Kuzey Kıbrıs Ve Türkiye’yi Konu Alan Kalite Yönetimi Ve Kurumsal Sosyal Sorumluluk Üzerine Araştırma Business Week Top 20 İle Financial Times Top 50 Dergisinde Yayınlandı…
Yakın Doğu Üniversitesi İktisadi ve İdari Bilimler Fakültesi öğretim üyesi Prof. Dr. İsmail Sıla’nın “Kaliteyle Sosyal ve Finansal Performans Arasındaki İlişki: Bağlamsal, Etik Temelli Bir Yaklaşım” başlıklı yeni çalışması, Üretim ve Operasyon Yönetimi alanının en iyi dergilerinden olan Production and Operations Management Business Week dergisi ile Financial Times dergisinde yayınlandı.
Yakın Doğu Üniversitesi Basın ve Halkla İlişkiler Müdürlüğü’nden verilen bilgide, Kuzey Kıbrıs ve Türkiye’deki şirketlerin toplam kalite yönetimi (TKY) ve kurumsal soysal sorumluluk (KSS) uygulamalarını konu alan araştırmanın, dünyadaki en iyi akademik işletme dergileri arasında gösterilen Production and Operations Management, Business Week dergisi ile Financial Times dergisinde yer aldığı bildirildi.
Prof. Dr. İsmail Sıla’nın makalesi, derginin Manufacturing Operations (Üretim Operasyonları) Departmanı’nın editörlüğünü yapan ve aynı zamanda bir POMS Fellow olan bu alanın önemli isimlerinden Washington University in St.Louis öğretim üyesi Panos Kouvelis yönetiminde değerlendirmeden geçti. Editörün verdiği bilgiye göre, dergiye gönderilen araştırma makalelerinin sadece yaklaşık 10%’u sıkı bir elemeden geçip yayınlanmak üzere kabul ediliyor.
Ülkemizde Toplam Kalite Yönetimi ile İlgili Araştırma İlk Kez Yapıldı
Prof. Dr. İsmail Sıla araştırmasında, şirketlerin toplam kalite yönetimi uygulamaları, kurumsal sosyal performansları (örneğin, çevreyi koruma ve topluma katkı) ve finansal performansları arasındaki ilişkiyi Kuzey Kıbrıs ve Türkiye’deki çeşitli sektörlerden topladığı anket verileriyle ve istatistiksel modellemelerle inceledi. Bu çalışmada teorik çerçeve olarak kullanılan paydaş teorisi, bütünleştirici sosyal sözleşmeler teorisi ve meşruiyet teorisi, özellikle toplam kalite yönetimi araştırması bağlamında daha önce kullanılmadı.
Araştırma, paydaşları (çalışanlar, müşteriler, tedarikçiler, hissedarlar, çevre, ve halk) tüm paydaşların çıkarlarını işletme etiği sınırları içinde dengeli bir biçimde gözeten toplam kalite yönetimi uygulamalarının hem kurumsal sosyal performans hem de finansal performans üzerinde pozitif etkileri olduğunu gösterdi. Bulgular Kuzey Kıbrıs ve Türkiye arasında pek farklılık göstermezken, sektör bazında farklı uygulamalar ve sonuçlar olduğunu ortaya koydu.
Firmalar Paydaşların İhtiyaç ve Taleplerini Dikkate Almıyor
Prof. Dr. İsmail Sıla yaptığı araştırmaya ilişkin olarak, ülkemizde firmaların paydaşların çelişen ihtiyaç ve taleplerini dengelemek olduğunu ancak firmaların paydaşların bunu dikkate almadığını belirtti.
Prof. Dr. Sıla şunları söyledi: “Normatif paydaş teorisi, firmaların gerçek sosyal sorumluluklara sahip olduğu fikrini desteklemektedir. Yönetimin ana görevinin, firmanın finansal başarısını en üst düzeye çıkarmak değil, çeşitli paydaşların çelişen talepleri arasında en uygun dengeyi bularak, firmanın ayakta kalmasını sağlamak olduğunu savunuyor. Buradaki sonuç, yöneticilerin bazen hissedarların çıkarlarını diğer paydaşların çıkarlarına en azından kısmen feda etmesi gerektiğidir. Ne yazık ki, diğer birçok ülkede olduğu gibi, ülkemizde de birçok kurum genel olarak tüm paydaşlarının ihtiyaçlarını ve taleplerini dikkate almayan stratejiler kullanıyor. Yaklaşımları kısa vadeli olma eğilimindedir ve ağırlıklı olarak hissedarların menfaatlerini tatmin etmeye odaklanır. Aslında, bunu günlük yaşamda bir çalışan veya müşteri olarak kendi deneyimlerimizden kolayca görebiliriz.”
Ülkemizde Özel Sektör Çalışanların Hakları ile Tüketici Hakları Korunmuyor
Araştırmasında örneklerde veren Prof. Dr. Sıla, Kuzey Kuzey Kıbrıs’ta özel sektörde çalışanların hakları ve tüketici hakları yeterince korunmadığını vurguladı.
Sürdürülebilir başarı için, doğru bir toplam kalite yönetimi uygulaması, paydaşların kısa vadeli taleplerini, kuruluşun ve paydaşlarının uzun vadeli başarıya yatırım yapma ihtiyaçları ile dengelemesi gerektiğini ifade eden Prof. Dr. Sıla, “Aslında, firmalar iyi çalışanları cezp edip elde tutmadıkça, iyi ürün ve hizmet üreterek müşterilerini memnun etmedikçe ve toplumlarının refahına katkıda bulunmadıkça, hissedarları içinde uzun vadede en üst düzeyde değer yaratamazlar. Bu sadece şirketler için değil, aynı zamanda devlet, diğer özel ve kamu sağlık ve eğitim kurumları için de geçerli bir yaklaşımdır” dedi.