Kıbrıs Türk Hekimler Sendikası (Tıp-İş) Başkanı Sıla Usar, KKTC’de sağlık hizmetlerinin gelişmesini sağlayacak sağlık politikaları olmadığını, hükümetin popülist söylemlerle günü geçirmeye çalıştığını söyleyerek, “Ülkeyi yaşanabilir gelecekten mahrum ediyorlar” dedi.
Sağlık politikalarının yokluğundan, alt yapı ve diğer tüm eksikliklerden kamu hekimlerinin sorumlu tutulduğunu söyleyen ve “bundan yorulduk” diyen Usar, “Bizim görevimiz hastalıklarla savaşmaktır. Sağlık sistemindeki açmazlardan hekimler değil hükümetler sorumludur. Sağlık politikaları hekimlerin ücretleri üzerinden tartışılmaya devam ederse yıkık dökük, içinde hekim olmayan hastanelerde hayatta kalmak mucize olacak” ifadesine yer verdi.
“Hekimlerin mesai saatinden sonra çalışmasını sağlık sistemindeki olumsuzlukların nedeni gibi göstermek akıl dışıdır” da diyen Usar, “Az hekimle çok iş yapılamaz, az ücret verilerek sağlık hizmetlerinin sunumu iyileştirilemez. İdare ihtiyaç olan sağlık hizmetini belirlemeli, o hizmeti verecek olan sağlık çalışanının çalışma usul ve esaslarını yasalarla şekillendirmelidir” ifadesini kullandı.
Yazılı açıklamasında, sağlıkla ilgili durumu değerlendiren ve “KKTC’de sağlık politikası var mı?” diye soran Tıp-İş Başkanı Usar, “Gelen geçen hükümetler sağlık politikaları geliştirme ve planlama konusunda yetersizdir. Sağlıkta, yakın ve orta vadeli hedefler belirlenmedi, vizyon oluşturulmadı. Sağlık hizmetleri salt tedavi edici hizmetler üzerine kurgulandı, koruyucu ve rehabilite edici hizmetler yok sayıldı. Tedavi edici hizmetler yeterince geliştirilmedi” dedi.
“İLAÇ, TIBBİ MALZEME VE YÜKSEK TIP TEKNOLOJİSİNE ULAŞMAKTA AŞILAMAZ ENGELLERLE KARŞILAŞILIYOR”
Hastanelerin alt yapı ve fiziki koşulları yetersiz olduğunu kaydeden Usar, tedavi edici hizmetlerin ‘amiral gemisi’ olarak nitelendirilen Dr. Burhan Nalbantoğlu Devlet Hastanesi’nin fiziki koşullarının ve alt yapısının kabul edilemeyecek düzeyde kötü olduğunu söyledi.
Usar, “Servisler, yoğun bakım birimleri, ameliyathaneler hem sağlık çalışanlarını hem de hizmet alan hastaları tatmin etmenin çok uzağında” dedi.
Yeni hastanelere uzun süredir ihtiyaç olduğunu söyleyen Usar, “İlaç, tıbbi malzeme ve yüksek tıp teknolojisine ulaşmakta aşılamaz engellerle karşılaşılıyor. Bu nedenle salt alt yapı ve fiziki koşulların iyileştirilmesi de yeterli değildir. Kalifiye sağlık çalışanı eksikliklerinin giderilmesi için insana yatırım yapılmalı, insan iş gücünün artırılması için eğitim planlamaları yapılmalıdır” şeklinde devam etti.
“ACİLLERDEKİ YIĞILMALAR ÖNLENMELİ”
Açıklamasında, acil servislerdeki durumu da değerlendiren ve “ buralardaki yığılmaları önleyecek önlemlere ihtiyacımız var” diyen Usar, “Acil servislerimizdeki yığılmalar zayıf, yetersiz ve verimsiz sağlık sistemimizin en görünür halidir. Hastaları aciliyet durumuna göre düzenleyen triyaj sisteminin olmaması acil servisleriz güvenli şekilde çalışmasını engelliyor” ifadesine yer verdi.
“KIBRISLI TÜRKLER YOKSULLUĞUN PENÇESİNDE”
Hastalıkların en önde gelen nedenlerinden biri düşük sosyoekonomik durum olduğunu da dile getiren Sıla Usar, “Kıbrıslı Türkler yoksulluğun pençesindedir. Ülke nüfusu son verilen rakamda 313 bin 626’dır. Ancak bu sayının gerçek olmadığını anlamak için çevreye, sıkışan trafiğe, yükselen binalara, hastaneye başvuran hasta, okullardaki öğrenci sayılarına bakmak yeterlidir. Nüfus kontrol dışı artmakta, buna karşın ülkede yaşayan insanların en temel ihtiyaçlarını karşılamak için kaynaklar artmamakta, gerekli yatırımlar ve düzenlemeler yapılmamaktadır” dedi.
“DIŞ MERKEZLERE HASTA SEVKLERİ ÇOK BÜYÜK HARCAMAYA NEDEN OLUYOR”
Ülkede sağlık hizmetlerine ayrılan bütçenin yüzde 6 civarında olduğunu, bu oranın gelişmiş ülkelerde yüzde 11 civarında olduğunu kaydeden Usar, şunu ekledi:
“KKTC sağlık hizmetlerine yeterli bütçe ayırmıyor. Üstelik kamu hastanelerinde her branştan yeterli sayıda hekim bulundurulmadığından dış merkezlere hasta sevkleri çok büyük harcamaya neden oluyor. Hekim özlük hakları ve çalışma koşulları yeterince iyileştirilmediğinden son yıllarda çok sayıda kamu hekimi hastanelerden ayrıldı. Sevklere ödenen yüksek faturalar kamu kaynaklarının hoyratça israfına yol açıyor, zaten yetersiz olan sağlık bütçesini daha da zor bir duruma sokuyor.”
“PARASI OLAN DAHA İYİ SAĞLIK HİZMETİ ALIYOR, PARASI OLMAYAN SAĞLIK HİZMETLERİNDEN MAHRUM KALIYOR”
Sosyal devlet olma anlayışından her geçen uzaklaşıldığını da söyleyen Usar, “ ‘Kamu hizmeti’ olması gereken birçok hizmet ‘bedel ödenerek’ alınmaya başlandı. Sağlık hizmetlerine ulaşmakta ciddi ‘eşitsizlik’ söz konusu. Bir başka deyişle parası olan daha iyi sağlık hizmeti alıyor, parası olmayan sağlık hizmetlerinden mahrum kalıyor” dedi.