1. Haberler
  2. Kıbrıs
  3. Anılarda yolculuk… “Brüksel yolunda Kıbrıs…”

Anılarda yolculuk… “Brüksel yolunda Kıbrıs…”

featured
service
Paylaş

Bu Yazıyı Paylaş

veya linki kopyala

Anılarda yolculuk yapıp, yıllar önceki yazılarımı tekrar sizlerle paylaşmayı, yararlı buluyorum. Hem anımsatma hem de dünle bugün arasında kıyaslamaya yararı oluyor. Tam 20 sene önce, 11 Ekim 2005’te “Brüksel yolunda Kıbrıs… “ başlıklı yazımı okurlarla buluşturmuştum. Noktasına virgülüne dokunmadan, 20 yıl önceki yazım.

***

“Avrupa Parlamentosu’nun davetlisi olarak dün akşam saatlerinde Brüksel’e ulaştım.

Brüksel yolculuğum Larnaka’dan başladı. Atina’da yaklaşık iki saatlik bir bekleme ve üç saati aşkın bir son yolculukla Brüksel. Belçika, Avrupa’nın gerek nüfus gerekse yüz ölçümü bakımından küçük bir ülkesi ama Avrupa Birliği’nin kalbi Brüksel’de atıyor.

***

Kıbrıs Cumhuriyeti pasaportlarını kullanıp vize derdi olmadan dış ülkelere uçuyoruz. Kişisel anlamda bir kolaylık. Vize uygulaması insanımızı incitiyordu.

Ancak şurası bir gerçek Kıbrıs Cumhuriyeti pasaport ya da kimliklerinin kullanımı insanımızın Kıbrıs Cumhuriyeti’nin Rumlaşmış kimliğini görmesine engel olmuyor.

Barikattan güneye geçerken, Larnaka Havalimanı’nda bagaj ve geçiş işlemlerini yaparken farklı bakışlar fark ediliyor.

***

Kıbrıs Türk basınında bizler Rum meslektaşlarımıza göre çok daha açık görüşlüyüz.

Sesli düşünürken de yazarken de resmi politikayı neredeyse hiç takmayan çok gazeteci-yazar vardır.

Ama Rum meslektaşlarımız için aynısını söylemek çok kolay değildir.

Larnaka Havalimanı’nda başlayan sohbetimiz Atina’da uzunca bekleyiş sırasında da devam etti.

Geçmişten de tanıdığım bir Rum meslektaşım samimiyetli en doğru noktaya parmak bastı.

Rum liderliği Kıbrıs Cumhuriyeti’nde elde ettikleri pozisyonu Kıbrıslı Türklerle paylaşmak istemiyor.

Ancak bunu Rum tarafından kimse açık olarak seslendirmiyor.

***

Atina’dan Brüksel’e uçarken yanımda bir Alman Karl R. Höller ve eşi oturuyor. Emekli çıktıktan sonra hemen hemen her mevsim tatilin keyfini çıkardıklarını anlattılar. Yunan adalarında yaşadıkları tatilin tadı yüzlerinden okunuyordu.

Almanya’da yaşıyorlar ama ulaşım olarak Brüksel kendilerine daha uygun diye Brüksel’den uçmayı tercih etmişler.

“Avrupa artık bütün” diyerek de birleşik Avrupa’yı özetlediler. Sözü Kıbrıs’a getirip, ortalama bir Avrupalının bilgisini ölçmek istedim. Aramızda şu diyalog geçti.

– Kıbrıs’ı biliyor musunuz?

– Tabii biliyorum. On yıl kadar önce Baf’ta tatil yapmıştım. Şirin bir ada.

– Kuzeyiyle ilgili ne biliyorsunuz?

– Türkiye tarafı mı?

– Kuzey Kıbrıs’ı sordum?

– 1974’ten beri Türkiye’nin kontrolünde olduğunu biliyorum. Ama artık Kıbrıs sorunu hallolur. AB ile görüşmelere başlayan Türkiye adada askerlerini daha fazla tutamaz.

O noktada durup Kıbrıs’ın yakın tarihini özetledim. KKTC’yi, Annan Planı’na EVET dediğimizi filan anlattım. Alman çiftin Türk düşmanlığı filan yok.

Genel anlamda medyadan aldıkları kadar biliyorlar Kıbrıs’ı.

… Ve işte o noktada gözledim ki Avrupa’da Kıbrıs denince Türkiye’nin askeri varlığı hâlâ önlerde.

Bunu daha önce de gözlediğim için dünkü sohbetten öne çıkarıp yeniden yazdım.

***

Dün akşam ( 10 Ekim 2005)  seminer için Brüksel’de bulunan Maltalı gazetecilerle yemekte buluştuk.

Masamızda iki Maltalı, bir Kıbrıslı Rum dört kişiydik.

Malta, Kıbrıs’tan çok küçük. Ama Avrupa Birliği’ne kendi kişilikleriyle ezilmeden katılmanın gizli bir onurunu fark ettim. İngiltere’nin Malta’daki üs nitelikli varlığı 1979’da sona ermiş. Dört yüz bin nüfuslu ama ezik değiller. İki bin profesyonel askerle özellikle sahillerini koruyorlar.

Maltalı meslektaşlarımızın Kıbrıs’la ilgili bilgi dağarcıkları boş değil.

Rum gazeteci dostum bildik bir biçimde Kıbrıs sorununu 1974’ten başlatınca benim küçük sorumun devamını Maltalı getirip, 1963’leri, EOKA’nın Kıbrıs’ın başına ördüklerini sorguladı.

Basit görünebilir ama Rum tarafında yaygın Yunan Bayrağı ve Yunan Ulusal Marşı’nın ulusal marşının kullanımına tepkileri dikkat çekiciydi.

Sonunda konu Kıbrıs Cumhuriyeti’ni ortak yönetme, yönetmeme noktasına gelince Rum tarafının siyasi eşitliği kabullenmekteki zorluğu çok açık ortaya çıktı. Ve yine Maltalı son sözü söyledi: “Demokrasiye çoğunluğun egemenliği kabul eden anlayışın olduğu yerde çözüm zordur.”

***

Bugün Brüksel’de dolu dolu bir program var. Avrupa Birliği’nde karar üretimi, Dönem Başkanı İngiltere’nin Öncelikleri, Türkiye ile tam üyelik görüşmeleri, 2006-2013 Finans Perspektif, Avrupa Birliği’nin Geleceği konulu seminerler yanında AB Parlamentosu Genel Sekreteri Julian Priestley ile de bir araya geleceğiz.

***

Günün sözü:

Politikada dünyayı görmeyeni, dünya da görmez” (11 Ekim 2005- KIBRIS)

Anılarda yolculuk… “Brüksel yolunda Kıbrıs…”
Yorum Yap

Tamamen Ücretsiz Olarak Bültenimize Abone Olabilirsin

Yeni haberlerden haberdar olmak için fırsatı kaçırma ve ücretsiz e-posta aboneliğini hemen başlat.
Bizi Takip Edin
Bize Katılın