Ceza davalarında adaletin tecellisi için suçla cezanın, adres örtüşmesi gerekir. Suç kim ya da kimler işlediyse cezayı da onlar almalı.
Faruk Erem’in “Bir ceza avukatının anıları” kitabından yararlanılarak aynı isimle sahnelenen oyunu 1984’te Ankara Sanat Tiyatrosunda izlemiştim. Farum Erem, meslek hayatındaki gerçek davalardan esinlenerek, insanların yaşadığı toplumsal ve hukuki olayları anlatıyordu.
Bir yargıç emekli çıktıktan sonra, idam kararı verdiği bir davanın, vicdanındaki rahatsızlığıyla yola düşer. Yıllar evvel bir davanın finalinde karşısında iki sanık vardı. Biri idama mahkum edilecek, öteki ise beraat edecekti.
Hakim kararını vermiş ama içinde beraat ettirdiğiyle ilgili bir soru işareti kalmıştı.
Uzun bir yoluculuktan sonra bir Anadolu köyünde beraat ettirdiği şahsı buldu. Daha karşılaştığı an, adam, “ O gün karar öncesi yüzüme baktığında suçlunun ben olduğumu anladığını sanmıştım” dedi.
Ceza doğru adrese gitmezse, gerçek suçlu elini kolunu sallayarak gezer.
***
Benzetmede hata olmaz.
Hatasız benzetme olmaz.
Bu anlayışla, esas konumla bağlantılı bir benzetme olsun diye “Bir ceza avukatının anıları” oyunundan aklımda kalan bir bölümle yazıma girdim.
Cumhurbaşkanlığı seçimi Pazar sabahı başladı, akşam 19.30, tüm sandıkların sonuçları birleştirilerek sonuç YSK Başkanı Bertan Özerdağ, tarafından ilan edildi.
Tufan Erhürman %62, 76, Ersin Tatar % 35, 76 oy aldı.
Kaç kez yazıp, söyledik..
Bir Cumhurbaşkanı adayının kazanma şansının yüksekliği, partisinin ya da kendisini destekleyen partilerin oy potansiyelinin üzerine kendisinin ekleme düzeyiyle belirlenir.
Tufan Erhürman, seçilirken kendisine destek veren CTP ve TDP’nin oylarının çok üzerinde oy aldı.
Ersin Tatar, kişisel potansiyeliyle UBP-DP _YDP’nin oylarının üzerine ekleme yapamadı.
***
Tufan Erhürman, kazanan olduğu için, sorgulama morgulama yok.
Ersin Tatar’ın kazanan olmaması sonucunda sorgulamadan öte hesaplaşmalar gündeme geldi.
Sürpriz mi?
Değil.
Son bir ayda yoğunluk kazanan şekilde 19 Ekim akşamı sonuçlar açıklandığı zaman Ersin Tatar’ın kaybetmesiyle UBP’de yaşanacak deprem konuşuluyordu.
Kulaklarımla şunu duydum: “ Ersin Tatar %35 oy alırsa Ünal Üstel bunun hesabını nasıl verecek?”
Bunun söyleyen UBP’li bir milletvekiliydi.
Ben de, “Sen de UBP’li bir milletvekilisin. Hesap vereceksiniz tümünüz vereceksiniz” dedim.
***
Ersin Tatar’ın seçilmemesi, aday belirleme sürecinden başlayarak pek çok hatalar zincirinin sonucudur.
Tatar seçilmezse bedel ödeyeceklerin listesi ismen belliydi.
Şimdi ne yaşanıyor?
Hatalar, en kolay yüklenecek olana yüklensin, geriye kalanalar da derin bir nefes alsın.
Bir başka deyişle bir günah keçisi yaratılsın, hatası olan ötekiler, en basit tanımlamayla paçayı kurtarsın.
Yaşananlar ya da yaşatılmak istenenler aynen böyledir.
***
Rakamlar ortada.
UPP’nin çekirdek oyunun %32’lerde olduğu da biliniyor.
Ortakların bu noktada belirsizliği var.
Kampanya UBP’nin de hükümet ortaklarının da bilgi ve söz hakkı dışındaydı.
UBP’ye yakın kaynaklar, seçim kampanyası boyunca 177 etkinlik düzenlediklerini ve tümüne katılımı parti örgütlerinin çabasıyla sağladıklarını ifade edip ekliyorlar, “ UBP’nin kurumsal kimliğine ve üst yönetimine yönelik tavırlar, insafsızlıktır. Eğer bir değerlendirme ya da sorgulama yapılacaksa, en baştan en sona, her şey sorgulanacak. Bu yapıldığı zaman, UBP’yi kimsenin eleştiremeyeceği ortaya çıkacak. UBP, suçluluk gömleğini niye giysin?”
