Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti’nde halkımızın güvenini kazanmış bir cumhurbaşkanıyla 20 Ekim’den itibaren yeniden bir umut ışığı doğdu. Değişim beklentisi, insanların yüzlerinde tebessüme, kurumlara yeniden güvene dönüştü. Ancak asıl mesele bundan sonrası: umutla başlayan bu süreç, sağlam adımlarla, hızlı ve kararlı icraatlarla desteklenmeli.
Tarım, hayvancılık ve balıkçılık politikaları açısından artık 10 yıllık bir revizyon kaçınılmaz oldu. Yalnızca politika metinlerinde değişim değil; sahada hemen uygulanacak iş-listeleriyle beraber planlı, sonuç odaklı bir eylem süreci başlatılmalı.
Özellikle narenciye üretiminde büyük potansiyelimiz var. Sussuzluğa ve iklim değişikliğine karşı dayanıklı çeşitlerle üretim artırılmalı. Ancak sadece meyve hasat etmek yetmez: posası, suyu, kabuğu—yani narenciyenin “her şeyini” üretime kazandırmak zorundayız. Böylece bir üretim-uygulama döngüsü yaratılabilir: bahçeden sofraya, biyorafineriden sanayiye.
Aynı şekilde su politikalarında ve kuraklıkla mücadelede de radikal ve en az 5 yıllık planlama ile hem su ekonomisi yapılmalı hem de tarımda verimli sulama yöntemleri uygulanmalı. Bu kapsamda damla sulama, hareket izleme, atık su geri kazanımı gibi modern yaklaşımlar devreye alınmalı.
Ekonomi alanında döviz bağımlılığından çıkıp tek para birimi yönünde adımlar atılmalı. Ev ve araç satışlarında, kredilerde döviz yerine TL üzerinden iş yapılması, ekonomik düzenimizi sağlama alacak önemli bir adımdır. Temel ihtiyaçlar ve temizlik ürünlerinde fiyat politikası sıkı denetimle halkın erişebileceği düzeye indirilmeli; yerli üretimin destek değeri artırılmalı, yurtdışından gelen muadil ürünlerin vergisi yükseltilip yerli ürün desteklenmeli.
Çünkü; “Ülkesi için karşılık beklemeden çok çalışan toplumlar, her zaman refaha ve güzel bir yaşama ulaşırlar.” — Serkan Kırmızı
Şimdi iş zamanı: umut yeniden yeşerdi, şimdi bu umudu eyleme çevirmek zorundayız.





