Kıbrıs Sosyalist Partisi (KSP) yazılı bir açıklama yaparak, Kıbrıs Müzakerelerinin yeni bir çıkmaza sürüklenmeye çalışıldığını , perde arkasında büyük güçlerin büyük çıkar hesaplarının söz konusu olduğunu vurguladı…
yazılı açıklamanın tam metni;
Kıbrıs Sorunu yeni çıkmazlara mı sürükleniyor?
Anastasiades ve Akıncı tam da anlaşamadıklarını ilan etmişken, toplumlar arası görüşmeler çıkmaza girmişken, görünmez bir el ikisini de kulaklarından tutup New York’a götürdü. New York’taki görüşmelerde tarafların görüşmelere devam etmek için belirledikleri ve daha önce anlaşamadıkları önşartları tatmin edecek önlemler alındı! Her ikisinin de öne sürdükleri şartlar, ayni anda farklı komitelerde ele alınıp sonuçlandırılacak!
Peki, bu kadar basit bir çözümü Anastasiades ile Akıncı üretemeyecek kapasitedeler mi? Yoksa işin içinde başka bir iş mi var?
Kıbrıs görüşmelerinin Anastasiades ve Akıncı arasında yürütüldüğüne inanmak gerçek bir saflık olur. Onlar sadece işin şov kısmının figüranlarıdır.
İşin perde gerisinde çok daha büyük güçlerin büyük çıkar hesapları söz konusudur!
- Bu dönemde sorun Kıbrıs sorunundan çok petrol ve doğalgaz meselesidir.
Son yıllarda Kıbrıs sorunundan çok, Kıbrıs enerji kavşağı tartışılmaktadır. Bunun nedeni de Afrodit parselinde ve İsrail – Kıbrıs arasında denizde bulunan doğalgaz yataklarıdır!
Ancak Afrodit parselinde bulunan doğalgazdan çok daha fazlası İsrail, Tamar ve özellikle de Leviathan parsellerindeki doğal gazdır. Bu gazın pazarlanması için değişik yollar planlanmaktadır. Mali sermayenin farklı kesimleri bu gazı farklı stratejilerle pazarlamayı hedeflemektedir. Muhtemel seçenekler şunlardır;
- a) Afrodit doğal gazının Leviathan doğal gazına bağlanarak İsrail karasına ulaştırılması. Bu rota ekonomik olarak görülen rotadır.
- b) EUROASIA INTERCONNECT. Bu proje ile İsrail ve Kıbrıs doğalgazı ile elektrik üretilip elektriğin Kıbrıs’a oradan da Girit, Yunanistan ve Avrupa’ya satılması hedeflenmektedir. Maliyeti 29 milyar EURO olarak hesaplanan bu projenin yarısının AB tarafından finanse edilmesi planlanıyor. Dolayısı ile AB’nin burada büyük çıkarı bulunmaktadır.
- c) EastMed gaz boru hattı. 15 Haziran’da İsrail, Yunanistan ve Kıbrıs Cumhuriyeti arasında Selanik’te imzalanan anlaşma ile İsrail ve Kıbrıs doğalgazının Kıbrıs üzerinden Girit, oradan Yunanistan ve oradan da Avrupa’ya pazarlanması öngörülmektedir. Bunun maliyetinin 6 milyar ABD Doları olduğu bildirilmektedir.
- d) İsrail-Kıbrıs-Türkiye doğal gaz boru hattı. TC, bu boru hattı ile kendi ihtiyacı olan doğalgazı satın alıp fazlasını da Avrupa’ya satmayı arzulamaktadır. Ancak bu tamamıyla Kıbrıs’ta bir burjuva emperyalist anlaşma gerektirmektedir.
- Dolayısı ile, gerek Türkiye’nin planları (A ve B planları) ve gerekse Kıbrıs Cumhuriyeti’nin planları tutmuyor.
- Görünen o ki büyük emperyalist güçler Petrol ve doğal gaz alanında istediklerini almak için iki tarafı da bir anlaşmaya zorlamaya çalışacaklar!
- Bunda başarılı olamazlarsa, petrol meselesinde istediklerini almak için 77-79’daki gibi bir “çerçeve anlaşması” yaptırıp kapsamlı anlaşmayı ileriye bırakacaklar.
- Bunu da başaramazlarsa yeni kriz (hatta savaş) ortaya çıkaracaklar.
Kıbrıs üzerinden doğalgazın Avrupa’ya taşınmasında Türkiye ile ilgili seçenek hariç diğer seçeneklerde burjuva emperyalist çözümün sağlanması şart değildir! Türkiye ancak bir burjuva emperyalist çözüm sonucunda İsrail ve Kıbrıs doğal gazını alabileceğinden, şu anda burjuva çözüme herkesten daha fazla ihtiyaç duymaktadır. Olası bir görüşme fiyaskosunda Kıbrıs Cumhuriyeti’nin denizaltı doğalgaz ya da elektrik taşımasına engel olmak için bir dizi girişimlerde bulunabileceği açıktır.
