Katıldığı bir televizyon programında İsviçre’nin Crans Montana kasabasında devam eden Kıbrıs Konferansı’nı değerlendiren Sağlık Turizmi Konseyi Başkanı Ahmet Savaşan, her ne kadar Crans Montana’nın “son şans” “son dönem” olduğu ifade edilse de Birleşmiş Milletler Genel Sekreteri Antonio Guterres’in Kıbrıs sorununun çözüm sürecinde çok yol alındığı, ancak sorunu çözmenin oldukça zor olduğunu söylediğini anımsatarak, Kıbrıs Konferansı için “son şans” veya “son deneme” gibi ifadeleri kullanmamasının gidilecek köyün minarelerini işaret ettiğini söyledi.
Federasyon için temel unsur karşılıklı saygı ve güven…
Federasyona dayalı bir anlaşmanın birbirleri ile ortak çıkar ve amacı olan, birbirlerine ihtiyaç duyan ve ortak amaçlarını gerçekleştirmek için samimi işbirliği ruhuyla hareket eden eşit halklar, siyasi yapılar arasında gerçekleştirilebileceğinin altını çizen Savaşan, böyle bir yapıcı ruhun temel unsurlarının karşılıklı saygı ve güven olduğunu ifade etti.
Türk tarafı Rum tarafına göre çok daha başarılı…
Tarihsel süreci de değerlendiren Ahmet Savaşan, ortaya konan performans açısından Kıbrıs Türk tarafının Rum tarafına göre çok daha başarılı olduğunu söyledi.
Türkiye, Yunanistan’a göre çok ilerde…
Ayrıca Türkiye ile Yunanistan’ın tutumlarına da değine Savaşan, Kıbrıs meselesine çözüm bulunmasına katkı koyma bağlamında Türkiye’nin Yunanistan’a göre çok ilerde olduğunu ifade etti. Savaşan “Türkiye için son yaşanan Katar krizinin boyutunun ne kadar büyük olduğu düşünüldüğünde Dışişleri Bakanı Mevlüt Çavuşoğlu’nun bütün programını iptal ederek görüşmelerin başından buyana İsviçre’de bulunması, Türkiye’nin hassasiyetinin ve niyetinin en somut göstergesidir” dedi.
BM’nin tutumu Rumların oyalama sürecine katkı sağlıyor…
Ayrıca diğer bir taraf olan Birleşik Krallık’ın mesajlarına bakıldığında sorunun çözümü noktasında Birleşik Kırallık’ın üzerine düşeni yapmaya istekli göründüğüne de değinen Savaşan “Çözümün sağlanması hususunda Crans Montana’da bulunan Birleşik Krallık heyetinin Birleşmiş Milletler heyetinden daha yapıcı tavır sergilemesi, Birleşmiş Milletler’in pozisyonu üzerinde yeni bir analizin yapılmasını da zorunlu kılıyor. BM Genel Sekreteri Guterres’in “yavaş ilerliyoruz, yapılacak çok iş var ama sabırsız değiliz” yönündeki açıklamasının ister istemez Rumların oyalama sürecine katkı sağladığına işaret eden Savaşan, “müzakerelerin seyrini belirleyecek olan, 5 farklı paket önerisine Rumların göstereceği tavırdır” dedi.
Çözüm, Rum-Yunan tarafının ortaya koyacağı tutuma bağlı…
Crans Montana’da federal bir çözüme ulaşılabilmesinin, tarafların bugüne kadarki performanslarına bakıldığında Rum-Yunan tarafının ortaya koyacağı tutuma bağlı olduğunu tekrarlayan Savaşan, eğer Rum-Yunan tarafı bugüne kadar izlediği tutuma benzer bir anlayışla masada oturmaya devam ederse federal çözüm umutlarının dibe vurmasının kaçınılmaz olduğunu söyledi. Savaşan, Rum tarafının konuya sadece toprak ya da egemenlik alanını genişletmek üzere yaklaştığı sürece -ki bu tavrı gelecek seçimlerde oy kaybı yaşamamak üzere devam etmektedir- müzakerelerden sonuç almanın pek de ihtimal dahilinde olmadığına dikkat çekti.
Yapılması gereken Devletimizi içte ve dışta geliştirmek…
Crans Montana zirvesinin, egemenliğin iki toplumdan eşit olarak kaynaklanacağı, iki eşit kurucu devletin var olacağı ve birbirlerini tahakküm altına alamayacakları, iki kesimli, iki toplumlu federal bir devletin oluşması için ciddi bir fırsat yarattığının altını çizmekle birlikte sürecin maliyet analizinin, eldeki veriler ve olası sonuçlar üzerine dikkatlice yapılmasının önemine değinen Ahmet Savaşan, “Rum tarafının bilindik tutumuyla süreç yine tıkanırsa bundan sonra yapmamız gereken, bütün enerjimizi Devletimizi içte ve dışta geliştirmeye yoğunlaşmak ve ülke insanının refahını artırmak olmalıdır” dedi.