Yumuşak güç kavramı Harvard Üniversitesi’nden Prof. Joseph S. Nye tarafından geliştirildi ve uluslararası ilişkilerde sık sık kullanılan bir kavram haline geldi. Bilindiği gibi uluslararası ilişkilerde güç kavramı çok önemlidir. Merkezi bir yere sahip olduğu söylenebilir. Güç kavramını tanımlamak kolay değil ama herkes ne anlama geldiğini anlar. Hans Morgenthau’ya göre güç “insanın insan üzerinde denetim kurmasını ve devam ettirmesini sağlayacak olan her şeyi kapsayabilir. Bu yüzde güç bu amaca hizmet eden bir toplumsal ilişkiyi, fiziksel şiddet kullanımından bir insanın başka bir insanın aklını ve düşüncesini kontrol etmesini sağlayan en görünmez psikolojik bağlantılara kadar her şeyi kapsar.” Yumuşak güç kavramı zor, şiddet, korkutma yolu ile değil çekicilikle, ikna yolu ile, gündemi belirleyerek amaca ulaşmayı içerir. Elbette uluslararası ilişkilerde askeri, ekonomik, teknolojik güç önemlidir ve önemli olmaya devam edecek. Ancak yumuşak güç de son derece önemlidir. Bir ülkenin politikaları, değerleri, kültürü yumuşak gücüne etki eder. Hükümetlerin içte ve dıştaki davranışları insanların o ülke ile ilgili bakışını etkiler. Örneğin basın özgürlüğünün çiğnendiği, fikirleri nedeniyle insanların hapse atıldığı bir ülke çekici olamaz. Demokratik bir sisteme sahip olmak, insan haklarına saygı göstermek, hukukun üstünlüğünü hayata geçirmek bir ülkenin yumuşak gücünü, çekiciliğini artırır. Yumuşak güç geliştirmek uzun süreli çalışmalar gerektirir, kısa sürede elde edilmez. Yumuşak gücün ülkelerin refahı ve güvenliği açısından büyük öneme sahipolduğu,dış politikadaki önemli yeri unutulmamalı.
Hızla değişmekte olan bir dünyada yaşıyoruz. Önümüzü görmek kolay değil. İşte böylesi zor bir dönemde yumuşak güç açısından durum ne? Kavramın geliştiricisi olan Joseph S. Nye, son makalesinde Donald Trump yönetimindeki ABD’nin yumuşak gücünü inceliyor. “Donald Trump and the Decline of US Soft Power” başlıklı makalesinde Trump yönetiminde ABD’nin yumuşak gücünde azalma olduğunu aktarıyor. Gallup araştırma kuruluşu tarafından 134 ülkede yapılan bir araştırmaya göre ABD konusunda olumlu görüşe sahip insanların oranı yüzde 30’a düştü. Halbuki Barack Obama döneminde bu oran yüzde 50 idi. Pew Araştırma Merkezi’nin verilerine göre Çin konusunda olumlu görüşe sahip olanların oranı da yüzde 30’a yakın. Dolayısıyla ABD ve Çin’in dünyadaki çekiciliği aşağı yukarı aynı düzeye geldi. Bu durum ABD için iyi olamaz. USC Center on Public Diplomacy tarafından üç yıldan beri yıllık olarak hazırlanan “The Soft Power 30” raporuna göre 2017’de ABD’nin yumuşak gücü geriledi. Trump’ın politikaları çekici değil. Tabii Donald Trump ve taraftarları için yumuşak gücün fazla önemi yoktur. Onlar askeri güce inanırlar. Bu nedenle Dışişleri Bakanlığı ve Dış Yardım Kurumu’nun bütçesini azalttılar. Prof. Nye, ABD’nin yumuşak gücünün sadece devletten, hükümetten kaynaklanmadığını hatırlatıyor. Sivil toplum örgütleri, üniversiteler vs. yumuşak güç içinde önemli yere sahiptir. Amerikan üniversiteleri çekiciliğini koruyor. Trump’ın basına yönelik saldırılarına bir tür cevap olarak Hollywood “The Post” gibi Vietnam savaşı döneminde The Washington Post gazetesinin hükümetin kirli çamaşırlarını ortaya koymasını konu alan filmler yapabiliyor. Prof. Nye’nin da belirttiği gibi enformasyon çağında devlet dışındaki yumuşak güç kaynaklarının önemi artacak. Ona göre “Günümüzde kimin ordusunun kazanacağı kadar kimin hikayesinin kazanacağı da önemlidir.”
Yumuşak güç açısından Türkiye’nin durumu ne? Daha önceki yazılarımda da Türkiye’nin yumuşak gücünün, çekiciliğinin azalmakta olduğuna işaret etmiştim. “The Soft Power 30” raporuna göre Türkiye 2017 yılı ile ilgili yumuşak güç sıralamasında 30. sırada yer alıyor. Raporun ilk kez hazırlandığı 2015 yılında 28. sırada yer alıyordu. Bir gerileme olduğu ortada. Türkiye’nin güçlü olduğu yönler yaptığı dış yardımlar, milyonlarca göçmeni kabul etmesi, uluslararası misyonlara katkıları. Türk Hava Yolları gibi başarılı şirketler ülkeye sempati kazandırıyor. Medya, sivil toplum, üniversiteler üzerindeki baskılar, darbe girişimi ve sonrasında yaşananlar olumsuzlar hanesinde yer alıyor. Raporda Türkiye’nin jeo-politik önemi hatırlatılarak uluslararası düzeyde nasıl algılandığı konusu üzerinde çalışması gerektiği belirtiliyor.
Endekste birinci sırada Fransa, ikinci sırada İngiltere, üçüncü sırada ABD yer alıyor. ABD 2016’da birinci sıradaydı, 2017’de üçüncü sıraya indi. Çekiciliğini artırmak isteyen ülkeler yumuşak güce yatırım yapmak, önem vermek zorundadır.