Bu noktada burjuva emperyalistlerin nasıl tavır takınacağı önemli rol oynamaktadır. Afrodit hisselerinin %30’u BG Grup’a aittir. Bu grup geçtiğimiz aylarda Shell tarafından satın alındı. Shell Türkiye temsilcisi ABD’li diplomat Richard Bryza Kıbrıs’ta burjuva emperyalist bir çözüm ile doğal gazın Türkiye üzerinden ulaştırılmasını savunmaktadır. Bu diplomat ayrıca Bakü-Tiflis-Ceyhan boru hattının kurulması için önayak olan diplomattır. Bu diplomatın temsil ettiği finans kuruluşları ile diğer seçeneklerde yatırımları olanlar arasında nasıl bir uzlaşma ya da çatışma olacağı önümüzdeki günlerde belli olacaktır.
ENI-Total adlı konsorsiyumun 6. Blokta doğal gaz kazı işlerine başlamasına karşı TC tarafından BM’ye nota verilmiştir. TC bu alanda hak iddia etmektedir. Geçtiğimiz aylarda Mısır açıklarında ENI tarafından bol miktarda doğal gaz bulunduğu için 6. bölgede de bol miktarda doğalgaz bulunduğuna inanılmaktadır. “Temmuz ayının çok sıcak geçeceği” söylemleri işte bu çetrefilli çıkar ilişkilerinden kaynaklanmaktadır!
Bu kadarla bitmiyor. ABD – RUS ilişkileri de istikrarsız. Bir bakıyorsunuz ABD – Rusya birbirine düşman; bir bakıyorsunuz flört ediyorlar! Dünya emperyalist güçlerinin yeni bir bloklaşma, kamplaşmaya yöneldikleri artık çıplak gözle bile görülebiliyor. Kuzey Irak ve Suriye Kürtleri ABD tarafından sürekli olarak, Türkiye’ye rağmen silahlandırılıyor. Bu durumdan hoşnut olmayan Ankara’nın gönlünü hoş tutmak ve petrol boru hattını Türkiye’den geçirebilmek için ABD acaba Kıbrıs’ın Kuzeyinin Türkiye tarafından ilhak edilmesine çanak mı tutuyor?
28 Haziran’da İsviçre’de yapılacak olan çok taraflı görüşmelerin sonu hayal kırıklığıdır. Daha başından beri sayın Akıncı’ya, “uzlaşmazlarsa KKTC kendi yoluna gidecektir” diye boşuna söyletmediler. KKTC’nin gideceği yol da ilhak yoludur. Nasıl ki 2.Dünya savaşı arifesinde yapılan bir operasyonla Hatay Türkiye Cumhuriyeti’ne ilhak edilmişti, buna benzer bir senaryoyu da şimdi, yeni ve çok tehlikeli bir Küresel savaşın eşiğinde, tekrar yaşayacağa benziyoruz.
Bu gidişe dur demek emperyalistlerden Kıbrıs’ı birleştirmelerini istemekle olmaz. Önümüzde duran bu korkunç tehdidi bertaraf etmek ancak emperyalist güçlere, onların yöresel işbirlikçilerine ve yerli uşaklarına karşı mücadele etmekle mümkündür.
Şimdi tüm devrimci ve sol güçlerin anti-emperyalist güç birliği oluşturarak Hem adamızdaki Britanya egemen üslerinin kaldırılması için, hem de adamızın kuzeyinin Türkiye’ye ilhakına karşı mücadele etmesinin zamanıdır.
Bu ilhakın gerçekleşmesiyle elden giden sadece vatan olmayacak! Aynı zamanda Kıbrıs Türk toplumu için de asimilasyonun son safhasına geçilmiş olacak ve asimilasyon süreci tamamlanarak toplum kökten yok edilecektir.
Komünistler, devrimciler, demokratlar;
İşçiler emekçiler yoldaşlar;
Şimdi tüm görüş ayrılıklarını bir kenara bırakarak, adamızın ve halkımızın kurtuluşu, bağımsız ve halk demokrasisi ile yönetilen bir Kıbrıs’ın yaratılması için güçlerimizi birleştirmeyi başarabilmeliyiz.
Emperyalist dış güçleri ve onların yerli işbirlikçilerini yenmeden,ülkemizi bağımsız ve özgür bir ülke haline getirmemiz olanaksızdır!
KSP Merkez Komitesi