İsrail ordusu, güvenlik güçleri şimdiye dek kaç Filistinliyi öldürdüklerinin hesabını tutuyor mu? Bilmiyorum. Tutuyorlarsa rakam büyüktür. Öldürülen Filistinlilerin sayısına 30 Mart’ta yenileri eklendi. Gazze bölgesinde, İsrail sınırına doğru yürüyüş yapan on binlerce Filistinliye ateş açıldı. 16 Filistinli öldürüldü, 1400 Filistinli yaralandı. Yürüyüş yapan insanlar silahlı değildi. İsrail askerleri için yaşamsal tehlike oluşturmuyorlardı. Buna rağmen kalabalığa ateş açıldı, kan akıtıldı.İsrail ordusu kendilerine taş atıldığını, yanan lastikler kullanıldığını, bir ateş açma olayı olduğunu söyledi. Peki, bunca insanı öldürüp yaralamak için bu haklı bir gerekçe olabilir mi? Orantılı şiddet kullanımı böyle mi olur? Bu korkunç olay karşısında dünya ne yaptı? Hemen hemen hiç bir şey. Olay büyük haber bile olmadı. BM Genel Sekreteri António Guterres, bağımsız ve şeffaf soruşturma yapılması çağrısında bulundu. Böyle bir soruşturma yapılacak mı? Büyük olasılıkla yapılmayacak. ABD, Güvenlik Konseyi’nin olay konusunda “bağımsız ve şeffaf soruşturma” yapılması çağrısında bulunmasını engelledi ve böylece bir kez daha İsrail’in politikalarına kol kanat gerdi.
30 Mart’taki yürüyüşe her yaştan kadın erkek Gazzeliler katıldı. Yürüyüş farklı Filistinli grupların oluşturduğu “Geri Dönüş ve Ablukayı Kırma Yürüyüşü Üst Ulusal Komitesi” tarafından düzenlendi. Tüm Filistinli gruplar yürüyüşe katılma ve silahsız yürüyüş yapma kararı almıştı. Yürüyüşe 30 bin kişinin katıldığı tahmin ediliyor. 30 Mart Filistinliler tarafından “Toprak Günü” olarak anılır. 1976’da İsrail vatandaşı Filistinlilerin topraklarına el konulması üzerine başlatılan genel grevde İsrail güvenlik güçlerinin açtığı ateş sonucu 6 Filistinli hayatını kaybetmiş, yüz civarında Filistinli de yaralanmıştı. “Toprak Günü” her yıl 30 Mart’ta topraklarına sahip çıkma mücadelesinin sembolü olarak anılır.
2018, hem İsrail, hem de Filistinliler için önemli bir yıl. İsrail 15 Mayıs’ta bağımsızlığının 70. yıldönümünü kutlayacak. Trump yönetimi bu çerçevede ABD elçiliğini Tel Aviv’den Kudüs’e taşımaya hazırlanıyor. Filistinlilerse “Nakba” (Felaket Günü) diye adlandırdıkları topraklarını kaybetme ve 750 bin civarında insanın göçmen durumuna düşmenin 70. yıldönümünü anacaklar. Gazzelilerin üçte ikisi göçmendir ve yürüyüşlerinin 15 Mayıs’ta doruk noktasına ulaşmasını planlıyorlar. İsrail’in orantısız şiddet kullanımı bunu caydırmayı amaçlıyor olmalı. “Gelmeyin, gelirseniz öldürürüz” diyorlar. 70 yıldır çözümlenemeyen ve yakında çözümlenmesi beklenmeyen İsrail-Filistin anlaşmazlığı yeni krizlere gebe. Tabii güçler dengesi çok orantısız. İsrail tarihinin en güçlü dönemini yaşıyor. Filistinlilerse güçsüz, bölünmüş durumda. Liderlik diye bir şey kalmamış. Genelde Arap dünyasının durumu trajik.
1948’den günümüze güçlenen, genişleyen İsrail, kaybeden, zayıflayan Filistinliler oldu. Filistinlilerin şimdi içine düştükleri trajik durumun nedenleri, kendi hataları başlı başına bir tartışma konusudur. Rahmetli Prof. Sadık El Azm 1967 yenilgisinden sonra kaleme aldığı “Yenilgiden Sonra Özeleştiri” başlıklı kitabıyla böylesi bir tartışmayı başlatmaya çalışmıştı. Ne yazık ki ne Arap dünyası, ne de Filistinliler ciddi bir özeleştiri yapamadılar ve kaybetmeye devam ettiler. Tabii bu İsrail’in yaptıklarını haklı çıkarmaz. İnsan, Mahmud Abbas yönetiminin acizliği, İsrail’in orantısız şiddet politikaları karşısında kızgınlık duymaktan başka ne yapabilir? Dünyada tarih boyunca hep ezenler ve ezilenler olmuştur. Filistinlilerin ezilmişliği bitecek mi? Zor.
Son şiddet olaylarının Gazze’de patlak vermiş olması rastlantı değildi. Gazze açık hava hapishanesidir. Yıllardır abluka altında yaşıyorlar. İthalat ve ihracatları İsrail kontrolü altında. Savaşlarda harap edilmiş, yıkılıp yakılmış. Bölgede işsizlik yüzde 40, gençler arasında yüzde 60 civarında. Sadece İsrail değil Hamas’la kavgalı Filistin İdaresi de Gazzelileri cezalandırıyor. Ekim 2017’de Hamas’la FKÖ arasında anlaşma sağlanmış olsa da pek uygulanmıyor. Bölgenin acil olarak içecek suya, elektriğe, kanalizasyona ihtiyacı var. Bölgede insani kriz yaşanıyor ve dünya buna seyirci kalıyor. Gazze’deki insani kriz devam ettikçe bölge insanın tepkileri devam edecek. Gazze konusunda İsrail’in, Mısır’ın, Filistin İdaresi’nin yapması gerekenler var. Uluslararası toplum bu konuda baskı yapmalı. Tabii Donald Trump’ın politikaları ile bu mümkün değil.
Filistinliler dünyanın son sömürgeleri arasında. Avrupalı sömürgecilerin zamanında Afrika’da, Asya’da, sömürgelerinde yaptıklarını şimdi, 2018’de Filistinliler yaşamaya devam ediyorlar. İki devletli çözüm olmadan bu yaranın kanaması durmayacak.