Öncelikle yeni cumhurbaşkanımızı tebrik etmek isterim.
Sayın Tufan Erhürman, çıktı yarıştı ve hak ettiği bir zafer kazandı.
Tebrik ederim, başarılı bir süreç olacağını düşünmekteyim…
Gelelim seçim sonrası yazı serisinin birincisine.
Bugün Erhürman’ın neden kazandığını ve nasıl kazandığını değil, ona seçimi kazandıran etkenlerden hangisinin en güçlü olduğunu konuşacağız.
Çünkü bu sonucun altında birden fazla etken var. Erhürman kazanırken birçok etkeni bir araya getirmeyi başardı.
Ama bir tanesi var ki diğerlerine fark atmakta.
O da sadece partili seçmenlere değil, diğer partilerin seçmenlerine de hitap etmeyi, onlara ulaşmayı ve söylediklerini durup dinlemelerini sağlamış olmasıdır.
Kimse alınmasın ama bu Erhürman’ın kişisel becerisidir.
Mutlaka bir ekip çalışması olmuştur ve bu sonuçta katkısı vardır. Ama Erhürman’ın kişilere hitap yeteneği ön plana çıkmış ve sonuçta etkili olmuştur.
Kimse bana bu seçimde politikaların yarıştığını, siyasi tercihlerin etkili olduğunu söylemesin. Çünkü öyle olmadı.
Öyle olsaydı sonuç çok farklı olurdu. O durumları sonraki yazılarımızda ele alacağız.
Bugün kazanana ilişkin yazalım.
Erhürman net bir zafer elde etmiştir.
Bunun kişisel olduğunu söylemekle birlikte, önümüzdeki süreçte uygulayacağı politikalar için de Erhürman’ın elini güçlendireceğini söyleyebiliriz.
Aldığı oy oranı ile yeni politikalar belirleyebilecek bir pozisyonu yakalamıştır.
Bu noktada belirleyici faktör oluşturacağı ofisle doğrudan ilişkilidir.
Omurgası belli olan bir politikanın detaylarının da belirlenmesiyle birlikte ortaya muhakkak “yeni” bir takım planlar da çıkacaktır.
Bunları ilerleyen zamanda çok sık konuşacağız, o nedenle uzatmayalım.
Sonuç olarak Erhürman kendi adına doğruları yaptı ve kazandı…
Herkese hayırlı olsun…
