Güney Kıbrıs’ta bir araya gelen Anastasiadis-Çipras ve Netanyahu’nun “East-Med” adı verilen ve Doğu Akdeniz doğal gazının Güney Kıbrıs-Girit-Yunanistan ve İtalya güzergahından Avrupa’ya ulaştırılmasını öngören projeyi bir adım ileriye taşıdıkları anlaşılmaktadır.
Güney Kıbrıs, Yunanistan ve İsrail’in 2018 yılında söz konusu proje güzergahı için aralarında anlaşma imzalayacakları da açıklanmıştır. Bunun ötesinde AB’nin bu projeye finansman desteği sağladığı da bilinmektedir.
Daha önce de defalarca açıkladığım gibi, bu bir barış rotası değildir. Doğu Akdeniz’deki enerji kaynakları konusunda Kıbrıs Türk Halkı ve Türkiye’yi dışlayarak barışa ve bölge istikrarına katkı yapmak mümkün değildir. Kıbrıs açıklarındaki doğal gaz kaynaklarında Kıbrıs Türkleri’nin de hakkı vardır. Bunu ortak yarar temelinde yönetmek ve bölgedeki en kısa, en ucuz ve en hızlı inşa edilebilecek güzergah olarak Türkiye üzerinden Avrupa’ya ulaştırmak, en makul olandır. Ekonomik akla uygun, barış ve istikrara hizmet edecek, Kıbrıs’ta çözüme katkı sağlayacak yol budur.
14 yıl önce Güney Kıbrıs’ı AB’ye tek başına almakla işlenen vahim hataya, bir yenisi daha eklenmek üzeredir. AB’ye üyelikten sonra çözümden daha da uzaklaşan Rum tarafı, doğal gaz zenginliklerini de tek başlarına sahiplenip, Kıbrıs Türk tarafını ve Türkiye’yi dışlayarak Avrupa’ya ulaştırmayı sağlarsa, çözüm için zaten çok az olan motivasyonları hiç kalmayacaktır. Bu gelişme, Kıbrıs’ta bölünmüşlüğe hizmet etmekten başka bir işe yaramayacaktır.
Kıbrıs’ta çözüm, bölgede işbirliği ve istikrar istediğini söyleyen başta AB ve BM olmak üzere tüm uluslararası toplumu barışın, istikrarın, ekonomik aklın ve makul olanın yanında yer almaya davet ederim”