Başbakan Yardımcısı ve Dışişleri Bakanı Kudret Özersay, Rum tarafının Kıbrıs’taki doğal kaynaklara ilişkin Türk tarafıyla ortak adım atmak istemesi halinde diplomasi kanallarının açık olduğunu belirterek, “Ama bu yok sayılırsa, nasıl ki onlar bir veya birden fazla şirkete yetki verip kazı ve benzeri çalışmaları yaptırıyor, KKTC de yakın gelecekte yetki verdiği firmaya bu kazı ve benzeri çalışmaları yaptıracak.” dedi.
Başbakan Tufan Erhürman’ın dün Ankara’ya yaptığı resmi ziyarete eşlik eden KKTC Başbakan Yardımcısı ve Dışişleri Bakanı Özersay, ikili ilişkileri ve Kıbrıs’ta çözüm arayışlarında gelinen son noktayı AA muhabirine değerlendirdi.
Özersay, KKTC’de her hükümet kurulduğunda ilk yurt dışı seyahatin teamül gereği Türkiye’ye yapıldığını vurgulayarak, “Kırkıncı hükümet olarak sayın başbakanla bazı konuları koordine etmek, bundan sonra nasıl yürüyeceğimizi, birlikte nasıl ileriye doğru adım atacağımız konusunu değerlendirmek üzere buradayız.” dedi.
KKTC’deki yeni hükümet ve Türkiye’nin, özellikle KKTC’de ekonomik ve sosyal kalkınmaya ağırlık verilmesi, kurumlarının güçlendirilmesi ve Kıbrıs Türk halkının hak ettiği adil ve erişilebilir projelerin uygulanmasında hemfikir olduğunu belirten Özersay, “KKTC’de bazı altyapı projelerinin hayata geçmesinde bugüne kadar bazı sıkıntılar yaşadık. Bu, zaman zaman yol projelerinin hayata geçmesinde bazı yürütmelerin durdurulması ve benzeri durumlardan, zaman zaman da siyasi istikrarsızlıktan kaynaklanıyordu. Ama hükümetimiz bu konularda hızlı hareket etmeye kararlıdır.” diye konuştu.
Özersay, Ankara’daki görüşmelerde KKTC ve Kıbrıs Türk halkının iradesini uluslararası alanda daha görünür kılmak için atılması planlanan adımların da ele alındığını kaydetti.
“Sırf Müzakere Etmek İçin Müzakere İyi Bir Şey Değil”
Kıbrıs’ta çözüm arayışlarında gelinen son noktaya ilişkin, şu anda herhangi bir müzakere sürecinin olmadığına dikkati çeken Özersay, “Müzakere sürecindeki son deneme İsviçre’de başarısızlıkla sonuçlandı. Onun ertesinde de müzakere süreci başlamadı. Şuna karar vermek lazım: Sırf müzakere etmek için müzakere iyi bir şey değil. Yaklaşık 50 yıldır Kıbrıs Türk halkını bu müzakere sürecine hapseden kötü bir tecrübe yaşadık.” diye konuştu.
Özersay, Kıbrıs Türk tarafının ve Türkiye’nin belli konularda ilerleme kaydedilmiş olsa da kısır döngüye dönüşen, sonuç almayacak bir müzakere sürecine sıcak bakmadığını söyledi.
Özersay, Kıbrıs Rum tarafının Kıbrıslı Türklerle eşitlik temelinde bir yönetimi, refahı ve zenginliği paylaşmaya hazır olduğunu göstermesi gerektiğini vurguladı.
“Müzakere Amaç Değil, Araçtır”
Ada’da doğalgazın paylaşılması konusunun da kritik öneme sahip olduğuna işaret eden Özersay, “Eğer Kıbrıs Rum tarafı doğalgazın paylaşılması, iki tarafın anlaşması konusunda doğru mesajları, ‘bunları paylaşmaya hazır olduğu’ mesajını vermezse herkes çok iyi biliyor ki, Kıbrıs’ta yeni bir müzakere süreci bizi bir yere götürmeyecek.” diye konuştu.
Özersay, bugüne kadar “müzakere olmazsa ne yaparız” endişesinin hakim olduğuna dikkati çekerek, “Müzakere bir hedef haline getirilirse, yani bir amaca dönüşürse böyle bir açmaz içerisinde bulursunuz kendinizi. Bizim için artık müzakereler amaç olmaktan çıkmak durumundadır. Müzakere bir araçtır.” ifadesini kullandı.
