Pazartesi KIBRIS TV’de program konuğum Prof. Dr. Ulvi Keser’di.
Ne konuştuysak tarihle bağlantılı konuştuk.
Ahlaki açıdan tarihimiz…
Saygı sevgide negatif, olumsuz değişimin nedenleri ve tarihçesi…
Demokrasimizin gelişiminin tarihçesi…
***
Kıbrıs Türk halkı, daha gerilere kadar uzanılabilse de, herkesin kabul ettiği 1950’lerden başlayarak, Kıbrıs adasında, toplumsal kimliğin karşılığına gerçek anlamda sahip olmak için bir mücadele içindedir.
Kısacası MÜCADELE TOPLUMUYUZ.
Mücadele toplumu olmak kendi içinde farklı, sürekliliği olan bir dinamizme sahip olmaktır da. Bu kötü bir gerçeklik değildir. Tam tersine, art niyetsiz değerlendirilirse olumlu yanları oldukça fazladır.
Bizde, mücadele sürecimiz, iyi niyetten yoksun yaklaşımlarla daha fazla değerlendirilmek istendi, istenmeye de devam ediliyor.
Bazılarının işlerine geldiğinde, 1974 Barış Harekâtı’ndan sonra adada barış vardır, işlerine gelmediği zaman da UNUTMAYIN ATEŞ KES DÖNEMİ YAŞIYORUZ, derler.
Bu anlayışı öne çıkardıkları zaman, düşünce özgürlüğüne saygıyla çok sesliliğe, eksiksiz demokrasiye hatta çok partili siyasi yaşam ve seçimlere bile “mesafeli” yaklaşabiliyorlar.
***
Ulvi Keser hocayla, gerçek tarihimizi bilme hakkımıza bile kuşkuyla yaklaşanlar olduğunu konuştum.
Bütünlüklü tarihimiz için Türk Mukavemet Teşkilatı (TMT) Tarihi’nin çok özel bir yeri vardır.
Prof. Dr. Ulvi Keser’in uzun yıllardır, TMT Tarihi üzerine çalıştığını ve kaleme aldıklarının 4 bin 500 kitap sayfasına ulaştığını yayındaki sohbetimizde öğrendim.
Bir an önce yayımlanmasının YAŞAMSAL ÖNEMİNE dikkat çektim.
Yayınlanması demek, içeriğindeki konularda, bilgiye dayalı, katkı yapabilecek olanlara, fırsat yaratmak demektir.
Ne kadar ilginçtir, 70 kusur sene evvel yemin edip, TMT saflarına katılıp, hayatta olanların bazıları hâlâ yeminine sadık kalarak, bildiklerini, yaşadıklarını anlatmaktan çekiniyor.
Bu kadar insan kaynağımız, bu kadar üniversitemiz var. Bilimsel zeminli ciddi, kurumsal bir organizasyonla tarihimizin eksik, bilinmeyen ya da yanlış bilinen sayfaları kalıcı, ulaşılabilir olarak gün ışığına çıkarılması gerekir.
Her fırsatta “GEÇMİŞİMİZİ UNUTMAYALIM” derler de, unutmamamız gereken geçmişimizi, tarihimizi ne kadar biliyoruz?
Ya da birileri, tarihimizin, geçmişimizin, eksiksiz ve doğru olarak bilinmesini, ne kadar istiyor?
***
Doğa boşluk tanımaz.
Kıbrıs Türk halkında, tarihimizi bilme arzusu çok yüksek değildir. Bu nedenle okullarımızda okutulan tarih dersinin içeriğiyle ilgilenenlerin oransal karşılığı da yüksek düzeyin uzağındadır.
Ancak, bazıları, gerçek tarihin boşluğunu kendilerine göre doldurmaya çalışıyor. Onlar bunu “MİLLİ BİR GÖREVLE” yaptıklarını sanıyorlar ya da öyle pazarlıyorlar.
Böyle olunca gerçek tarihimizin bilinmesinin önüne yalandan duvar örüp, gerçeğin öğrenilmesine parazit yayını yapmaktadırlar.
***
Tarihimizi derinlikli, gerçeklerin nedenleriyle birlikte bilmek en temel haklarımızdan biridir.
MİLLİ KIBRIS DAVASINA ZARAR VERİR denilerek, gerçek örtülmek isteniyor.
Ulvi Keser’e, “ Ne kadar acıdır, Kıbrıs Türk toplumunda yaşı uygun olanlara EOKA’nın kahramanlarını sorunuz, en az 3-5 isim sayar. TMT’nin Kıbrıslı Türk kahramanlarını sayınız, deseniz, bir isim söyleyemiyor” dedim.
Haksızsın, diyemedi.
Ve çalışmalarında isimsiz nice kahramanları öğrendiğini anlattı.
***
Bu konu çok mu önemlidir?
Evet, ÇOK ÖNEMLİDİR.
Çünkü doğru dürüst bilinmeyen tarihimiz, her fırsatta hele seçim dönemlerinde bol bol istismar ediliyor.
Gerçek tarihimizi bilmek istiyorum.
TMT’nin arşivinin de neredeyse, buraya getirilmesini ve araştırmacılar için ulaşılabilir olmasını çok önemli bir gereksinim olarak görüyorum.
