymaklı’nın yarısı Lefkoşa’ya, öteki yarısı Hamitköy’e kaçmıştı.
Geri dönme umutlarımızı erken yitirmiştik, çünkü, evlerimiz yakılmış, yaşanamayacak hale getirilmişti.
1963 – 1974 arası 11 yıl…
Çok uzun gelmişti pek çok insanımıza.
20 Temmuz 1974’ün üzerinde 51 yıl geçti. Neredeyse 1963-1974 arasındaki zaman diliminin beş katı.
![]()
***
Kıbrıs sorununda yaşanan ve bedeli ağır olan tüm gelişmelerin sorumlusu Kıbrıs Rum liderliğidir.
Kıbrıslı Rumlar diye genellemeyi doğru bulmadığım için kullanmıyorum.
Rumların, Kıbrıslı Türklere ya da Türklere yönelik genellemelerinden de rahatsız olur.
***
Türkiye’nin garantör ülke olarak ilk müdahale hakkı, 21 Aralık 1963 sonrası Kıbrıs Cumhuriyeti’nin Rum işgaliyle anayasal kimliğini kaybetmesi sonrası var olmuştu.
Türkiye, müdahaleyi aklından geçirirken ünlü Johson Mektubu ile ABD’nin ‘DUR’ müdahalesi geldi.
O yıllarda Türkiye’nin adaya çıkarma gerçekleştirecek askeri alt yapısının ne kadar yeterli olduğu da, konunun uzmanları tarafından zaman zaman gündeme getirilmektedir.
***

15 Temmuz 1974’te Makarios’a karşı Yunan Cuntası ve EOKA B tarafından düzenlenen darbe 20 Temmuz Barış Harekatı’na resmen davetiye çıkarmıştır.
Aslında, anayasal düzen 21 Aralık 1963’te Kıbrıslı Türklere yönelik saldırılarda bozulmuştu. 15 Temmuz 1974’te anayasal düzenin bozulduğu bir kez daha hem bizim hem dünyanın gözüne sokulmuştu.
***
1571’de Osmanlıların adayı fethinin nedenlerinden biri Venedik Yönetimi tarafından, varlığı neredeyse ortadan kaldırılan Rum Ortodoks Kilisesinin, İstanbul’daki padişaha, çağrısı, davetiydi.
20 Temmuz 1974 Barış Harekatı için açık çağrı yapılmasa da Makarios ve Makarios yanlıları, Barış Harekatı’nın Türkiye’nin askeri operasyonunu neredeyse mutlu olarak selamlamışlardı.
***
1600… 1974…Kıbrıs tarihinde altında Türk imzası bulunan iki hata…
1571’den 29 sene sonra Osmanlı Yönetimi, Rum Ortodoks Kilisenin, eski etkin gücüne yeniden sahip olması için gereken fermanı yayımladı. Kilise, eski gücüne sahip olurken, vergi toplama yetkisiyle ayrıca gücüne siyasi alt yapısı olan bir güç halkası eklemiştir. 1. Nikiforos, özel yetkilere sahip ilk Başpiskopos’du.
Gelelim 1974’ün Aralık ayına..
Türkiye müdahale ettiği zaman adaya meşru yönetim yoktu. Kıbrıs Cumhuriyetinin yönetimi darbecilerin elindeydi.
Barış Harekatı, Yunanistan’a da demokrasi getirirken, adadaki darbenin başarılı olmasının da önünü kesmiştir.

Makarios, Aralık 1974’te adaya gelene kadar olan boşlukta, savaşın kazananı Türkiye, çözüm modeline de öncülük yapabilirdi.
Makarios’un adaya dönüşüne Türkiye onay verdi. Makarios’un adaya dönüşüyle Rum Yönetimi 15 Temmuz 1974 darbesinden bir gün önceki statüsünü yeniden kazandı. Kısa bir süre sonra Makarios, ‘Türkiye’ye işgalci’ deyip, adadaki askeri varlığının sonlanmasını istedi.
***
20 Temmuz 1974’ün yıldönümleri Barış ve Özgürlük Bayramı olarak kutlansın ama beraberinde akademik ortamda, askeri başarının, ekonomik ve siyasi başarıyla neden taçlanamadığı da konuşulsun, tartışılsın.





