Başbakan Tufan Erhürman, edebiyatla ilgilenmemiş bir insanın düşünme yeteneğinden şüphe ettiğini belirterek, hız ve sürat çağındaki aceleciliğin insanları zarafetten, incelikten uzaklaştırırken çoğu şeye de mani olduğunu kaydetti.
Erhürman, Uluslararası Kıbrıs Üniversitesi (UKÜ) Fen-Edebiyat Kulübü’nün edebiyat üzerine gerçekleştirdiği söyleşiye konuşmacı olarak katıldı.
Tufan Erhürman, UKÜ Çevik Uraz Konferans Salonu’nda gerçekleşen söyleşide yaptığı konuşmada, edebiyatın insan hayatındaki yerine ve kişiye kazandırdığı pozitif değerlere dikkati çekti.
Söyleşinin açılışını yapan UKÜ Rektörü Prof. Dr. Halil Nadiri, anaokul yıllarına dayanan dostlukları bulunan Başbakan Erhürman’ı UKÜ’de ağırlamaktan gurur duyduklarını söyledi.
Bir yüksek öğrenim adası olan Kıbrıs’ta, akademisyen bir başbakanın olmasının önemine işaret eden Nadiri, hukukçu, edebiyatçı ve siyasi kimliğiyle Erhürman’ın KKTC’ye büyük katkılar yapacağına inandığını, kendilerinin de buna yardımcı olmaya hazır olduklarını belirtti.
Erhürman: “Edebiyattan Uzak Durmanın Telafisi Yok”
Başbakan Tufan Erhürman da, öğrencilerden kendilerini edebiyatın sunduğu olanaklardan mahrum bırakmamalarını isteyerek başladığı konuşmasında, başka şeylerden uzak kalmanın telafisinin olabileceğini fakat edebiyattan uzak durmanın telafisi olmadığını söyledi.
Edebiyatla ilgilenmemiş bir insanın düşünme yeteneğinden şüphe ettiğini ifade eden Erhürman, hız ve sürat çağındaki aceleciliğin insanları zarafetten, incelikten uzaklaştırırken çoğu şeye de mani olduğunu kaydetti.
Erhürman, edebiyatçılar Ahmet Hamdi Tanpınar, Gülten Akın, Milan Kundera ve Tolstoy’dan örnekler verdiği konuşmasında, her bir cümle ve kelime üzerine düşünerek roman okumanın ya da film izlemenin, ne kadar çok kitap okunup, film izlendiğinden önemli çok daha önemli olduğunu belirtti.
Pozitif bilimin siyah ve beyaz, edebiyatın ise her zaman gri alanlarda yer aldığını kaydeden Erhürman, edebiyatın farklılıklara saygı duyma, anlama yeteneği kazandırarak, ayrımcılığa karşı bilinç geliştirdiğini ifade etti.
Günümüz çağında iç huzura, insanın kendi kendiyle baş başa kalmaya ihtiyaç duyduğunun altını çizen Erhürman, tarihin hiçbir döneminde bu kadar çok “kişisel gelişim” kitabının satılmadığını, yoga ile uğraşan bu kadar insan olmadığını belirterek, bunun bir ihtiyacın karşılığı olduğunun altını çizdi.
İnsanların aslında iç huzura dönmeye ihtiyacı bulunduğunu anlatan Erhürman, bu iç huzurun yine edebiyattan geleceğine inandığını vurguladı.
Erhürman konuşmasını “Hangi durumda olursanız olun, kendinizi edebiyatın size sunduğu olanaklardan mahrum bırakmayın…Sonra çok geç olur” diyerek tamamladı.