Türkiye Sağlık Bilimleri Üniversitesi Öğretim Üyesi Prof. Dr. Recep Demirhan, sigara içen kişilerde akciğer kanseri riskinin 20 kat fazla olduğunu belirterek, hastalığın erken teşhisi için bu kişilerin yıllık kontrollerini ihmal etmemesi gerektiğini bildirdi.
Demirhan, AA muhabirine yaptığı açıklamada, akciğer kanserinin, yapısal olarak normal dokudan olan hücrelerin ihtiyaç ve kontrol dışı çoğalarak akciğer içinde bir kitle (tümör) oluşturmasıyla meydana geldiğini aktardı.
Burada oluşan kitlenin öncelikle bulunduğu ortamda büyüdüğünü, daha ileriki aşamalarda ise çevre dokulara veya dolaşım yoluyla karaciğer, kemik, beyin gibi uzak organlara yayılarak hasara yol açtığını ifade eden Demirhan, “Sigara, puro, pipo, nargile içimi, akciğer kanserinin bugün ispatlanmış olan en önemli risk faktörüdür. Sigarayı bıraktıktan 5 yıl sonra risk azalmakta ancak tamamen bitmemektedir.” diye konuştu.
Prof. Dr. Demirhan, sigarayı içmeyen ancak çevresinde içilen kişilerin de aynı şekilde risk taşıdığına dikkati çekerek, şu bilgileri verdi:
“Bu nedenle akciğer kanserini önlemenin en iyi yolu sigaraya hiç başlamamaktır. Rutin uygulanan bir tarama programı olmasa da son yıllarda yapılan düşük doz spiral tomografi çalışmalarının, yüksek riskli kişilerde (55-74 yaş arası, günde 2 paket ve üzeri sigara içenler) kanserin erken saptanmasına katkısı olabileceği gösterildi. Hastalık oldukça ileri aşamalara gelene kadar önemli şikayete yol açmayabilir. Bu sinsi karakter, akciğer kanserini bu kadar tehlikeli yapan en önemli faktördür. Kanser tanısı konduktan sonra hekim öncelikle hastalığın yaygınlığını veya bir başka deyişle hangi aşamada olduğunu saptayacaktır. Doğru evreyi saptamak için hekim, akciğer röntgeni, toraks ve batın bilgisayarlı tomografi veya MR görüntülemesi, kemik taraması, beyin bilgisayarlı tomografisi veya PET/CT gibi tetkikler isteyebilir. Hastalığın ameliyat için uygun evrede olup olamadığını anlamak için mediastinoskopi denilen, boyundan yapılan bir kesiyle mediasten boşluğuna ışıklı boruyla bakılması ve bu işlem sırasında lenf bezelerinden örnek alınmasını içeren bir tetkik de ayrıca yapılabilir.”
AKCİĞER KANSERİNDE KEMOTERAPİYE EK AKILLI İLAÇ VE İMMÜNOTERAPİ TEDAVİSİ
Prof. Dr. Recep Demirhan, akciğer kanserlerinin mikroskop altında izlenen hücrelerin görüntüsüne göre “Küçük hücreli” ve “Küçük hücreli-dışı” akciğer kanseri olarak iki ana guruba ayrıldığını dile getirerek, şu bilgileri verdi:
“Bunlar mikroskop altında izlenen kanserli hücrenin görüntüsüne göre ayrılır. Küçük hücreli dışı akciğer kanseri tüm akciğer kanserlerinin yaklaşık yüzde 85’ini oluşturur ve yassı epitel hücreli, büyük hücreli ve adeno kanser olarak üç gruptan oluşur. Küçük hücreli akciğer kanseri daha nadir görülür, oldukça hızlı seyirlidir ve tanı konduğu zaman çoğunlukla vücudun başka bölümlerine yayılmış olarak karşımıza çıkar. Hastalığın erken evrelerinde ameliyatla tümörlü doku, etraftan bir miktar sağlam doku çıkarılarak, bazen tüm bir akciğer lobu alınarak temizlenebilir. Ameliyat sonrası evresine göre kemoterapi ya da radyoterapi gerekebilir. Ameliyatla çıkarılması mümkün olmayan evre 3 akciğer kanserinin esas tedavisi radyoterapi ve kemoterapidir. Bu hastalarda iki yöntem sırayla veya beraber uygulanabilir. Evre 4 akciğer kanserinde kemoterapi yaşam süresini uzatacak ve hastalığa ait şikayetlerin azalmasını sağlayacaktır. Ancak bu evrede kesin tedavi kararı hasta ve ailesiyle görüşüldükten sonra verilmelidir. Sigara içen hastaların bir an önce sigarayı bırakmaları, bırakmayanlarda akciğer kanseri oluşma ihtimalinin 20 kat fazla olduğunun bilinmesi ve erken teşhis için bu kişilerin yıllık kontrollerini ihmal etmemesi oldukça önemlidir.”
Son yıllarda kemoterapiye ek olarak akıllı ilaçların ve aşı tedavilerinin (immünoterapi) bu kanser türünde tedavi seçeneği olarak karşılarına çıktığını dile getiren Demirhan, “Akıllı ilaçların tüm hastalarda değil, yalnızca patoloji parçalarından ve son yıllarda kandan bakılabilen belli mutasyonların pozitif olduğu hastalarda oldukça etkin olduğu gösterilmiştir. Akıllı ilaçlar tablet şeklinde olup hastaneye gelmeden evde rahatlıkla kullanılabilir. Aşı tedavileri bu kanser türünde çok daha yeni bir seçenektir. Vücudun bağışıklık sistemini tümöre karşı aktifleştirerek etkinliğini gösterir. Sonuç olarak akciğer kanserinde özellikle evre 1 ve 2 gibi erken teşhis edilen vakalarda cerrahi tedavi şansı elde edilebilmektedir. Evre 3 akciğer kanserli olgularda ise cerrahi+kemoterapi+radyoterapi olmak üzere kombine tedaviyle de yaşam süresi uzatılabilmektedir.” ifadelerini kullandı.
KAYNAK: TAK