İş Sağlığı ve Güvenliği Uzmanları Birliği Başkanı Güvenç Yüksel, İsmail Kızıldemir adlı kişinin Bafra’da dün, yapımı devam etmekte olan bir inşattan düşerek hayatını kaybetmesi olayına işaret ederek, “Çok basit tedbirler, basit talimatlar, kontrol ve denetimlerle bu ve diğer elim kazaların önüne geçmek mümkündür. Şöyle ki iş kazalarının %98’i önlenebilir kazalardır ve olayın en vahim tarafı da bu acı gerçektir” dedi.
Yüksel konuya ilişkin yaptığı yazılı açıklamada şöyle dedi:
“16 Haziran tarihinde Bafra’nda yapımı devam etmekte olan Zafer İnşaat – Concorde otel inşaatında, konferans salonu sahne balkonu üzerinde çalışmakta olan 52 yaşındaki İsmail Kızıldemir’in yaklaşık 4.20 yükseklikten düşerek hayatını kaybettiğini çok büyük bir üzüntü ile öğrenmiş bulunuyoruz.
İş Sağlığı ve Güvenliği Uzmanları Birliği olarak bugüne kadar ısrarla ve önemle üzerinde durduğumuz risk değerlendirme raporunun ve daha önemlisi rapor gereği alınması gereken önlemlerin, çalışanlara verilmesi gereken eğitim, talimat, bilgilerin ve özellikle inşaat işkolunda yüksekte çalışma konusunun ne kadar hayati önem arz ettiğini bir kez daha çok acı bir kayıp ile ne yazık ki tekrar tekrar görmüş olduk.
Uluslararası Çalışma Örgütü ILO’nun verilerine göre dünyanın her yerinde inşaat işkolu en tehlikeli işkollarından biridir. İnşaatlardaki iş kazaları ve meslek hastalıklarına ilişkin veriler işkolunun özelliğinden dolayı belki de en eksik ve hatalı veriler olmakla birlikte bu gerçeği yansıtmaktadır. ILO verilerine göre gelişmiş ülkelerde inşaat işçileri, diğer sektörlerde çalışan işçilere oranla 3-4 kat daha fazla kazaya uğrama riski altındadırlar. Gelişmekte olan ülkelerde bu risk 6 kata kadar çıkmaktadır. İş Sağlığı ve Güvenliği yönünden ülkemizdeki gibi gelişmemiş yerlerde ise bu oran 10 kata kadar çıkmaktadır.
OSHA tarafından yapılan istatistiklerde ortalama 3.4 metre üzerinde çalışırken düşen insanların %85’inin hayatını kaybettiği görülmektedir. Bu veriler ışığında ülkemizde gerek inşaatlarda çalışanların, gerek işverenlerin gerek devletin, inşaatlarda çalışma koşullarına ilişkin olarak çok ciddi güvenlik tedbirleri almasının zamanı çoktan gelmiştir ancak bu üç aktörün de yetersiz seviyede girişimde bulunmasının korkunç sonuçlarıyla sürekli yüzleşmek zorunda kalıyoruz. Denetimler sürekli ve planlı değil ancak kazalardan sonra ve veya ihbar yapılmaktadır.
En önemli konulardan biri olan eğitim konuna önem verilmesi gerekmektedir. Eğitim konusunu firma ve çalışanların inisiyatifine bırakmadan tüzüklerin hazırlanmasında işverenin çalışanın yapacağı iş ve işyerine özgü riskler ile korunma tedbirlerini içeren konularda öncelikli olarak çalışanların eğitilmesini sağlaması yasal olarak düzenlenmelidir. Çalışanlara tehlike sınıfına gore en az 8-16 saat arası davranış değişikliği yaratacak, risklerin farkına varacağı eğitimlerin verilmesi gerekmektedir. Bu konunun Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanı dahil olmak üzere bakanlığı defalarca uyarmamıza rağmen tüzük içerisinde yer almadığını görmek İş Sağlığı ve Güvenliği Uzmanları Birliği olarak bizleri ayrıca üzmektedir.
Bu konuda Devlet tarafından kuralcı yaklaşım yerine önleyici yaklaşım esas alınmalıdır. En etkili önleyici yaklaşık çalışanların eğitilmesidir. Çalışanları korumak , eğitmek ve kazaları önlemek, kaza sonucu ortaya çıkan zararları tazmin etmekten daha kolay , ucuz ve insancıldır.
Çalışanlar ve işverenler ise bu çerçevede devleti beklemeden kendi iş sağlıkları, işletme ve can güvenlikleri için gerekli önlemleri almalı, İSG Uzmanlarının desteği ile işyerlerinde tehlikeleri analiz etmeli ve risk değerlendirme raporu hazırlamalı ve çalışanları eğitmelidirler.
Özellikle inşaat iş kolu ve yüksekte çalışma, özel eğitim, özel talimat ve özel kontrole tabi olarak yapılmalıdır. Yüksekte çalışmanın en önemli unsuru olan iskele sistemlerinin de bir standarda göre kurulması ve sürekli kontrol edilmesi gerekmektedir. Yüksekte çalışma tüm dünyada özel sağlık kontrollerinden geçen insanlar tarafından yapılmaktadır ancak ülkemizde ne yazık ki tehlikeli iş kollarında özel çalışma koşulları ve meslek hastalıklarına ilişkin hiçbir şart, sağlık raporu aranmamaktadır, hiçbir tedbir de alınmamaktadır.
Risk değerlendirme ve kontrol çalışmalarından beklenen olumlu gelişmenin sağlanabilmesi için katılımcı bir yaklaşımla hazırlanması gereklidir. Yönetim ve iş gücünün katılımı ile, Tehlike ve risklerin ortak algılama ile belirlendiği, Çalışmanın gerekli ve işe yarar olduğu, İstenmeyen durumları önlemede başarılı olunacağı
fikri herkes tarafından kabul edilir hale gelebilecektir.
Çok basit tedbirler, basit talimatlar, kontrol ve denetimlerle bu ve diğer elim kazaların önüne geçmek mümkündü. Şöyle ki; iş kazalarının % 98’i önlenebilir kazalardır ve olayın en vahim tarafı da bu acı gerçektir.”