MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli, “Atatürk düşmanlığına heves edenler, Sakarya’da Türk’ün süngüsüyle kalan tek dişleri de sökülmüş işgalcilerin bu çağdaki mirasçılarıdır. Cumhuriyet’i bela görenler, Dumlupınar’da yere serilip İzmir’e kadar kaçan hayasızların müptelası olan köhne ve kirli şahsiyetlerdir. Atatürk Türk’tür, Türk’ün Samsun’dan Ankara’ya kadar süren mücadelesinin kınından çıkmış kılıcıdır” dedi.
MHP Genel Başkanı Bahçeli, partisinin TBMM’deki grup toplantısında yaptığı konuşmada, Türk milletinin fazilet ve fedakarlık numunesi evlatları konusunda tarih boyunca talihli ve önü açık olduğunu belirterek, “İftiraya ve işgale uğrayan bir tarihi bütün ihtişamıyla diriltmek amacıyla her şeyi göze almış yüksek ahlaklı, yüce gönüllü şahsiyetlerin varlığı milletimizin her daim gurur kaynakları arasında yerini almıştır. Vicdanın sesine kulak verip, tarihin ihtarlarına sadakat gösteren kahramanlar, bir yoklayış, bir çırpınış, bir arayış sonucunda üzerlerine düşen sorumlulukları farklı dönemlerde yerine getirmişlerdir. Bu kahramanlar ki, yalçın bir irade, engin bir tecessüs, uyanık bir şuurla zorlukların üstüne üstüne gitmişler, sonunda da zafere ulaşmışlardır” diye konuştu.
“Terörle mücadele konusunda daha öncede belirttiğimiz gibi fikrimiz bellidir. İşte çözüm önerimiz.
1- Yurtiçi ve yurt dışındaki tüm teröristler silahları ile teslim olmalı
2- Hepsi Türk adaletinin önüne çıkmalı ve hükümlerine razı olmalıdır.
3-Hükümetin görevi hepsini yaka paça yargının önüne çıkarmalı. Çıkmıyorlarsa gereği yapılmalıdır. Terörle mücadelede devletimizin yanındayız.”
“Harap olmuş bir ülkeyi, yorgun düşmüş bir milleti yeniden kuvvet haline getirmek onun marifeti, onun muzafferliğidir”
Bahçeli, konuşmasına şöyle devam etti:
“Kimi zamanlarda, bir geniş ‘ah’ ile bir derin ‘eyvah’ arasına sıkışmış aziz milletimize ümit aşılayan, hedef gösteren, yön veren, kurtuluşun iradesini yeşerten büyük insanlar tarihe mühür vurmuşlardır. Bu büyük insanlardan birisi de hiç şüphe yok ki, Gazi Mustafa Kemal Atatürk’tür. Vefatının üzerinden 79 uzun yıl geçmesine rağmen, aziz Atatürk hala özlemle andığımız, hala hayranlıkla anılarımızda taşıdığımız muktedir bir komutan, muazzez bir devlet adamı, muteber bir siyasetçidir. O, cehaletin, sefaletin ve taassubun hüküm sürmesine karşı gelmiştir. O, tahribata, teslimiyete, tavizkar anlayışlara karşı çıkmıştır. Zora, zorbalara yok demiş; Hakk’a ve halka buyur etmiş, bitaraf değil, bir taraf olduğunu, hem de Türk milletinin yanında durduğunu bilatereddüt göstermiştir. Başağın çıkması için tohumun çatlaması lazımdır. İradenin canlanması için, sahibinin ayağa kalkması şarttır. Kabuk kırılınca ya öz çıkacak, ya da ölüm olacaktır. İşte tohumu çatlatan, irade sahibini ayağa kaldıran, kabuktaki özü fark edip imhayı durduran kurucu ve kurtarıcı kahramanlardır. Gazi Mustafa Kemal Atatürk de kahramanlar sayfasına ismini altın harflerle yazdırmıştır. Tahakkümün duvarları iskambilden şatolar gibi deviren milli ve meşru bir stratejisi vardı. Milli ızdırapları bıçak gibi kesen azmi ve inanmışlığı vardı. Milli arayışlara cevap üreten bir irade ve ilke gücü vardı. Olayların akışına kapılan değil, istikamet çizen; pasif ve parçalı değil aktif bir şekilde gelişmelere müdahil olan bir müktesebat zenginliği, bir mizaç özelliği şahsında temerküz etmişti. Bizzat demişti ki: ‘Büyük ölülere matem gerekmez, fikirlerine sadakat gerekir.’ Bu hafta karşılayacağımız 10 Kasım; bir matem gününden ziyade, Gazi Mustafa Kemal’in daha iyi anlaşılıp, daha iyi kavranıp fikir ve eserlerinin her yönüyle tanıtılması açısından önemli ve tarihi bir eşiktir. Harap olmuş bir ülkeyi, yorgun düşmüş bir milleti yeniden kuvvet haline getirmek onun marifeti, onun muzafferliğidir. Önce vatan kurtarıp sonra devlet kuran milliyetçi bir mimar, milli bir mihverdir.”
