3. Cumhurbaşkanı Derviş Eroğlu, Kıbrıs Türk halkının garantiler, dönüşümlü başkanlık ve kalıcı derogasyonlardan taviz veremeyeceğini ifade etti.
3. Cumhurbaşkanı Derviş Eroğlu, Kıbrıs Türk halkının garantiler, dönüşümlü başkanlık ve kalıcı derogasyonlardan taviz veremeyeceğini ifade etti.
Eroğlu, olası bir anlaşmanın AB’nin birincil hukuku olmamamsı ve kalıcı derogasyonların olmaması durumunda mülkiyet yüzünden Kıbrıs Türk halkının büyük bölümünün ömrünü Avrupa mahkelemelerinde geçireceğini ifade etti.
Kıbrıs müzakerelerinde mart ayında sonuç alınmaması durumunda, görüşmelerin 2018’de Güney Kıbrıs’taki başkanlık seçiminin sonrasına ertelenmesinin konuşulduğuınu anlatan 3. Cumhurbaşkanı Eroğlu, müzakerelerin ucu açık uzamasının Güney Kıbrıs’ın oyalama amacına hizmet ettiğini ancak Kıbrıs Türk halkının zararına olduğunu söyledi. Eroğlu “Müzakerelere zaman limiti koyma zamanı geldi” diye konuştu.
3. Cumhurbaşkanı Derviş Eroğlu, sivil toplum örgütlerinden Sönmezliler Ocağı’nı ziyaret ederek, talep üzerine Kıbrıs müzakerelerinde gelinen aşamayı deeğrlendirdi. Ziyarette Derviş Eroğlu’na Ocağın rozeti takıldı.
3. Cumhurbaşkanı Eroğlu, görüşmelerin uzayıp gittiğini, 2016 için son denildiğini ancak 2017’ye girildiğini,1 Mart’ta sonuç alınamazsa 2018 yılında devam edilmesinin konuşulduğunu belirterek, Rum tarafının zamana oynadığını belirtti.
Eroğlu, müzakerelerin ucu açık devam etmesinden Rum tarafının bir zarar görmediğini, Kıbrıs Türk halkının zarar gördüğünü kaydetti.
Eroğlu, gelinen noktada Kıbrıs Türk halkının birşey elde ettiğini söylemenin mümkün olmadığını kaydetti.
Eroğlu, Cumhurbaşkanı Mustafa Akıncı’nın halkı “çözüm isteyenler” ve “statükonun devam etmesinden menfaati olanlar” diye ikiye ayırdığını savunarak, bunun kendisini üzdüğünü kaydetti.
Eroğlu, “Cumhurbaşkanı’nın kendi halkını ikiye bölmesi kadar tehlikeli bir şey olamayacağını” vurgulayarak, KKTC insanının yaşayabileceği bir anlaşma istediğini, Rum tarafının her istediğine “evet” denecek bir anlaşmanın Kıbrıs Türk halkının geleceğini karartacağını vurguladı.
Eroğlu, herkesin anlaşma istediğini, ancak tavizler vererek kendisini yeniden yerinden yurdundan edecek bir anlaşmanın Kıbrıs Türk halkını mutlu etmeyeceğini vurguladı.
Cumhurbaşkanı Mustafa Akıncı’yı Cenevre zirvesinde harita sunduğu için eleştiren Eroğlu, Kıbrıs Türk tarafının elinde yüzde 36 küsur toprak varken, yüzde 29.2’lik bir harita sunularak yüzde 28.2 ile yüzde 29.2 arasında pazarlık yapılabileceği mesajı verildiğini ifade etti.
Eroğlu, hiç bir şey elde etmeden 29.2 ile başlamanın “ daha taviz vereceğiz” anlamına geldiğini, bunun da Rum tarafının beklentilerini artıracağını söyledi.
Eroğlu, “Dönüşümlü başkanlığı almadın, birincil hukuk olmasını sağlamadın, kalıcı derogasyonlar yok, mülkiyette verdin bişey daha almadın, garantileri sağlama bağlamadın. Sanki anlaşma oldu oluyor gibi konuşmalar yapılıyor. Ama Rum istediğini alıyor. Biz istediklerimizi hep sona bırakıyoruz” dedi.
Eroğlu, KKTC Devleti’nin bir statüko olarak görüldüğünü ancak Güney’deki “Kıbrıs Cumhuriyeti”nin varlığının da statüko olduğunu. statüko sadece KKTC Devleti’nde vardır diye yorumlamanın yanlış olduğunu, Güney’de ortaklık cumhuriyetini çalan, “Kıbrıs Cumhuriyeti”ni haksız şekilde elinde tutan bir statüko bulunduğunu ifade etti.
Eroğlu, 4 Mart 1964’te Kıbrıs Cumhuriyeti’nin devam ettiği kararını alan BM Güvenlik Konseyi ile Güney Kıbrıs’ı AB’ye tek taraflı alan AB’nin Kıbrıs’ta çözümsüzlüğün en büyük sorumluları olduğunu vurguladı.
Eroğlu, Kıbrıs Cumhuriyeti’nin ortadan kalması ve iki kurucu devletin bir ortaklık devleti kurması gerektiğinin altını çizdi.
“Kend kendimizi suçlama hastalığından vaz geçmemiz lazım” diyen Eroğlu, “KKTC’nin ilanı yanlıştır” söylemini eleştrdi ve KKTC Devleti’nin müzakerecinin masada en büyük gücü olduğunu ifade etti.