Halkın Partisi (HP) Genel Başkanı Kudret Özersay; iktidara geldikleri zaman; halkın sağlığı, çevre tahribatının önlenmesi ve görüntü kirliliğinin ortadan kaldırılması için bazı taş ocaklarını kademeli olarak kapatacaklarını, bu endüstriyi ciddi şekilde denetleyerek ıslah edeceklerini ve bu alanların rehabilite edilmesini sağlayacaklarını söyledi.
Özersay, “Yeni taş ocağı izni vermeyeceğimiz gibi ülkedeki altyapı ve inşaat sektöründeki ihtiyacın ötesine geçen taş ocağı sayısını Halkın Partisi iktidarında azaltacağız” dedi.
Halkın Partisi Çevre Çalışma Grubu tarafından yapılan çalışmalar sonucunda şekillendirilen çözüm önerilerini özetleyen Özersay, taş ocaklarının ekonomik ömürlerinin de dikkate alınarak şekillendirilecek düzenlemede devam edecek olan taş ocaklarında yürürlüğe koyacakları tedbirleri de detaylı şekilde anlattı.
HP’den yapılan açıklamaya göre, Özersay, Değirmenlik’i ziyaret etti. Ziyarette Değirmenlik ve civarını yıllardır ciddi şekilde olumsuz etkileyen taş ocakları sorununa da değinildi. Ziyaret sırasında Özersay’a HP Çevre Çalışma Grubu üyesi Tuğberk Emirzade, Genel Sekreter Tolga Atakan, Lefkoşa İlçe Başkanı Eylem Deliceırmak ve parti yetkilileriyle gönüllüleri eşlik etti.
TEDBİRLER ALINACAK…
1990’lı yılların başından itibaren yeraltı su kaynaklarında ortaya çıkan tuzlanma nedeniyle sahillerden kum ve çakıl alınmasının yasaklandığını ve dağlarda kırma kum ve çakıl taş ocaklarına izin verilmeye başlandığını anlatan Özersay, Halkın Partisi göreve geldiğinde bu ocakların sayısı azaltılırken, ocakların ne şekilde rehabilite edileceğinin de şimdiden planlanmakta olduğunu vurguladı. Bir ocağın kapatılmasının sorunu kendiliğinden çözemeyeceğini, doğada orada açılan yaranın kapatılması, iyileştirilmesi gerektiğini de vurgulayan Özersay, “Bu rehabilitasyonun yapılmasını güvence altına almak ve verilen taahhütlerin yerine getirilmesini denetleyebilmek adına ocak işletenlerden teminat mektupları alacağız. O alanı rehabilite etme sorumluluğunu yerine getirmeyenin teminatına el koyarak bahse konu rehabilitasyonu bu parayla devlet eliyle yapacağız” dedi ve şöyle devam etti:
“Bir yandan kum ve çakıla olan ihtiyacı başka şekillerde azaltmaya yardımcı olacak adımları atacağız. Örneğin inşaat atığı ve benzeri geri dönüşüm malzemelerinin bu maksatla kullanımını devreye sokacağız. Bir diğer yandansa çelik, taş, kerpiç ve cam gibi malzemelerin kullanımını teşvik edecek tedbirleri yürürlüğe koyacağız. İşletilmeye devam edecek olan taş ocaklarında teknik nezaretçi sistemine dayalı denetimi etkili şekilde uygulayacağız.”
Taş ocaklarında işletmenin yapıldığı arazilerin yüzeyinde bir daraltma yoluna gideceklerine işaret eden Özersay, şunları söyledi:
“Daraltılacak bir yüzeyde çalışma yürüten firmalar bir sonraki alana, öncekine dair rehabilite edici adımları atmazdan önce geçemeyecek. Öte yandan genelde havada kilometrelerce yayılan toz kirliliği nedeniyle doğayı ve sağlığı olumsuz etkileyen durumu ortadan kaldırmak için taş ocaklarında toz kirliliğine sebep olan kırma, ayırma ve yükleme birimlerinde ve kum-çakıl depolama alanlarında düzenli olarak uluslararası standartlara şekilde basınçlı su ile ıslatmayı zorunlu kılıp uygulanmasını katı şekilde denetleyeceğiz. Benzer şekilde taş ocaklarından çıkan malzemeyi taşıyan yük kamyonlarının yollarda ciddi bir tehlike oluşturduğu aşikardır. Bu nedenle bu yük kamyonlarının düzenli tartılıp denetlenecekleri ve kurallara uymayanların caydırıcı şekilde cezalandırılacakları bir mekanizmayı hayata geçireceğiz.”
Evlerde yaşanan hasarın tespit edilmesi de dahil olmak üzere bazı başka önerilerde de bulunan Özersay, “Biz çevre çalışma grubumuza güveniyoruz. Ben raporumuzdan sadece bazı önerileri özetlemeye çalıştım. Önemli olan, bu sorunları çözme iradesi ve siyasi kararlılığın varlığıdır. Çünkü bu ülkede denetimi sağlamanın bir başka yolu kalmamıştır” ifadelerini kullandı.
“BU ÜLKEYİ SEVEN KİMSE BU SORUNA GÖZLERİNİ KAPATAMAZ”
Değirmenlik ziyaretindeki konuşmasında, bu köyde çocukluğunun geçtiğini, bugün taş ocağı olarak işletilen yerde ailesinin harup ve sebze yetiştirdiğini, bahse konu tarlalarda çalıştığını anlatan Özersay, sözlerini şu şekilde sürdürdü:
“Çoban olan dedemle bu tarlalarda saatlerce hayvan otlatırdık. Memleketin en güzel yerlerinden birisi olan Değirmenlik köyünü, hükümetler kötü yönetimle bize bugün iç burukluğu yaratan bir hale getirdiler. Köyümüzün en güzel kahvehanesini bet ofisi yaptılar, Başpınar’dan akan buz gibi doğal suyu kuruttular ve köyün başucundaki dağları acımasızca delik deşik ettiler.”
Yıllarca hükümette kalanların taş ocakları konusunda dillendirdikleri adımlardan neredeyse hiç birini atmadıklarını ve vatandaşı kandırdıklarını söyleyen Özersay, “Bu ülkeyi seven hiç kimse taş ocakları sorununa gözlerini kapatamaz. Ama maalesef geçmişte hükümete gelen siyasi partiler; sadece göz boyamak için konuşmuşlar, yani halkı defalarca aldatmışlar, ancak sözlerinin gereğini yapmamışlardır” dedi.
Bugün bölgedeki taş ocaklarının yarattığı toz nedeniyle köydeki insanların sağlığının olumsuz şekilde etkilendiğini ve bölgenin bitki örtüsünün zarar gördüğünü anlatan Özersay, “Patlatılan dinamit nedeniyle bazı evlerin duvarları, temelleri çatlamış, ciddi hasar görmüştür. Öte yandan bölgede kum ve çakıl taşıyan kamyonlar nedeniyle çok ciddi bir trafik sorunu da yaratıldı. Bu konularda verdikleri sözleri çabuk unutanları vatandaşın da unutacağına ve hayatından çıkaracağına inanıyoruz” dedi.