Tarafların bu ortak vizyonda birleşebilmesi durumunda müzakerenin devreye girmesi ve bir araç olarak kullanılması gerektiğinin altını çizen Özersay, “Müzakerelerin olmayacak olması ya da şu anda başlamamış olması bir endişe veya kaygıya neden olmamalıdır. Bizim zaten elle tutulur, son derece önemli ve yıllardır ertelediğimiz ötelediğimiz hedeflerimiz vardır. O da, ekonomik ve sosyal kalkınmadır.” diye konuştu.
Doğu Akdeniz’deki Doğal Kaynaklar
Özersay, Ada’daki doğal zenginliklerin Kıbrıslı Türklere de ait olduğunun Kıbrıs Rum tarafınca da kabul edilen bir mesele olduğunu belirterek, “Aslında Kıbrıslı Türkler açısından Kıbrıs Adası’nın etrafındaki bu zenginlikler ve bölgeler, tartışmalı bölgeler değildir. Bunlar hem Kıbrıslı Türklere hem de Kıbrıslı Rumlara ait bölgelerdir ve herkes bunu kabul ediyor.” dedi.
Bu konuda gerek Kıbrıs Rum tarafının gerekse uluslararası aktörlerin çelişkili bir duruşu olduğunu dile getiren Özersay, şöyle devam etti:
“Kıbrıs Rum tarafının ‘bu kaynaklar Kıbrıslı Türklere de aittir ama kapsamlı çözümden sonra’ ya da ‘Kıbrıslı Türklere de aittir ama hangi şirketle anlaşacağı, hangi şirketin ne zaman kazı yapacağı, hangi şirketin yüzde kaç oranında pay alacağı, yüzde kaç oranında bana pay vereceği meselesine ben karar veririm’ demesi, bunu, bir taraftan bizim bu kaynakların ortağı olduğumuzu kabul ederken demesi çelişkili bir duruştur.”
Özersay, Rumların Doğu Akdeniz’deki tek taraflı hidrokarbon faaliyetleri karşısında Türk tarafının, Kıbrıslı Türklerin iradesinin göz ardı edilerek tek yanlı faaliyetlere müsaade edilmeyeceği mesajını defalarca dile getirdiğini hatırlattı.
Dışişleri BakanıÖzersay, Türk tarafının şimdiye kadar ortaya koyduğu tepkiyi şöyle dile getirdi:
“Defalarca protesto ettik. Defalarca BM Genel Sekreterine mektup yazdık. BM Güvenlik Konseyinde bu mektuplar dağıtıldı. Türkiye Cumhuriyeti de KKTC’nin cumhurbaşkanları da yazdı. Bir noktada bu birikti ve biz artık ‘arazide’ denilebilecek bir adım attık. Bu adımın bir tanesi daha önce Türkiye Cumhuriyeti ile yapmış olduğumuz kıta sahanlığını sınırlandırma anlaşmasıydı. Bir diğeri Kıbrıs Rum tarafına ‘gelin bunu ortak işletelim ve bu zenginliklerden birlikte yararlanalım ama Kıbrıs Türk tarafının iradesiyle birlikte karar vererek yapalım şeklinde öneriydi. Ama son dönemde İtalyan ENİ firmasıyla bağlantılı yaşanan sorun şimdi önümüzdeki günlerde başka firmalar üzerinden tekrar üretilmeye çalışılıyor.”
Türk tarafının güç politikası uygulayarak bir siyaset izlemediğini, diplomasi ve uzlaşı yolundan gittiğini söyleyen Özersay, “Eğer niyet bu kaynaklarla ilgili birlikte bir şey yapmaksa biz bunu konuşmaya, oturup anlaşmaya ve diyaloğa açığız. Diplomasi kanallarını açık tutuyoruz. Ama bu yok sayılırsa yine de varılacak nokta, güç kullanımından, caydırıcılık denen şeyden önce, nasıl ki onlar bir veya birden fazla şirkete yetki verip kazı ve benzeri çalışmaları yaptırıyor, KKTC de yetki verdiği firmaya bu kazı ve benzeri çalışmaları yaptıracak yakın gelecekte.” dedi.
Özersay, sözlerini “Gelecek dönemin, Kıbrıs Türk halkının ve KKTC’nin uluslararası alandaki görünürlüğünün artacağı ve Kıbrıs Türk halkının iradesine başvurmaksızın bu bölgede ve bu konularda bir şey yapılamayacağını herkesin göreceği bir dönem olacağına inanıyorum.” diye sonlandırdı.