Meme kanserinin kadınlarda en sık görülen kanserler arasında yer almakta olduğunu hatırlatan Dr. Suat Günsel Girne Üniversitesi Hastanesi, Kadın Hastalıkları ve Doğum Uzmanı Yrd. Doç. Dr. Tijen Ataçağ, geniş farkındalık, erken teşhis ve daha ileri tedavi metodlarıyla hayatta kalma oranları hızla artan bu hastalığın artık 20 yıl öncesindeki aşamada olmadığını söyledi.
Meme kanserinde genellikle erken dönemlerde herhangi bir şikayet, belirti olmayabileceğini kaydeden Tijen Ataçağ, ancak bazen memede, ağrısız bir kitle, meme boyutunda veya şeklinde değişiklikler, koltuk altında şişme, meme ucunda değişiklik veya akıntının dikkati çekebileceğini belirterek memedeki ağrının nadir de olsa meme kanseri ile bağlantılı olabileceğini ifade etti.
Tomosentezli Dijital Mamografi Cihazı Teşhiste Büyük Kolaylıklar Sağlamaktadır
Hastalığın ne kadar erken teşhis edilirse o kadar kolay tedavi edilebileceğini vurgulayan Yrd. Doç. Dr. Tijen Ataçağ, bu bağlamda son teknoloji ürünü Tomosentezli Dijital Mamografi veya diğer adıyla 3 Boyutlu Mamografi Cihazlarının teşhiste büyük kolaylıklar sağladığına dikkat çekti.
Dr. Suat Günsel Girne Üniversitesi Hastanesi Radyoloji Laboratuarında kullanılan Tomosentezli Dijital Mamografi cihazı sayesinde, meme kanseri teşhislerinde büyük yol katettiklerini ifade eden Kadın Hastalıkları ve Doğum Uzmanı Tijen Ataçağ, bu cihazın avantajları konusunda şunları kaydetti:
“Tomosentezli Dijital Mamografi cihazının bize getirdiği kolaylıkları şu şekilde sıralayabiliriz:
– Veriler elektronik ortamda saklanabildiği için hem bilgisayar hem de radyologlar tarafından kolaylıkla değerlendirilebilir. Elektonik ortamda 2. bir görüş rahatlıkla alınabilir.
– Görüntüler daha iyi netlik ve görünürlük için manipüle edilebilir.
– Dijital mamogramlarla daha fazla görüntü, kesit alınabilir.
– Meme dokusu daha detaylı incelenebilmektedir.
– Cihaz %25 daha az radyasyon kullanmaktadır.
– Klasik mamografi cihazları ile her memeden 2 film alınabilinirken, Tomosentezli Dijital Mamografi veya diğer adıyla 3 Boyutlu Mamografi Cihazları ile biçok farklı açıdan çok sayıda film alınabilmektedir.
– Ek olarak bu yeni yöntemle göğüse daha az baskı uygulandığından daha konforlu bir tetkik yöntemi olmaktadır.”
Dr. Suat Günsel Girne Üniversitesi Hastanesi Kadın Hastalıkları ve Doğum Uzmanı Yrd. Doç. Dr. Tijen Ataçağ, 30 yaşın altında memede kitle tesbit edilirse, adet bitiminden sonra muayenenin tekrarının önerildiğini belirterek bu yaş gurubunda hormonal değişikliklerin genellikle yanıltıcı olabileceğine işaret etti. “Eğer kitle adet sonrası dönemde kaybolmamışsa ileri tetkik gerektirir. Ultrasonografi, ince iğne biyopsisi yapılabilir.” diyen Ataçağ, 30 yaşın altında genellikle mamografi çekilmediğini ancak uzman doktor gerekli görürse mamografi de çekilebileceğini belirtti.
Yrd. Doç. Dr. Tijen Ataçağ, 30 yaş ve üzeri göğsünde kitle olan bayanlarda ise mamografi ve ultrasonografinin gerekli olduğunu söyledi.
Meme kanserinde öncelikli tarama yöntemi olan mamografide göğüslerin X-ışınları kullanılarak tarandığını kaydeden Ataçağ, bu tarama yönteminin meme kanseri dolayısıyla hayatını kaybetme riskini azaltmak için yapılan en iyi tarama testi olduğuna dikkat çekti. Ataçağ mamografinin, kitleyi el ile hissetmeden tesbit etme imkanı sağladığını belirtti.
Erken Teşhis Başarılı Tedavi Şansının Yükseltir
Tijen Ataçağ, Evre 1’de yakalanan meme kanserli hastalarda 5 yıllık yaşam şansının %100 olduğunu, oysa Evre IV’deki hastalarda 5 yıllık yaşam şansının %22’lere düştüğünü ifade ederek, bu nedenle meme kanserinin ne kadar erken teşhis edilirse başarılı bir tedavi alma şansının da o derece yüksekleceğini vurguladı ve bu bağlamda düzenli muayene ve momografinin önerildiğini kaydetti. Ataçağ, mamografi taramasının elle hissedilen kitlenin 2 yıl önceden tesbitini mümkün kıldığını belirtti.
Çocuklarını emzirebilen annelerin (6 ay ve 2 yıla kadar) meme kanseri riskini %25 azaltabilildiğini söyleyen Yrd. Doç. Dr. Tijen Ataçağ, vücut ağrılığını normal sınırlarda tutarak ve egzersiz yaparak da bu riskin azaltılabileceğini kaydetti. Ataçağ, aşırı alkol tüketiminden kaçınmanın da önemli olduğunu hatırlattı.
“Meme kanserinin en büyük riski kadın olmaktır.” diyen Ataçağ, bu hastalığın erkeklerde de görüldüğünü ancak kadınlarda görülme sıklığının 100 kat daha fazla olduğunu belirterek 55 yaşın üzerinde olmanın veya bir akrabada bu rahatsızlığın olmasının riski daha da artırdığını kaydetti.