1. Haberler
  2. Dünya
  3. Balfour Deklarasyonu 100 Yaşında

Balfour Deklarasyonu 100 Yaşında

featured
service
Paylaş

Bu Yazıyı Paylaş

veya linki kopyala

2017 yılı Birinci Dünya Savaşı bağlamında bazı olayların 100. yıldönümü. Bu olaylardan biri tartışmaları günümüze kadar devam eden ve İsrail devletinin doğum belgesi olarak kabul edilen Balfour Deklarasyonu’dur. Deklarasyon, 2 Kasım 1917 tarihlidir. The Economist dergisinin aktardığına göre deklarasyonun 100. yıldönümü nedeniyle İsrail Başbakanı Benjamin Netanyahu Londra’yı ziyaret edecek ve 2 Kasım’da İngiltere Başbakanı Theresa May’le birlikte bir yemeğe katılacak. Kudüs’te İsrail parlamentosu özel bir oturumla  Deklarasyonun 100. yıldönümünü kutlayacak.British Museum, Deklarasyonun orjinalini sergilenmek üzere İsrail’e gönderebilir. Kısacası İsrail bu yıldönümünü parlak törenlerle kutlamaya hazırlanıyor ve Deklarasyonu yayınlayan ülke olarak İngiltere buna destek veriyor.

Bilindiği gibi 1917’de İngiltere hükümeti dönemin Dışişleri Bakanı Arthur James Balfour’un adını taşıyacak 67 kelimelik bu kısa mektubu onaylarken çok muğlak bir dil kullanmış, Osmanlı toprağı olan Filistin’de Yahudilere “anayurt” (homeland) vaad etmişti. Deklarasyon, Dışişleri Bakanı Balfour’un Britanya Yahudi toplumu lideri Lord Walter Rothschild’e verdiği bir mektuptu. Filistin’de Yahudi devleti kurmayı amaçlayan Siyonist hareket İngiltere’den çok daha güçlü ve bağlayıcı bir açıklama bekliyordu.Bu nedenle İngiliz diplomat Mark Sykes,İngiltere hükümetinin kararını dışarıda bekleyen Chaim Weizmann’a “müjdelediği” zaman Weizmann memnun olmamıştı.

İngiltere’nin bu Deklarasyonu niçin yayınladığı konusunda çok şey yazıldı. Londra’nın esas meselesi Yahudi devleti kurulup kurulmaması değildi. O dönemde Filistin’de nüfusun sadece yüzde 10’u Yahudi’ydi.İngiltere henüz savaşı kazanmamıştı. Amacı Amerika Birleşik Devletleri ile iyi ilişkiler içinde olarak Almanya’yı yenilgiye uğratmaktı. Nitekim Deklarasyon ABD Başkanı Woodrow Wilson’ın onayı alınarak yayınlanmıştı. Yahudilerin ABD’de karar alma mekanizmalarında çok etkili oldukları abartılı inancı ile Londra’nın bu Deklarasyonu yayınladığı teziönemlidir. İngiltere’nin gerçek amaçları ve Siyonist hareketin beklentileriönemliydi ama Deklarasyon yayınlandıktan sonra Filistin’de Yahudi devleti kurma fikrinin ivme kazandığı ortada.

1918’den 1947’e kadar Filistin Britanya mandasıydı. Bu süre zarfında Londra Filistin sorunu konusunda çelişkili politikalar izledi. Siyonistlere bazen yardımcı, bazen engelleyici oldu. Siyonist hareket ise Balfour Deklarasyonu’nu da kullanarak Filistin’e Yahudi göçünü ve orada kurumlaşarak gelecekteki devletin temellerini atmayı adım adım ilerletti. Filistinli Araplar buna direnmeye çalıştı ama çeşitli nedenlerle başarılı olamadılar. Filistin liderliğinin zayıflığı ve hatalarının bunda önemli payı vardı. İkinci Dünya Savaşı sonrasındaki uluslararası koşullarda BM Filistin’i taksim etme kararı aldığı zaman Yahudilerin devleti hazırdı ve 14 Mayıs 1948’de İsrail devleti kuruldu. Filistinliler ise 2017’de hala devlet sahibi değil ve İsrail işgali altında yaşıyorlar. İsrail, Araplarla girdiği tüm savaşları kazanarak topraklarını genişletti. 1967 savaşı ve İsrail’in elde ettiği askeri başarı bir dönüm noktasıydı. Kudüs’ün tümü, Batı Şeria bölgesi, Golan Tepeleri, Gazze Bölgesi ve Sina Yarımadası İsrail’in eline geçti. 1978’de Mısır’la Camp David Anlaşması’nı imzalayarak en önemli Arap devleti tarafından tanınma karşılığında Sina’yı geri verdi. 1994’te Ürdün’le barış anlaşması imzaladı. 2005’te kendi kararıyla Gazze Bölgesi’nden çekildi ama halen bu bölgeyi abluka altında tutuyor. İsrail-Filistin anlaşmazlığı devam ediyor ve tünelin ucunda ışık yok. Uluslararası hukuka göre Filistinlilere ait olan topraklar üzerinde Yahudi yerleşim birimleri kurma çalışmaları devam ediyor. Balfour Deklarasyonu’nun yayınlanmasından 100 yıl sonra durum bu. İsrail için büyük başarı. Filistinlilerin geleceği ise belirsiz.

The Economist dergisi “İsrail’i İngiltere kurmadı” tespitini yaparken temelde haklıdır. İsrail’i izledikleri uzun vadeli, rasyonel politikalarla, verdikleri mücadelelerle Yahudiler kurdular. Bu mücadelede İngiltere ile bazen çatıştılar, bazen de desteğini aldılar. Eğer gün gele bir Filistin devleti kurulacaksa bunu öncelikle Filistinlilerin başarması gerekir. Kimse onlara devlet hediye etmeyecek. Böylesi bir başarı için birlik içinde olmaları, akıllı politikalar üretmeleri gerekir. Mahmut Abbasliderliği bu konuda umut vermiyor. 1948’den günümüze uzanan yenilgiler zincirinden dersler çıkarmaları gerekirdi. Başkalarını suçlamak yerine kendi hatalarını analiz etmeyi başarmaları gerekirdi. Maalesef şu anda Arap dünyasının içinde bulunduğu durum umut vaad etmiyor. 2 Kasım’da İsrail Balfour Deklarasyonu’nun 100. yıldönümünü kutlarken Filistinliler ve Arapların “Biz neden bu durumlara düştük, nerelerde hata yaptık?” sorusuna cevap aramaları, çuvaldızı önce kendilerine batırmaları gerekir.

Balfour Deklarasyonu 100 Yaşında
Yorum Yap

Tamamen Ücretsiz Olarak Bültenimize Abone Olabilirsin

Yeni haberlerden haberdar olmak için fırsatı kaçırma ve ücretsiz e-posta aboneliğini hemen başlat.

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Giriş Yap

Ajans Cyprus ayrıcalıklarından yararlanmak için hemen giriş yapın veya hesap oluşturun, üstelik tamamen ücretsiz!

Bizi Takip Edin
Bize Katılın