Ankara Cumhuriyet Başsavcılığının, Fetullahçı Terör Örgütünün (FETÖ) darbe girişimine ilişkin eski Kıbrıs Türk Barış Kuvvetleri (KTBK) personeline yönelik soruşturmasında tutuklu şüpheli sayısının 5 olduğu öğrenildi.
Soruşturma kapsamında, FETÖ’nün darbe girişimi sırasında KTBK komutanı olarak görev yapan emekli korgeneral İlyas Bozkurt ile Kurmay Başkanı emekli Albay Erdal Dodurga, “Anayasal düzeni ortadan kaldırmaya teşebbüs”, “TBMM’yi ortadan kaldırmaya veya görevlerini yapmasını engellemeye teşebbüs” ve “Hükümeti ortadan kaldırmaya veya görevlerini yapmasını engellemeye teşebbüs” suçlarından bu sabah tutuklanmıştı.
Edinilen bilgiye göre, aynı soruşturma kapsamında muvazzaf albaylar Ali Metin Özer ve Fahri Necmi Genç ile Yüzbaşı Serkan Cesur da tutuklu bulunuyor.
TUTUKLAMA YAZISI
Bozkurt ile Dodurga’nın tutuklanması için soruşturma savcısınca Ankara 4. Sulh Ceza Hakimliğine gönderilen yazıda, KTBK ve bağlık birliklerinde Nisan 2016’da 05.00-06.00 saatlerinde “eğitim alarmı” tatbikatı yapıldığı, geriye dönük 5 yıl içinde gece sayılan zaman diliminde böyle bir tatbikat gerçekleştirilmediği kaydedildi.
Tatbikata, KTBK ana ast ve bağlı birlik komutanlıklarının tamamının bütün unsurlarıyla katıldığı bildirilen yazıda, “alarm tatbikatının personel çağırmayı planlama uygulamasına yönelik icra edildiği, bütün araç, silah ve teçhizat ile mühimmat hariç olmak üzere malzemelerin kışla içerisinde belirlenen tehlikeyi atlatma bölgesine çıkarıldığı, kışla dışına araç, silah, teçhizat veya malzeme çıkarılmadığı” aktarıldı. Yazıda, eğitim alarmı tatbikatının, Genelkurmay Başkanlığı ve Kara Kuvvetleri Komutanlığının bilgisi dışında yapıldığı belirtildi.
Yazıda, darbe girişimi sırasında sözde “Yurtta Sulh Konseyi”nce hazırlanan sözde “sıkıyönetim direktifi” ve eklerinin KTBK Kolordu Komutanlığınca ana ast ve bağlı birliklere gönderilmesi üzerine, görevli personelin gece 22.00 sıralarında mesaiye çağrıldığı, gelenlerin saat 09.00’a kadar birliklerinde kaldıkları anlatıldı. Yazıda, tanık beyanlarına göre darbe teşebbüsü gecesi erbaş ve erlerin uyandırılarak, içtima alanına toplandıkları, erbaş ve erler ile mesaiye çağrılan diğer rütbeli personelin hücum yelekli, silahlı ve tam teçhizatlı olarak bir süre birlik içinde bekletildikleri aktarıldı.
Yazıda, 28. Mekanize Piyade Tümenine bağlı 230. Mekanize Piyade Alayında Tabur Komutanlığı personelinden bazı tanıkların, alayda görevli bazı komutanların, darbe girişimi gecesi aralarında, “Darbe başarılı olsaydı birliğin Mersin’e gideceği, darbe başarılı olsaydı İstanbul’a darbeye destek olmak için gidileceğini” konuştuklarına ilişkin beyanları bulunduğuna yer verildi.
Erbaş ve erlerin akıllı cep telefonlarının toplatıldığı, televizyon ve sosyal medya irtibatlarının engellendiğine ilişkin beyanlar bulunduğu bildirilen yazıda, eski KTBK Komutanı Bozkurt’un, darbe girişimi gecesi KKTC’den askeri uçağın kaldırılması için emir verdiğine ilişkin tanık beyanı olduğu ifade edildi.
Yazıda, “sıkıyönetim direktifi” ve eklerinin KTBK’ye gelmesinin ardından şüpheli Dodurga’nın emri üzerine Harekât ve Eğitim Şube Müdürü Ali Metin Özer ile Harekat Merkez Amiri Fahri Necmi Genç’in, sözde direktifteki intikal ve takviye planlarıyla ilgili tedbirler ile KTBK Kolordu Komutanlığını ilgilendiren kısımlarla ilişkin çalışma yaptıkları belirtildi ve “şüphelilerin atılı suçları işlediklerine dair kuvvetli suç şüphesinin bulunduğu” belirtildi.
