KKTC’de 12-15 yaş grubundaki çocukların yüzde 32’sinin fazla kilolu veya obez olduğu belirlendi.
Kuzey Kıbrıs Obezite Araştırması 2018’in sonuçlarına göre, 12-15 yaş aralığındaki fazla kilolu oranı16.9, obezite oranı ise yüzde 14.8 olarak tespit edildi.
Arca: “Obezite, Tehlikeli Hastalıkların Tetikleyicisi”
Kıbrıs Türk Diyabet Derneği Başkanı Caner Arca, en tehlikeli ve en kötü hastalıkların temelinde yatan obezitenin metabolik bir hastalık olması yanında diyabet, kalp damar hastalıkları, yüksek tansiyon, yüksek kan yağları gibi daha birçok hastalığın tetikleyici faktörü olduğunu belirtti.
Obezitenin küresel boyutta önemli bir halk sağlığı sorunu olduğuna işaret eden Arca, hem gelişmiş, hem de gelişmekte olan ülkelerde obezitenin her geçen gün artış gösterdiğini kaydetti.
Arca, derneğin 2005 yılında 7-17 yaş aralığındaki gençlere yönelik obezite araştırmasında anne babaların da obezite değerlerinin ölçüldüğünü ve babalarda fazla kilolu oranının yüzde 36.2, obez oranının yüzde 18.7 (toplam yüzde 54.9); annelerde fazla kilolu oranının yüzde 52.4, obez oranının ise yüzde 16.3 (toplam yüzde 68.7); gençlerde ise obezite oranının yüzde11.3 olarak tespit edildiğini kaydetti.
“Gençlerin Yüzde 16,9’u Fazla Kilolu, Yüzde 14,8’i İse Obez”
Tüm ortaokullarda 2007’de yapılan araştırmada ise, obezite oranının 13.8 olduğunun görüldüğünü söyleyeren Arca, Temmuz 2018’de yapılan araştırmada ise 12-15 yaş aralığında çocuk/ları olan 607 hanede 698 çocuğun ölçüldüğünü ve yüzde 16,9’unun fazla kilolu; yüzde 14,8’inin obez olduğunun görüldüğünü kaydetti.
Arca, araştırma ile ilgili şu bilgileri verdi:
“Şişman olmada kimler sorumludur? sorusuna yüzde 59 anne-babalar, yüzde 28 ise kişinin kendisinin sorumlu olduğu yanıtı alındı. ‘Çocuğum sağlıklı besleniyor’ diyenlerin oranı yüzde 49, ‘sağlıklı beslenmiyor’ diyenlerin oranı ise yüzde 44 ancak besin değerine ve içindekilere bakanların oranı yüzde 2 bulundu. Alışveriş yaparken yüzde 65’i son kullanma tarihine, yüzde12 fiyatına ve yüzde 7 ise ürünün markasına bakıyor”
“Obeziteyle Başarılı Bir Mücadele Verildiğini Söyleyemeyiz”
Bugüne dek obezite ile başarılı bir mücadele verildiğinin söylenemeyeceğini dile getiren Arca, araştırmada elde edilen bilgilerin, obezite ile mücadelede çalışmak isteyenlere, özellikle sağlıkla ilgili politikaların oluşturulmasında katkı sağlayacağına inanç belirtti.
Şişmanlık ve obezitenin nedeninin, kilo almaya yol açan hormonal bir bozukluk yoksa vücudun ihtiyacı olan enerjiden daha fazla enerji almak ve doğru beslenmemek olduğunu dile getiren Arca, “Gelişen teknoloji, hareketsiz yaşamı teşvik ediyor ve yaşam tarzımız haline getiriyor. Bu böyle olunca yapılması gereken daha az enerji içeren gıdalarla beslenmedir. Ancak tam aksi oluyor. Gelişen teknoloji, hareketsiz yaşama ek olarak yüksek kalorili besinleri daha da fazla hayatımıza sokuyor” dedi.
“Koruyucu Hekimlik Sistemi Organize Edilmeli”
Koruyucu Hekimlik Sistemi’nin organize edilmesi ve ilaçlı tedavi sistemine eklenmesinin önemine işaret eden Arca, “Obezite bir yaşam biçimidir. Bu yaşam biçimine alternatif bir yaşam biçimi geliştirmemiz ve bu yaşam biçimini hayatımızın bir parçacı haline getirmemiz gerekiyor” şeklinde devam etti.
Arca, araştırmaya katkı koyan herkese teşekkür etti.
Ağar: “607 Haneye Ulaşıldı ve 698 Çocuk İncelendi”
Artı Araştırma Koordinatörü Erdem Ağar, araştırmanın teknik boyutuna ilişkin konuşmasında, araştırmanın 6-7 ay süren bir çalışmanın ürünü olduğunu belirterek, bütün Kuzey Kıbrıs’ın istatistiki temsiliyetini sağlamak adına yoğun çalışma yürütüldüğünü kaydetti.
Araştırma çerçevesinde 607 haneye ulaşıldığını dile getiren Arca, 698 çocuğun incelendiğini söyledi.
Sav: “Beslenme ve Yaşam Tarzı Değişikliği Obezitenin Önlenmesinde Yararlı”
Endokrinoloji ve Metabolizma Hastalıkları Uzmanı Dr. Hasan Sav, ölüme de yol açabilen tehlikeli hastalıkların obeziteyle ilişkili olduğuna vurgu yaptı.
Obezite ve şişmanlığın tüm dünyada önemli bir sorun olarak kabul edildiğini ve engellenmesine yönelik çalışmalar yapıldığını dile getiren Sav, sorunun ülkemizde de önemli bir sorun olarak görüldüğünü söyledi.
Sav, obezitenin görülme sıklığının azaltılmasıyla diyabetin de önlenebildiğini belirterek, Tip 2 diyabetin günümüzde önlenebilir bir hastalık olarak kabul edildiğine işaret etti.
“Obez Çocukların Anne Babaları da Kilolu”
Bilimsel çalışmaların beslenme ve yaşam tarzı değişikliğinin obezitenin önlenmesinde yararlı olduğunu gösterdiğini dile getiren Sav, çocuklarda yapılan araştırmanın obez çocukların anne ve babalarının da kilolu olduğunu gösterdiğini kaydetti.
Sav, araştırmanın, ailelerin obezitenin sorumlusu olarak kendilerini gördüklerini de gösterdiğini söyledi.
Yine araştırmada anne babaların “çocuğunuzu nasıl görüyorsunuz?” sorusuna yüzde 20 zayıf, yüzde 57 normal kilolu, yüzde 15 hafif kilolu ve yüzde 8 fazla kilolu olduğunu söylediklerini kaydeden Sav, çocuklarının sağlıklı beslendiğini düşünenlerin oranının ise yüzde 49 olduğuna dikkati çekti.
Etkili ve yararlı fiziksel aktivitenin önemine vurgu yapan Sav, günümüzde bazı faktörlerin çocuk ve gençlerin etkin fiziksel aktivite yapmasına engel teşkil ettiğini söyledi.
“Okullarda Etkili Şekilde Spor Yaptırılmalı… Beslenme ve Yaşam Tarzı Dersi Okullarda Öğretilmeli”
Okula fiziksel aktivite yapılmasının önemli olduğuna işaret eden Sav, çocuklara okulda her gün etkili şekilde bir saat spor dersi yaptırılması; beslenme ve yaşam tarzı dersinin müfredata eklenmesi gerektiğini belirtti.
TAK