Suriye bağlamında hepimizin merak ettiği konu ABD’nin (müttefikleri İngiltere ve Fransa ile birlikte) ne yapacağı konusuydu. Sonuçta beklendiği gibi çok sınırlı bir askeri saldırı gerçekleştirildi. Hem zamanlama, hem de saldırının boyutuaçısından sürpriz yoktu.Washington’unrisk alması beklenmiyordu ve almadı. Böylecehem ABD “hareketsiz” kalmamış oldu,hem deRusya ile karşı karşıyagelmedi. İngilizce’de buna “face saving” denir. Dostlar alış verişte görsün. Üç hedefin vurulduğu açıklandı. Hedeflerin Ruslar ve İranlılara yakın olmamasına özen gösterilmiş. Esad rejimi Rusların uyarısı üzerine sözkonusu hedeflerin önceden boşaltıldığını açıkladı. Saldırı konusunda Amerikalılar Ruslara önceden bilgi vermiş. Başka saldırı planlanmıyor. Yani bu iş kapandı. ABD, Rusya, İran, Esad rahatladı. Abartılı “Dünya savaşı çıkacak” iddiaları rafa kaldırılabilir. Geçen yılın Nisan ayında da ABD benzeri bir füze saldırısı gerçekleştirmişti. Bu tür saldırıların sonuç doğurmasının mümkün olmadığını çocuklar bile bilir. Rusya ve İran’ın desteği ile Esad rejiminin savaşı kazanmaya çok yaklaştığı gerçeği değişmiyor. ABD’nin saldırısı bitti ama Suriye savaşı ve halkın çilesi devam ediyor.
Amerikan askeri operasyonu konusu Doğu Guta bölgesindeki Duma kentindekimyasal silah saldırısı iddiaları ile gündeme gelmişti. Peki, Beşar Esad rejimi kimyasal silah saldırısı yaptı mı? Bu konuda iki zıt görüş var. Birinci görüşe göre kimyasal silah saldırısı iddiaları tamamen yalan. Bu yalanı emperyalizm, Amerikalılar, Batılılar, CIA vs. üretti. Esad kesinlikle böyle bir şey yapmadı. Diğer görüş saldıyı yüzde yüz Esad’ın yaptığı yönünde. Buna göre Esad’tan başkası yapmış olamaz. Her iki görüş de somut kanıt değil “inanç”, “itikat” temelli. Bildiğimiz kesin şey 70’ten fazlainsanın hayatını kaybetmiş, çok sayıda insanın yaralanmış olduğudur. Saldırıda kimyasal silah(klorin) kullanıldığı belirtiliyor.Semptomlar bu yönde. ABD, Fransa ve İngiltere kimyasal saldırıyı Esad’ın düzenlediği konusunda ellerinde kanıt olduğunu söylüyorlar ve askeri saldırılarını bununla gerekçelendiriyorlar ama zamanında Irak konusunda yapılan benzeri iddialar nedeniyle insanlar buna kolay inanmıyor. Somut kanıtlar gerekiyor. Kimyasal silah kullanımı yasaktır ve gerçeğin ortaya konması gerekir.
Peki Beşar Esad rejimi kimyasal silah kullanmış olamaz mı? Olabilir. Geçmişte hiç kullanmadı mı? Kullandı. Rejim bu konuda sabıkalı. Ona kefil olanları anlamak zor. “Nasıl olsa kazanıyordu. Niçin yapsın?” argümanı da tutarlı değil. Tam da bu argümanın arkasına sığınabileceğini hesaplayarak yapmış olamaz mı? Esad, kimyasal silahların kaos ve korku yarattığını, sonuç getirdiğini iyi biliyor. Peki saldırıyı bölgedeki cihatçılar yapmış olamaz mı? Olabilir. Onlar da sabıkalı. Onlara kefil olmak da yanlış. Gerçek sadece bağımsız araştırma ile ortaya konabilir. Kimyasal Silahları Yasaklama Örgütü (OPCW) uzmanları bölgede incelemelerde bulunacaklar. Şimdi bölge Esad rejiminin kontrolünde. Bakalım uzmanlar ne bulacak?Uzmanların bulguları daha inandırıcı olacak ama o zaman konu gündemden düşmüş olacak.
Ortada tartışmasız bir gerçek var. Yedi yıldır devam eden Suriye savaşıçok boyutlu, tehlikeli bir savaş. ABD-Rusya rekabeti, Suudi Arabistan-İran rekabeti, İsrail-İran gerginliği, Türkiye’nin rolü, iç aktörler…. Liste uzun ve karmaşık. Bu savaş devam ettiği sürece bölge barışı risk altında olacak. Savaşın bitmesi için daha ne kadar insanın ölmesi gerekiyor? Acil olan konu savaşı sona erdirecek siyasi bir çözüme ulaşılmasıdır. Ne yazık ki böylesi bir çözüm ufukta görünmüyor. Astana süreci, Cenevre süreci yakında bir çözüm üreteceğe benzemiyor. Diplomasinin çabalarını yoğunlaştırması lazım. ABD’nin askeri saldırısının bu bağlamda bir etkisi, faydası olmayacak. Zaten böyle bir amaçları da yoktu.
Suriye’nin yanıbaşındaki bir adada yaşayan insanlar olarak gelişmeler hepimizi yakından ilgilendiriyor. Komşu ülkelerdeki çatışmalar her zaman Kıbrıs’ı da olumsuz etkilemiştir. Fillerin tepiştiği yerdeçimenler ezilir. Yapabileceğimiz fazla bir şey yok. En azından sansasyonel, abartılı haberlere itibar etmemek, ideolojik kalıplar, sloganlar içine hapsolup kalmamak, şüpheci-eleştirel-sorgulayıcı yaklaşım içinde olmak, mümkün olduğunca gerçekçi analizler yapmaya çalışmak gerek. Gelişmeleri dünya basını, medyası üzerinden de izlemeye çalışmak daha sağlıklı.
Umudumuz yedi yıllık bu korkunç savaşa en erken zamanda son verilmesi, bölge barışını tehdit eden tehlikelerin, risklerin azalmasıdır.