“Gazi Mustafa Kemal Atatürk isminden rahatsız olanların, aslında istiklal düşmanı, istikbal kaçkını oldukları aşikar bir gerçektir”
“Milletimiz ve vicdan sahibi her insanımız aziz Atatürk’e müteşekkirdir” diyen Bahçeli, “Türk milletinin maddi ve manevi varlığını çiğnemeye cüret edenlere dur diyen kutlu ve kutsal mücadeleye liderlik yaptı, nur olup istikbaldeki sisli ve gölgeli alanları aydınlattı. Milletimizin içine gömüldüğü hareketsizliği, karamsarlığı, çaresizliği ve şaşkınlığı kolektif akılla tedavi edip, çağın stratejik boşluklarını dolduran ahlak ve adanmışlıkla tasfiyeye girişti ve bunda da çok şükür başarılı oldu. Bağımlılığı elinin tersiyle itip manda ve himaye çabalarını tersledi, müstevli hesapları milletten aldığı güçle tepeledi, işgalcilerin tepelerine yıldırım gibi indi. Diyordu ki; ‘Geçmişi ne kadar unutursak geleceği korumak o kadar zorlaşır.’ Gerçekten de mazinin kudretinden güç alıp geleceğin rotasını çizdi. En büyük eserim dediği Türkiye Cumhuriyeti’ni nice badireleri aşarak, nice bedelleri ödeyerek kurdu ve bizlere emanet etti. Atatürk, tam bağımsızlıktır. Atatürk, Cumhuriyettir, cumhurun ta kendisidir. Atatürk Türk milletinin ortak değeridir. Tarihten husumet çıkarmak için yarışanların, Milli Mücadele yıllarına kara çalmak için fırsat kollayanların Cumhuriyet’in miras ve ilkelerine tahammülsüzlükleri on yıllar içinde patolojik bir vaka halini almıştır. Bu durum son derece hazin ve hüsran verici bir vakıadır. Gazi Mustafa Kemal Atatürk isminden rahatsız olanların, aslında istiklal düşmanı, istikbal kaçkını oldukları aşikar bir gerçektir. Kendilerini Cumhuriyet bekçisi vehmeden ilkesizlerle, Cumhuriyet’i tehdit ve geçmişin inkarı gören istismarcılar aynı anda hem Atatürk’e hem de devletimizin kuruluş esaslarına olmadık zararlar vermişlerdir” ifadelerini kullandı.
“Atatürk’ün özel hayatını kurcalayarak ağır ve ahlaksız sorgu ve yargılamalara teşebbüs edenlerin bayağı tavır ve ayağa düşmüş zihniyetleri dikkat çekicidir”
Türk milletinin uçuk ve ucube kutuplaşmadan çok çektiğini vurgulayan Bahçeli, “Büyük adamlar, uzun bir arayış ve gelişmenin son halkasıdır, ama son durak, son insan değillerdir. Asırlar boyu ele ele veren bir sürü kuvvetin muhassalası, birçok tutkunun mahsulü büyük adamları ortaya çıkardığı gibi, toptaki barutu ateşleyen bir kapsül işlevi de görmektedir. Gazi Mustafa Kemal, tarihin bir anında tesadüfen ortaya çıkmış, Türkiye Cumhuriyeti keyfe keder, can sıkıntısından, hadi şimdi de böyle olsun diye kurulmuş bir devlet değildir. Bu nedenle Türkiye Cumhuriyeti’ne dil uzatmak, aziz Atatürk’e bühtanla saldırmak tarihe, ecdada, millete, mukadderata, muhteşem Türk asırlarına husumet ve hazımsızlıktır ki, bunun adı tam anlamıyla vatan hainliğidir. Bilhassa son yıllarda, aziz Atatürk’ün özel hayatını kurcalayarak ağır ve ahlaksız sorgu ve yargılamalara teşebbüs edenlerin bayağı tavır ve ayağa düşmüş zihniyetleri dikkat çekicidir. Muhterem ve merhume annesine bile iftira atan, her türlü rezil iddiayı değişik platformlarda diline dolayan güruhun varlığı bize göre utanç vericidir” değerlendirmesinde bulundu.