ŞÜPHELİLERİN BEYANLARI
Sulh ceza hâkimliği tutanağına göre emekli Korgeneral Bozkurt, sorgusunda, kendisinin ve ailesinin FETÖ ile hiçbir bağlantısı olmadığını söyledi ve örgütün hedefinde olduğunu savundu.
Bozkurt, darbe girişimine yönelik suçlamalar konusunda şu beyanda bulundu:
“KKTC Cumhurbaşkanına veya hükümetine darbe yapmak için bir sebep yoktur. Çünkü güvenlik gücü, polisi, askeri güvenlik kuvvetleri komutanı aracılığıyla bana bağlıdır. Eğer Kıbrıs’ta bir darbe yapılacaksa, bu Barış Kuvvetleri komutanına yapılır. Bu da darbe şeklinde olmaz, suikast şeklinde olur. Bu suikastı önlemek için o gece önlem aldım. Kıbrıs’ın yerlisi olan polislerden oluşan korumaları mesaiye çağırıp, makamımın etrafına konuşlandırdım. Kurmay Başkanı dahil, herkesin silahını çıkararak makamıma girmesi talimatı verdim. Türkiye’deki darbeye destek vermedim.”
KKTC’deki birliklerinin zırhlı ve mekanize birliklerin deniz yoluyla Ankara veya İstanbul’a ulaşmasının 15 günü bulacağını, emrinde uçak bulunmadığını, piyade unsurlarının, ancak büyük uçaklarla taşınabileceğini anlatan Bozkurt, “Türkiye’yi desteklemek amacıyla Kıbrıs’tan herhangi bir birlik intikali hayal mahsulüdür.” iddiasında bulundu.
Bozkurt, “alarm tatbikatına” ilişkin suçlamalar konusunda, “Kara Kuvvetlerinde önce küçük birlik eğitimleri yaptırılır, yılsonuna doğru ordu ve kolordu kıta ve komuta yeri tatbikatı yaptırılır. Bizim birliğin Kara Kuvvetleri Komutanlığınca planlanmış kıta ve komuta yeri tatbikatı 8 ve 15 Mayıs’tı. Bu tatbikata hazırlık maksadıyla duruma dayalı eğitimler yapılır. Bunlardan biri de alarm eğitimidir. Bu tatbikata başlamadan önce birliklerin alarm hazırlıkları ve reaksiyonlarını ölçmek için alarm eğitimi yaptırdım. Bu eğitimi yaptırmak için kimseden emir almak veya kimseye rapor verme zorunluluğum yoktur.” dedi.
Darbecilerin mesajlarının tümene geldiğini, karargâha intikal ettiği sırada cep telefonundan aranması üzerine öğrendiğini anlatan Bozkurt, kendisine doğrudan bağlı dört tümen ve tugay komutanı ile dört alay komutanına “makamınıza geçin ve ayrılmayın” dediğini, onun dışında KKTC’deki tüm birliklere “Tam teçhizatlı şekilde hazır bulunun” emri vermediğini savundu.
Erbaş ve erlerin telefonlarının toplatılması, televizyon ve sosyal medya irtibatlarının kesilmesi yönünde emir vermediğini ileri süren Bozkurt, “Darbe mesajlarını daha ilk gördüğünde, ‘Bunlara dair hiçbir işlem yapılmayacak.’ diye kurmay başkanına ve tümen komutanlarına emir verdiğini” iddia etti.
“DARBE GİRİŞİMİNİ SAAT 21.30 CİVARINDA ÖĞRENDİM”
Dodurga ise konutunda bulunduğu sırada nöbetçi amir Yüzbaşı Serkan Cesur’un kendisini aradığını bildirerek, “Harekât Yıldırım bir mesaj olduğunu söyledi. Konusunu sordum. ‘Genelkurmay sıkıyönetim direktifi’ gibi bir şeyler söyledi. Son paragrafı okumasını söyledim. Son olarak da TSK’nın 16 Temmuz 2016, saat 03.00 itibarıyla yönetime el koyduğuna dair bir ibarenin bulunduğunu ifade etti. Ben hemen karargâha alarm vermesini, aracımı bana göndermesini söyledim. Arkasından hemen kolordu komutanını aradım. Durumu özetledim. Komutan bana ‘Ben karargâha gidiyorum.’ dedi.” beyanını verdi.
