60 yaşındaki yaşlı bir baba, bir dede, bir insancık, bisikletiyle yanlışlıkla Ledra Palace sınır kapısından güneye geçer ve Rum polisinden hunharca işkence görür.
Kıbrıs’ımın asolu, sözde solcuları, güya sosyalistleri, her zaman olduğu gibi bu saldırıyı da hasır altı etmeyi tercih eder. Veya adamı sahiplenmekten iptina ederek geri durmayı veya gazetelerindeki haberde, sanki de bu adamcık bizden değilmiş gibi bir üslupla ele alırlar.
Bu saldırıyı manşetlerine taşıma tenezzülünde bulunmazlar.
Kıbrıs’ımın sözde solu, Kıbrıslı Türklerin başına gelen her türlü saldırıyı görmezlikten gelmeyi tercih ederler. Hatta Cumhurbaşkanlığı’nda çalışan çok yakın arkadaşım bile sırf “Barış Görüşmelerine” gölge düşmesin diye; kız arkadaşı ile birlikte güneyde gezerken başına gelen fiili fiziksel saldırıyı Kuzey basınından saklamaya çalışmıştı.
Nedense hep öyle oluyor, güya solcular Güneyde yaşanan saldırıları gizleme gereği duyuyor hep.
60 yaşında bir “İNSANCIK” Güney!de saldırıya uğruyor, siz yine gazetelerinizin manşetlerini suni barış ruhu pompalayan emperyalizmin çıkarlarına göre tasarlıyorsunuz.
İnsan hakları savunucuları, işkence karşıtları, demokrasi bekçileri ve dünyanın en demokratik Kuzey Kıbrıs solcu gazeteleri, gazetecileri ve yayın yönetmenleri, neden susarsınız? Susmanız için pay mı alırsınız?
Güneyde yaşanılan bu kaçıncı saldırı, bu kaçıncı taciz olayıdır ve siz hala susarsınız?
Neden?
Yoksa siz hala, defalarca Kıbrıs Türkünün siyasi haklarını yok sayan, eşitlik zemininde yan yana gelmek dahi istemeyen, canı çektiği anda görüşmeleri bulandırıp masadan kaçan ve suçu da Türk’e yükleyen güneyin şark kurnazlığı siyasetinin amacını anlamadınız mı?
Güneyde yaşayan solcu gardaccıglarınız “Eşitlik, destek, ırkçılık karşıtı hareket” örgütü (KİSA) sizden daha demokratik, daha solcu çıktı ve faşist Rum polisinin bu hunharca barbarlığını sosyal medya aracılığıyla tüm dünyaya şikâyet etti.
Siz neden sus pus olursunuz, siz ne tür bir solcusunuz ki yapılan her türlü zulme karşı üç maymunu oynarsınız? Solculuğunuz iyice heder olup, sol demokratik duruşunuz iyice madara olmadan Rum solcuları örnek alın bari.
Neden görmezden geliyorsunuz?
Güneyde Kıbrıslı Türklere yapılan her türlü saldırıyı, taciz edilmeleri, Türk araçlarına zarar vermeleri neden göz ardı edersiniz.
Buna benzer olaylar Kuzeyde cereyan etse,
bu tip saldırıları gerçekleştirenler bir de bu adadan olmayınca, suçu işleyeni yerden yere vurup eşekten düşmüş karpuza döndürenler, neden Rum polisinin bu insancığa ve ırkçı faşistlerinin Kıbrıslı Türk’e karşı saldırılarını yok saymayı ve göz yummayı tercih eder.
Susma, susma ki sıra sana gelmesin.
A evet anladım, sizin susma nedeniniz ve olayı manşetlerinize taşımama nedeniniz 60 yaşındaki bu adamcağızın,
bu insancığın aynı zamanda TC uyruklu olması,
öyle değil mi?
Bu adamcığın bilerek veya bilmeyerek Ledra Palace sınır kapısından güneye geçiş cüreti Rum polisi tarafından işkenceyle sonuçlanmışsa oh mu olmuş?
İyi mi yapmışlar!
O da Güneye geçemeyeceğini bile bile buna yeltenmeseymiş, öyle mi?
Bu 60 yaşındaki insancığa müstahak görülen çirkin saldırıda toplumsal sorumluluklar hiç mi yok?
Yoksa, bu adamcık KKTC vatandaşı olsa dahi bizim insanımız değil mi?
Bu yaşlı insancık için İnsan Hakları mekanizmacığınız neden devre dışı kaldı?
Bu 60 yaşındaki dede için vicdanınız sakladığınız yerde rahat mı?
İnsan hakları savunuculuk damarınız, bu insancığı insan yerine koymak için bir türlü kabarmadı mı hiç?
İnsancık onuru yerlerde tekmelenirken, insan onuru duygunuz hiç mir rahatsız olmadı?
“İnsan ve emek en yüce değerdir” diyen kaleminiz, bu saldırı karşısında körelirken, insani duygularınız ve acıma duygunuz hiç mi kıpraşmadı?
Dostoyevski’inin
“İNSANCIKLAR” kitabını hala okumadınız mı yoksa?
Yaşayan ama zengin olmayan, paraları olmadığı için de hiç bir mercide esamesi okunmayan insancıklar!!!
İnsancıklar,
yani insan sayılanların yanında daha alçak bir seviyede yaşayan insancıklar.
Onlar ki, varlar ama yok sayılırlar, yaşarlar ama ölü yerine konurlar,
onurludurlar ama onursuz kabul edilirler,
kendince bir mücadeleleri vardır ama bizden olmadıkları için mücadeleleri ciddiye alınmazlar.
O insancıklar ki, içimizde yaşarlar, ama yok sayılırlar, ne onurları, ne insan oldukları, ne de insan haklarına tabi görülmeyen insancıklar onlar.
Dostoyevski’ini “İNSANCIKLAR” kitabını oku!!!
Ne! Okudun mu?
Okumana rağmen insan ve insancıklar ayırımın mı var hala? Kitabın ana temasının “Acımak” olduğunu bilir misin o halde?
Ve sen sözde bir de Kıbrıslı solcusun öyle mi?
Sana bir şey söyleyeyim mi sözde dostum, solculuk vicdan işidir, vicdan hürriyetidir.
Vicdanını özgürce, dil, din ve ırk ayırımı yapmaksızın tüm insancıkların faydasına, güçsüzlerin yanında olmak için kullanmaktır.
Şuna hiç unutma sözde solcu dostum, vakti zamanında seni ıskalayan Rum’un işkence kırbacı gün gele sırtında şaklarsa, hesaba almadığın bu insancıklar da senin acını görmezden gelecektir.
Ceplerinde AB kimliği olup da, KKTC’de yaşayan rengarenk çeşitlilikteki İnsanları dinine, diline, ırkına ve köken coğrafyasına göre insanlık kılıfı biçenler.. Ve insanı bu çerçevede oranlara göre insanlık değerine tabi tutanlar, unutmasınlasr ki insanlığın dışında değerlendirilen Dostoyevski’nin “İNSANCIK’ları bile olamazlar..
Ve her zaman tekrarladığım şu sözlerimi hiç unutma sözde solcu dostum:
“Acılarda, işkencelerde, saldırılarda birlik olamayanlar, asla bir barış şemsiyesi altında birlik olamazlar. Başkalarının acılarına gözlerini kapatanlar, kendi acılarında gün gele yalnız kalırlar”
Araştırmacı -Yazar-Şair