“Atatürk düşmanlığına heves edenler, Sakarya’da Türk’ün süngüsüyle kalan tek dişleri de sökülmüş işgalcilerin bu çağdaki mirasçılarıdır”
Bahçeli, Atatürk düşmanlığına heves edenlerin, Sakarya’da Türk’ün süngüsüyle kalan tek dişleri de sökülmüş işgalcilerin bu çağdaki mirasçıları olduğunu kaydederek, “Cumhuriyet’i bela görenler, Dumlupınar’da yere serilip İzmir’e kadar kaçan hayasızların müptelası olan köhne ve kirli şahsiyetlerdir. Atatürk Türk’tür, Türk’ün Samsun’dan Ankara’ya kadar süren mücadelesinin kınından çıkmış kılıcıdır. Biz, bir milleti kurtarmış, bu varlık içinden bir devlet çıkararak onurlu bir mevkiye yükseltmiş bir kahramanının özel hayatıyla değil, fikirleriyle, eserleriyle ve mücadele yönetimiyle meşgulüz, onunla da övünürüz. Dedikodu çarkını döndüren ilkellere tavsiyem, Atatürk’ün milli tarih şuurunu öğrenmeleridir. Vatan ve millet sevgisini kendilerine örnek almalarıdır. Hür yaşama arzusu, millet egemenliği, milli kültürün geliştirilmesi, muasır medeniyetler seviyesine ulaşma hedefini anlamalarıdır. Bu mesajları çıkaramayanların veya çıkarmak istemeyenlerin ya millete mensubiyetlerinde devasa bir gedik ya da milli konularda alınların tam ortasına vurulan dev gibi bir çentik vardır” açıklamasında bulundu.
“Geçmişinden ilham ve güç almayan bir neslin yetişmesi de mümkün olamaz”
Bahçeli, konuşmasına şöyle devam etti:
“Yıllardır millet varlığını, Cumhuriyet’in değerlerini aşındırmak için seferber olanların, bir türlü başaramayınca bunu ancak devletin kurucusunu gözden düşürerek yapmaya kalkışmaları izansızlık ve insafsızlıktır. Biliyor ve inanıyoruz ki, altın çamura düşmekle pul olmaz, yiğit attan inince ona buna kul olmaz. Hiçbir milletin, kendi geçmişine tek boyutlu bakarak, tarafsızlık adına veya objektif olma bahanesiyle acımasızca ve haksızca eleştirerek ve hatta karalayarak büyük ve onurlu bir geleceğe ulaşması düşünülemez. Geçmişinden ilham ve güç almayan bir neslin yetişmesi de mümkün olamaz. Kim ne derse desin, ne yazarsa yazsın, binlerce yıllık milli tarihimiz, hatasıyla sevabıyla, üzüntüsüyle sevinciyle, bozgunuyla zaferiyle bizim ceddimize aittir, bizim namusumuza tevdi, tamamı Türk varlığına tevzi edilmiştir. Biz hatalardan sonuç çıkarır, başarılarla gururlanır, tarihten aldığımız ders, güç ve feyizle önümüze bakar, geleceğe yol alırız. Son zamanlarda Gazi Mustafa Kemal Atatürk’e yönelik yaygınlaşan ilginin, yoğunlaşan dikkat çekici sevgi, saygı ve sempatinin artarak devamını yürekten diliyorum. Çünkü onun açtığı çığır, göstermiş olduğu ufuk, işaret ettiği milli hakikatler bizi her türlü düşmanlıktan, her türlü işgal ve ihanet girişiminden inanıyorum ki, muhafaza edecek rehber niteliğindedir. Biliyor ve savunuyoruz ki, muhtaç olduğumuz kudret, aynen onun ifade ettiği gibi, damarlarımızdaki asil kanda mevcuttur. ‘Ne Mutlu Türk’üm Diyene’ sözüyle, ‘Bir Türk Dünyaya Bedeldir’ kararlılığını koruyup kollayarak gelecek kuşaklara ulaştırılması için üzerimize düşen ne varsa yerine getireceğimizi bir kez daha ilan ediyorum. ‘Benim naçiz vücudum elbet bir gün toprak olacaktır, ancak Türkiye Cumhuriyeti ilelebet payidar kalacaktır’ sözüyle devletimizin beka ve ebediliğini haykıran Gazi Mustafa Kemal Atatürk’ü önümüzdeki Cuma günü karşılayacağımız 79. vefat yıl dönümünün öncesinde rahmetle, minnetle yad ediyorum. Aziz anısının, muazzam eser ve hizmetlerinin sonsuza kadar yaşayıp yaşatılacağına içtenlikle inanıyorum.”
Türk milletinin aynı iman, aynı irade, aynı idealler etrafında küme küme, saf saf toplandığını söyleyen Bahçeli, “Milletimiz görkemli ve göğüs kabartan bir medeniyetin varisidir. Geçmişimiz zaferlerle doludur. Fakat düşmanlıklar, düşmanca emeller de hiç eksik olmamıştır. Milli ziyanın göz kamaştıran gücü, milliyetsiz zillete, melanet illete hamd olsun göz açtırmamış, şu güne kadar geçit de vermemiştir. Bugün hangi sorunları konuşuyor, hangi komplo ve tuzaklara maruz kalıyorsak, biliniz ki kökü geçmiştedir, kaynağı eskiye dayanmaktadır. Türk milletini teslim almak, kutsal topraklarında boğmak maksadıyla tüm imkanlarını seferber eden güçler, aslında tarihin intikamını almak için yanıp tutuşmaktadır. Elbette teslimiyet idrak ve iradenin intiharı demektir. Buna büyük Türk milleti asla izin vermeyecek, asla boyun eğmeyecektir” dedi.