Kıbrıs’taki komutanları arayarak, “durumu kısaca özetlediğini, harekât yıldırım mesajı geldiğini, mesajda TSK’nın yönetime el koyduğuna dair ibare bulunduğunu, komutanın karargâha gittiğini, kendilerinin de karargâhlarına gitmelerinin uygun olacağını” söylediğini belirten Dodurga, şöyle devam etti:
“Komutanla aynı anda karargâha girdik. Girerken Serkan Cesur bana mesajın çıktısını tomar halinde verdi. Komutanın arkasından odasına girdim. Komutan mesajı okudu, ‘Bu mesajda bir gariplik var, yasalara uygun değil, bunu uygulamayın başkan.’ dedi. Mesajları alarak harekât merkezine gittim. Karargâhıma alarm vermiştim ve bir kısmı merkezde bekliyordu. Oradakilere ‘Arkadaşlar, komutanın emri, bu mesaja işlem yapılmayacak, bu mesaj uygulanmayacak.’ emrini verdim. 5-10 dakika televizyondaki olayları izleyip, odama geçtim ve üniformamı giydim. Mesajın uygulanmasına yönelik hiçbir emir vermedim. Emrin uygulanması veya herhangi bir şeyin birliğe yayılması yönünde emir vermedim, işlem yapmadım.
Mesaj Genelkurmaydan elektronik ortamda yayınlanmıştı. Mesajın hangi birliklere gönderileceğine dair talimat, Genelkurmay Karargâhı tarafından belirlenmiş, otomatik olarak birliklere iletilmişti.
Mesajın geldiği birliklerden biri de benim karargâhım. Kurmay başkanı olarak mesajla ilgili işlemden ben sorumluyum. Harekât yıldırım öncelikli mesaja 6 ila 10 dakika arasında işlem yapmak emirdir. Bu süreyi geçerseniz suç işlemiş olursunuz. Komutanın, ‘Bu emre işlem yapmayın.’ talimatı üzerine emri uygulamadım, herhangi bir işlem yapmadım. İşlem yapmış olmam için havale kâğıdına hangi komutanı ilgilendiriyorsa yazıp imzaladıktan sonra haber merkezine, ilgili kişiye götür, emri vermem gerekirdi. Evrakı odamdaki evrak kırpma makinesinde attım.”
“PERSONELİN SİLAH VE TEÇHİZATLA HAZIRDA BEKLETİLMESİNDEN BİLGİM YOK”
Dodurga, soru üzerine, kolordu komutanına bağlı birliklere harekât yıldırım öncelikli planının uygulanmaması için doğrudan gönderdiği bir mesaj veya emir bulunmadığını, fakat mesajın uygulanması için de doğrudan bir mesaj veya emir göndermediğini söyledi.
Erdal Dodurga, 15 Temmuz gecesi Kıbrıs’ta çeşitli birliklerdeki rütbeli personelin gece mesaiye çağrılıp sabaha kadar birliklerinde kalması emrini kendisinin vermediğini öne sürdü.
Şüpheli, “15 Temmuz gecesi personelin tüm birliklerde mesaiye çağrılması, erbaş ve erlerin uykudan uyandırılıp rütbeli rütbesiz ayrımı yapılmayarak silah ve teçhizatlı şekilde 1,5 saat hazırda bekletilmesiyle ilgili bilgim yok.” dedi.
Dodurga, nisan ayında birliklere alarm eğitimi verilmesi yönünde komutandan emir aldığını, emri eğitim şube müdürüne ilettiğini, birliklere yazılı halde zarfla ulaştırılan emrin uygulanmasıyla ilgili raporların komutana verildiğini, kendisinin bu konuda bilgisinin olmadığını belirtti.
Sözde “sıkıyönetim direktifi”nde yer alan ve KTBK kolordu komutanlığını ilgilendirebilecek kısımlara dair çalışma yapıldığı konusunda bilgisi olmadığını söyleyen Dodurga, komutanın askeri uçak kaldırılması yönünde kendisine emir vermediğini, gece Kıbrıs’tan askeri uçak kaldırılmaya teşebbüs edildiğini bilmediğini söyledi.
Milli Savunma Bakanlığı Özel Kalem Müdürlüğüne atanmasına ilişkin soru üzerine Dodurga, kendisini bu göreve kimin önerdiğini bilmediğini belirtti.