Halkın Partisi (HP) Genel Başkanı Kudret Özersay, İsviçre’de devam eden müzakerelerin yöntem olarak olumlu sayılabilecek bir hal adlığını, ancak Rum tarafının müzakereleri uzatmaya çalışmasını önlemek için bazı konulara dikkat edilmesi gerektiğini ifade etti.
HP Genel Başkanı Kudret Özersay yazılı açıklama yaparak Crans Montana’daki müzakerelerde gelinen aşama ile ilgili uyarı ve önerilerde bulundu.
Özersay, sadece bazı konularda uzlaşma sağlanması durumunda ya da bu yönde bir görüntü verilmesi durumunda sürecin Rum tarafınca uzatılmasının, zamana yayılmasının mümkün olacağını ve buna izin verilmemesi gerektiğini vurguladı.
Konferansın artık bir son nokta olduğunun sadece söylenmesinin değil hissettirilmesinin, sürecin ciddiye binmesini ve sonuç alıcı hale dönüştürülmesini sağlayacak yegane unsur olduğuna dikkat çeken Özersay, çerçeve antlaşması benzeri bir uzlaşının muğlak ve herkesin dilediği gibi yorumlayabileceği bir kağıttan ibaret kalması durumunda yarardan çok zarar getirebileceği uyarısında bulundu.
Özersay, “Taahhütler tüm başlıkların temel unsurlarını kapsamalı ve net olmalıdır. Öbür türlü, soyut ve muğlak bir çerçeve anlaşması bu sürecin zamana yayılmasıyla ve statükonun devamı ile karşı karşıya kalırız” dedi.
Özersay, İsviçre’de devam eden konferansta Rum tarafının başlangıçta sadece güvenlik ve garantileri görüşüp, diğer konuları özlü müzakereden kaçınması yaklaşımını sonradan terk etmesini ve Kıbrıs Türk tarafının bir süredir talep ettiği tüm konuların açıkta kalan temel noktalarının ele alınacağı paket yaklaşımına geçilebilmiş olmasını iki önemli faktör sağladığını vurguladı ve BM Genel Sekreteri’nin gelişi ve “bu artık sondur” vurgusuna dikkat çekti.
Kıbrıs Rum tarafının müzakerelerin kopmasını, sürecin kopmasını istemeyeceğini, ya da en azından bunun birinci tercihi olmadığını kaydeden Özersay, Rum tarafının statükonun kendisi açısından en sorunsuz şekilde devam ettirilmesinin yolunun, müzakereleri devam ettirmekten geçtiğini bildiğini belirti.
Rum lider Anastasiadis’in devam ettireceği stratejilere değinen Özersay şöyle devam etti:
“Bence bu süreçte bizi bekleyen en önemli risk açıkta kalan konuların sadece bir kısmında bir ilerleme sağlanması ya da bu yönde bir görüntü verilmesidir. Bu nedenle Rum tarafının bu olası stratejisi karşısında Kıbrıs Türk tarafı paket egzersizi içerisine girdiğinde açıkta kalan temel konuların sadece bazılarında değil tümünde e net anlaşma olması noktasında ısrarlı olmalıdır. Çünkü sadece bazılarında uzlaşma ya da yakınlaşma ve/veya ilerleme Rum liderinin müzakereleri uzatma girişimine zemin oluşturacaktır.”
Özersay, öte yandan sadece Türkiye değil, Kıbrıs Türk tarafının da “bu artık bir sondur” vurgusunu istikrarlı olarak yapması ve bu duruşu hem altını çizerek gündemde tutması hem de o nokta geldiğinde ciddi ve kararlı olduğunu göstermesi gerektiğini ifade etti.
Özersay, “Bütün ana konularda bir uzlaşmaya varılabilecekse, bunun da herkesin kendine göre istediği yere çekebileceği yoruma açık bir çerçeve anlaşması olmamasına özen gösterilmesi gerektiği düşüncesindeyim.
Yarım asırlık müzakere geçmişimiz böyle bir sorunun 1977-1979 doruk anlaşmaları gibi aslında tarafların diledikleri gibi kendilerine göre yorumlayabilecekleri muğlak ve soyut bir çerçeve olmaması gerektiğini hepimize gösteriyor” dedi.
Özersay, açıkta kalan tüm temel başlıklarda uzlaşı olacaksa bunların net ve somut şekilde kağıda dökülmesi, çözümünün öteleneceği ve anlaşma olmuş gibi yapılacak bir çerçeve anlaşmasından uzak durulması gerektiğini kaydetti.