Millet olarak, biraz da Akdenizli olmanın getirdiği rehavetten olsa gerek, yufga yürekliyizdir.
Karşımızdaki dibine kadar haksız ve hukuksuz olsa da, kendisini nasıl acındıracağını biliyorsa, yufga yüreciğimizle anında yelkenleri indirebilir ve en büyük ahlaksızı bile affedebilir, hatta ve hatta, en büyük ahlaksızlığa bile çanak tutabilir, sonra da marifetmiş gibi, yenilen veya yediğimiz haltı savunmaya da geçebiliriz…
Böyle olduğumuz için de kılavuzlarımız hep kargalar olur, burnumuz da b…kdan çıkmaz, dünya gider Mersin’e, biz gideriz tersine, dünya gider Mars’a biz gideriz Dikilitaş’taki mahkeme koridorlarına…
Muhterem Dışişleri Bakanımız Tahsin Ertuğruloğlu da, her ne kadar giriştiği ve kalkıştığı her işi yüzüne gözüne bulaştırma konusunda şampiyonluğu kimseye kaptırmaya niyetli olmasa da, giriştiği her işin altından insanın burnunun direğini kıracak derecede nahoş kokular çıksa da, kendince çok dürüst ve çok ilkeli, örnek mi örnek, dört beşlik bir siyasetçimizdir, bildiğiniz gibi…
Tahsin Bey’in yüreciği da çok yufgacıktır, vesselam!
Neymiş efendim, vatandaşın biri bastırmış ve sanal bet (kısacası internet üzerinden kumar oynatma) izni almış, izni aldıktan sonra da “bu izin benden başka kimseye verilmeyecek” demiş, Tahsin Bey de bu izinden isteyen bir tanıdığı üzülmesin, ona da bu izinden verilsin, izni ilk alan ve “benden başka kimseye verilmeyecek” diye iddiada bulunan vatandaşın da burnu sürtsün, ayağına takoz olsun diye “ağırlığınca” bastırmış!
Bunu kendisi itiraf ediyor!
Adaletli olmalı, hak yerini bulmalı! Değil mi ya!
Tahsin Bey KKTC’nin yedi düvelde tanıtım işlerini bir tamam halletmiş, KKTC’yi yedi düvele tanıtmış, devlet olarak kabul ettirmiş, bulunduğu devlet mevkisinin hakkını öyle bir vermiş ki başı artık altın yaldızlı arşa değmiş, yapacak iş kalmayınca da kumarbaz tayfasının dengelerini kollamaya başlamış, üzülmemeleri için kolları sıvamış…
Yufgacıktır yüreği, yapar yani, başka napsın ki!!!
Zaten Bakanlar Kurulu’nun yapacak işi ne kaldı ki! Memleket Dubai’yi beşe katlamış, Brunei Sultanı beni fahri KKTC elçisi yapın diye yalvarmaya başlamış, ABD, AB ve Rusya merkez bankalarının rezervlerini bile KKTC’ye taşıma kararı almış, eller gitmiş Ay’a, biz gitmişiz Digomo’ya…
Durum bu olunca da, elbette ki Tahsin Bey’in keyfi olacak, gereği yapılacak…
Tahsin Bey’in yufgacık yüreğini fazla üzmeye gelmez, daha yeni ameliyatlıdır, “sıfırlama” operasyonu yapılmış olsa da, bakarsınız “kaçak” yapar, Allah göstermesin, Tahsin Bey üzüntüsünden tepetaklak gider…
Hadi bakalım Bakanlar Kurulu, marş marş, ileri arş!
………………
Gelelim muhalefete…
Vallahi da billahi da sesinizin eşi benzeriniz bulunmaz, daha dün bizim mahallenin gargaları ziyaretime geldi, muhalefetin çıkardığı seslerin KKTC’li kargaları bile rahatsız edecek derecede akort bozukluğuna uğradığından dert yanıyorlar, çıkan “grak gruk” seslerinin kendi seslerine bile hakaret olduğunu iddia ediyorlar, kendi sesleri için patent ve kullanım hakkı (copyright) başvurusu nasıl yapılır diye sordular…
Genelde havada gezdikleri ve KKTC nüfusuna da kayıtlı olmadıkları için yabancı sayılırlar diye,
Yolladım kendilerini Tahsin Bey’e,
Yufga yürekli Dışişleri Bakanı olarak bir hal çaresi bulsun diye…(Son üç satır amma da kafiyeli oldu ha! -ye, -ye, -ye)
Olmazsa, Meclis’e, Bakanlar Kurulu’na da bir uğrasınlar dedim, vatandaşlık filan için görüşsünler diye tavsiyede de bulundum…
Gargaların “şerefine” hakaretten hazırdı gözümü oysunlar…
Yahu dediler, Tahsin Bey kumarbaz tayfasının keyif meselesiyle, UBPsi, DPsi, CTPsi de memlekete tarikatları, cemaatları, aşiretleri sokmakla, din simsarlığına çanak tutmakla, haremlik selamlık işlerle, Cennet-Cemaat kapılarından kendilerine beleş bilet almakla, milletin ve memleketin gözünü oymakla meşgul, biz bile yanlarında besbeceriksiz galagaldık, bari sesimizi olsun kurtaralım!
Hade bakalım, bir da burdan yakın!