Bir 20 Temmuz’un yıldönümünü daha geride bıraktık.
Herkes her şeyin farkında.
Bu Ada’ya huzur ve barış tam 51 yıl önce Mutlu Barış Harekatı ile geldi.
Altını çizerek tekrar söylüyorum, herkes bunun farkında.
20 Temmuz karşıtı eylem yapanlar bile.
Türkü de bunun farkında Rumu da farkında..
Ada’nın tamamında huzur da barış da sağlandı.
51 yıldır istikrarlı bir şekilde, kimsenin de endişe duymadığı bir şekilde devam etmekte.
Türk askeri olduğu müddetçe de sürecek.
Buna da herkes emin.
Ada’nın tamamında huzur ve barış var.
Ancak ekonomik refah ve kalkınma aynı durumda değil.
Ekonomik kalkınma ve refah ilginçtir Ada’nın sözde “mağdur” olan tarafında.
Ve aldı başını gidiyor..
Ne kadar ilginç değil mi..?
Bir yandan mağdur olacaksın, birilerinin işgali ve baskısı altında olduğunu söyleyeceksin, öte yandan ekonomi tavan yapacak.
Hani baskı vardı..?
Türkiye geride kalan 51 yılın hiçbir diliminde Güney Kıbrıs’a yönelik ambargo ve izolasyon çağrısı yapmadı.
Siyasi ve ticari ilişkilerini avantajlı bir şekilde kullanıp bu yönde bir girişimde bulunmadı.
Evet, kendisi siyaseten tanımadı. Ama hiçbir zaman iş insani boyutların dışına çıkmadı.
Oysa Ada’nın Kuzeyi’nde durum aynı değil.
Buraya mümkün olan her türlü ambargo ve izolasyon uygulanmakta.
Yıllardır süren bu durum altında da adil bir çözüm çağrısı yapılmakta.
Adil bir çözüm için ilk önce taraflar arasında adaletli davranmak gerekir.
Bugün tüm izolasyonların kaldırıldığını ambargoların sonlandırıldığını düşünelim.
Kıbrıs Türk tarafı farklı mı davranır..?
Elbette hayır..!
Yine egemenliğini talep eder, kendi devletine sahip olmak isterdi.
Yani ambargo ve izolasyonların bir işe yaradığı yok.
Sadece Kıbrıs Türklerinin hayatını zorlaştırmakta.
Zaten bütün hesap da bu zorluklar üzerine.
Günün birinde Kıbrıs Türk Halkı’nın bu durumdan bezmesi ve koşulsuz bir şekilde masaya oturması beklenmekte.
Yani teslim olması bekleniyor…
Ama bunun olmayacağını dün bir kez daha gördük.
Ne oldu..?
Yapılan yeni yollar hizmete açıldı, çağdaş hastanelerin temelleri atıldı.
Son yıllarda Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti’nde gözle görülür bir değişim yaşanmakta.
Daha çağdaş ve daha modern binalar yükselirken, karayollarında gözle görülür bir iyileşme hızlı bir şekilde yaşanmakta.
Demek ki olabiliyor, doğru adımlar atılırsa karşılığını buluyor.
Buna devam etmeliyiz.
Yatırımlar çok önemli.
Ercan tamamlandı, havalimanı konusunda artık ilerideyiz.
Şimdi sırada deniz limanları var.
Bir ada ülkesi için deniz limanları hayati önemde.
Mevcutların iyileştirilmesi ve yenilerin eklenmesi şart.
Bu ve buna benzer adımların cesaretle atılması artık kaçınılmaz.
20 Temmuzları artık bu yönleriyle yaşamalıyız…
