Son yıllarda stres ve şiddetin önüne geçmek için çeşitli kurumlarca düzenlenen “öfke kontrolü” eğitimlerinin doğru şekilde verilmesinin önemine dikkat çekilerek, öfke kontrolü ile tedavi edildiği zannedilen duyguların şiddete dönüşebildiği vurgulandı.
“Nefesten kimlik analizi”, “boşanma öncesi arabuluculuk” ve “empatiye davet” gibi projeleriyle bakanlık birimleri ve çeşitli kurum çalışanlarına gönüllü olarak eğitimler ve seminerler veren stratejist ve analiz uzmanı Taner Akkuş, AA muhabirine, doğru “öfke kontrolü” metotları hakkında bilgi verdi.
Akkuş, özellikle son yıllarda artan tahammülsüzlük, stres ve şiddetin önüne geçmek için birçok kurum ve kuruluşta “öfke kontrolü” eğitimlerinin verildiğine işaret etti.
Öfke tanısı ile terapi yapıldığı zannedilen bu yöntemin, bazı sinir sistemini uyuşturan ve siniri gizleyen etkilere neden olduğunu belirten Akkuş, “Öfke kontrolü ile tedavi yapılıyor zannedilirken, aslında farkında olmadan bilemediğimiz ve göremediğimiz gizli sinir hastalıklarımızı örtmekteyiz. Öfke, bastırmak ve kontrol altına almak istenirken, birikerek sıkışan ve patlamaya hazır bir volkan halini alır, böylece yanardağ oluşumu misali önlem alınamaz duruma gelir ve şiddeti doğurur.” diye konuştu.
Bugüne dek yapılan sözde “öfke kontrolü” terapilerinin beklenen sonucu vermediğini ve hedeflenen iyileşmenin sağlanamadığını ifade eden Akkuş, boşanma vakaları, aile içi geçimsizlik, şiddet ve cinayetlerin arttığını gösteren istatistiki verilerin de bunu doğruladığını dile getirdi.
Akkuş, kişinin öfkesiyle huzurla yaşaması için “doğru nefes alma teknikleri”, “manevi değerler ile beslenme” gibi metotlarla beyne oksijen göndererek doğru karar verme mekanizmasını çalıştırıp tahammül sınırlarını genişletebileceğini vurguladı.
Ülke genelinde öfke kontrolünün doğru şekilde yapılmasına ilişkin ücretsiz seminerler dizisine başlayacaklarını belirten Akkuş, ilk eğitimin Aile ve Sosyal Politikalar Bakanlığı Çanakkale İl Müdürlüğü ve Safranbolu Belediyesi Sakem Koordinatörlüğü ev sahipliğinde, uygulamalı tekniklerle psikolog eşliğinde başlayacağını bildirdi.
“Öfke İle Sinir Karıştırılıyor”
Psikolog Selma Ay ise öfke ile sinirin birbiriyle karıştırıldığını belirterek, “Öfke ile sinir birbirinden farklı duygulardır.” dedi.
Ay, sinirin hem içe hem dışa dönük olan iki yönlü bir davranışın neticesi olduğunu ifade ederek, sözlerini şöyle sürdürdü:
“Öfke ise tek yönlü olma neticesidir. Sadece dışarıya zarar verir, kendisine asla zarar vermez. Sinirli bir insan her şeye sinirli davranır, eşyayı, kimseyi tanımama (agnozi) gibi kendisine de zarar verir. Önüne çıkan her şeye kötü davranır, siniri çıkmadan da asla sakinleşemez. Öfkede ise kişi, öfke duyulana karşı ‘garez-kin-nefret’ gibi kötü davranış sergilerken, aynı anda bir başka şeye de sevgi gösterebilir. Sinirle ilgili tüm vakalar, konuşma ve tartışmaya bile kesinlikle açık olmadan, mutlaka bir psikolojik yardım veya ilgili hekimlik gözetimindeki tedavilerle iyileştirilmeli. Öfke ise asla kontrol gibi geçici çözümlerle değil, kesinlikle kalıcı çözüm olan arabuluculuk, yüzleşme ve uzlaşma metoduyla iyileştirilmelidir.”
Tanı, tedavi ve terapilerin ehliyetli uzmanlar tarafından yapılmasının daha sağlıklı netice vereceğini vurgulayan Ay, çünkü bilinmeyen rahatsızlıklara müdahale eden ehliyetsiz insanların ellerinde, sinir ya da öfke tespiti yapacak ölçülendirme mekanizmasının bulunmadığını söyledi.
“Tedavi Ve Terapi İhtiyacı Olanlar Tespit Edilmeli”
Ay, öfkeyi iyileştirmede öfkeyi anlama, öfkeyi tanıma, öfke ile yüzleşme, öfke ile uzlaşma olmak üzere dört metot bulunduğunu dile getirdi.
Bu metotlar ile kişinin öfkesine neden olan, bireysel garez-kin-nefret gibi duyguların arasında arabuluculuk sağlayarak, öfke ile uzlaşıp iyi geçinmelerinin sağlanması gerektiğine işaret eden Ay, “Tedavi ve terapi ihtiyacı olanlar tespit edilerek iyileştirilmeli ve rehabilite edilmelidir.” dedi.