Yakın Doğu Üniversitesi Güzel Sanatlar ve Tasarım Fakültesi Plastik Sanatlar Bölüm Başkanı Doç. Dr. Yücel Yazgın’ın Amazonia Investiga Journal dergisinde yayımlanan “Levant ve Mezopotamya Tanrı ve Tanrıçalarının Kıbrıs Silindir Mühürleri Üzerindeki Yansımalar” adlı makalesi; tarih boyunca Kıbrıs’ta kullanılan silindir mühürlerin üzerindeki figürlerin yüzde 79’a varan bir oranda Levant ve Mezopotamya tanrı-tanrıça görsellerinden oluştuğunu ortaya koydu.
Dünya tarihinde sadece sınırlı bir bölgede ve sınırlı bir süre kullanılan silindir mühürler, dönemlerinin sanat anlayışlarının yanı sıra sosyal yaşam ve ticaret hayatı ile ilgili de önemli ipuçları veriyor.
Doç. Dr. Yücel Yazgın’ın çalışması da Kıbrıs ve Mezopotamya’da kullanılan mühürleri karşılaştırarak dönemin yaşantısı ve kültürler arasındaki etkileşimi ile ilgili önemli sonuçlar içeriyor. Çalışma kapsamında incelenen 214 silindir mühürden 67’sinin üzerinde insan figürleri olduğu belirlendi. Bunlardan 34’ünde ise Levant ve Mezopotamya tanrı-tanrıça figürleri olduğu tespit edildi. Bu mühürlerin Kıbrıs’ta kullanılan silindir mühürlerle karşılaştırılması sonucunda ise yüzde 79’a varan bir oranda Kıbrıs’ta da aynı figürlerin kullanıldığı belirlendi. Çalışma ile tanrı ve tanrıça kazımaları Kıbrıs silindir mühürlerindekilerle benzerlik gösteren mühürlerin; Sümer, Asur, Akad, Hitit, Babil, Kassit uygarlıklarına ait olduğu belirlendi.
Doç. Dr. Yücel Yazgın: “Kıbrıs’ta kullanılan silindir mühürleri incelediğimizde Sümer, Asur, Akad, Hitit, Babil ve Kassit uygarlıklarının tanrı ve tanrıça figürlerinin sıklıkla kullanıldığını görüyoruz.”
Yakın Doğu Üniversitesi Güzel Sanatlar ve Tasarım Fakültesi Plastik Sanatlar Bölüm Başkanı Doç. Dr. Yücel Yazgın, silindir mühürlerin tarihte özellikle depolanmış eşyalara dokunulmadığını ya da çalınmadığını garanti etmek için kullanıldığını söyleyerek, mühürlerde kullanılan figürlerin ise dönemin ve kullanıldıkları toplumun kültürüne dair önemli bilgiler içerdiklerini ifade etti.
“Kıbrıs’ta kullanılan silindir mühürleri incelediğimizde Sümer, Asur, Akad, Hitit, Babil ve Kassit uygarlıklarının tanrı ve tanrıça figürlerinin sıklıkla kullanıldığını gözlüyoruz. Bu durum, o dönemin kadim kültürlerinin sınır tanımayan bir iletişimle çevrelerini de etkilediğini ortaya koyuyor” ifadesini kullandı.