Son zamanlarda dünyada ağırlıkta olan duygu karamsarlık duygusudur. Gidişatın iyi olmadığı yönünde yaygın bir algı var. Yani “Her yer karanlık.” Brexit, Donald Trump, Suriye savaşı, ekonomik sorunlar, yabancı düşmanlığının, popülizmin yükselişi, giderek artmakta olan Batı-Rusya gerginliği, küresel ısınma….Liste uzar gider. Haberler genellikle iç karartıcı. “Tarihin sonunun” ilan edildiği iyimser dönem çok gerilerde kaldı. Dünyaya karamsarlık çöktü. Peki, bu ortamda iyimser olmak mümkün değil mi? Deneysel psikolog, bilişsel bilimci Steven Pinker, bu yıl yayımlanan “Enlightenment Now: The Case for Reason, Science, Humanism, and Progress”(Aydınlanma Hemen Şimdi: Aklı, Bilimi, Hümanizmi ve İlerlemeyi Savunmak) başlıklı kitabında iyimserolmamız gerektiğini savunuyor. Kimilerine göre Pinker aşırı iyimser analizler yapıyor. “Bardağın sadece dolu tarafını görüyor, boş tarafını görmüyor” diyenler var.Tabii Pinker bilim insanı olarak iyimseliğini somut verilere dayandırıyor. İçi boş laflar etmiyor.
Pinker’in bu son kitabı, 2011’de yayımlanan ve dünyada şiddet oranının, savaşların azalmakta olduğu tezini işleyen “The Better Angels of Our Nature” (Doğamızın Erdemli Melekleri) başlıklı kitabının devamı sayılabilir. Pinker’in daha önce yayımlanan kendi alanı ile ilgili “Dil İçgüdüsü”, “Zihin Nasıl Çalışır”, “Kelimeler ve kurallar”, “Boş Levha”, “Düşüncenin Malzemesi” gibi kitapları var. Son iki kitabında insanlığın genel yönünü değerlendiriyor ve gidişatın iyiye doğru olduğu sonucuna varıyor. Karamsarlığın yaygın olduğu bu dönemde aydınlanma, akıl, bilim, hümanizm, ilerleme vurgusu yapan Pinker’in görüşlerini kısaca ele almakta yarar var.Kitap genelde olumlu eleştiriler aldı. Microsoft kurucusu Bill Gates, Pinker’in kitabını “en beğendiğim yeni kitap” diye nitelemişti.Elbettekitaptaki tüm görüşlere katılmak zorunda değiliz. Eleştiri süzgecinden geçirmeliyiz. Tartışmalıyız.
Pinker kitabında genelde dünyada insanların yaşamının giderek iyileşmekte olduğunu savunuyor. Bu görüşü desteklemek için somut, rakamlara dayalı ölçüler kullanıyor. İstatistikler veriyor. Karşılaştırmalar yapıyor. Kitapta sağlık, zenginlik, eşitsizlik, çevre, kadın-erkek eşitliği, barış, demokrasi gibi alanlar geniş olarak inceleniyor. Örneğin cinayet oranlarında, savaşlarda ölenlerin sayısında, ırza geçme, aile içi şiddet, çocuk istismarı oranlarında düşüş olduğunu ortaya koyuyor. Geçmişe göre kadın-erkek eşitsizliğinde önemli azalma oldu. Bebek ve anne ölümlerinde azalma var. Çocukların çalıştırılması azaldı. Eğitim yaygınlaştı. Açlıktan ölenlerin sayısı azaldı. 20. yüzyılın sonlarına doğru dünyanın en kalabalık ülkeleri Çin ve Hindistan’da başlayan ekonomik kalkınma süreçleri bu ülkelerde yoksulluğu önemli oranda azalttı. 200 yıl öncesine göre dünyamız 100 kat daha zengin. Pinker elbette “Yoksulluk, eşitsizlik ortadan kalktı” demiyor ama gidişatın olumlu yönde olduğunu söylüyor. ABD, İngiltere, Kanada gibi gelişmiş ülkelerde eşitsizlik arttı ama global düzeyde bakıldığında, Çin, Hindistan, Latin Amerika, Afrika hesaba katıldığında eğilim değişiyor.
Pinker’e göre olumlu gidişin temelinde Aydınlanma ile başlayan rasyonel düşünce, bilim, hümanizm yatmaktadır. Aydınlanma’dan bu yana insanlığın çok önemli ilerlemeler sağladığını hiç kimse inkar etmiyor. Tabii Aydınlanma konusu, bilimin ahlaki yönü olup olmadığı gibi konular hep tartışmalı olmuş konular. Pinker çok net bir şekilde Aydınlanma’yı, onun getirdiği bilimsel, rasyonel düşünceyi savunuyor. Hümanizmi, insan olmayı ön plana çıkarıyor. Günümüzde otoriter popülistler, kökten dinciler vs. ise bu görüşlere saldırıyorlar. Kitabın amacı bu saldırılar karşısında Aydınlanma’yı savunmak. Pinker insanlığın ilerlemesinin garanti, geri çevrilemez bir süreç olduğunu söylemiyor. İlerleme ve hümanizm karşıtı güçler üstün gelirse geriye gidiş olabilir. Bunun olmaması için mücadele gerekir. Bilgi gerekir. Rasyonel, eleştirel düşünce gerekir. Kitap bu çabalara katkı olarak düşünülmüş.
Dünya nüfusunun hızla artmakta olduğu dolayısıyla nüfus krizi yaşanacağı, küresel ısınmanın bizi ciddi tehlikelerle karşı karşıya getireceği, nükleer savaş riskinin yeniden artmakta olduğu, çevre felaketi öngörülerinin yapıldığı analizlerin yaygın olduğu bir dönemde Steven Pinker rakamlara dayalı olarak daha iyimser bir tablo çiziyor.İyimserliği destekleyen argümanlar ortaya koyuyor. Unutmayalım. İyimserliğe, rasyonel düşünceye, bilime, demokrasiye, insan haklarına, hukuk devletine ihtiyacımız var. Otoriter popülizmi yenmeye ihtiyacımız var. İlerleme ancak bu şekilde devam edebilir.