TMT Mücahitler Derneği Genel Başkanı Yılmaz Bora, yaptığı açıklamada mücadele yılları ve Kıbrıs sorununa ilişkin değerlendirmelerde bulundu.
“Rum ve Yunan Tarafı, 50 yılımızı çaldı ve ENSOSİS hayallerinden vazgeçmediler” diyen Bora, “1963 – 1974 arası gerçekleştirdikleri insanlık dışı uygulamalara halkımızın dayanamayıp teslim olacağını sandılar” diyerek devam etti.
Yılmaz Bora, şöyle devam etti:
“1964’de ABD Başkanı Johnson’un Anavatanımız Başbakanı İsmet İnönü’ye gönderdiği tehditkar mektubu ve 1967 Geçitkale Boğaziçi Rum saldırıları karşısında Türkiye’nin müdahalede kararlı olması sonucu araya ABD’nin arabulucusu Cyrus Vance’ın girmesiyle vazgeçmesi, Rum tarafını cesaretlendirdi ve 15 Temmuz 1974 Rum ile Yunan ikilisinin ENOSİS amaçlı darbesi gerçekleşti.
Beklenmedik 20 Temmuz 1974 Türk Müdahalesi Yunan Emperyalizminin kırılma noktası olduğu, Ada’nın tümüne barış, huzur ve güveni getirdiği gibi Rumları bir iç kavgadan da kurtardı. 1975 Nüfus Mübadele Antlaşması ile barış için toplu göç gerçekleştirilirken Türkler Kuzey’de ve Rumlar da Güney’de iskan edildi. Kıbrıs’ta iki ayrı otonom idarenin varlığı kabul edildi.
1977 ve 1979 Denktaş – Makarios, Denktaş- Kyprianu Doruk Antlaşmaları ile iki bölgelilik teyit edildi. Mal mülk meselesinin toplu takas ve tazminatlarla halli öngörüldü. Kıbrıs’ta çıkan savaşta kusurlu olan Rumların (Yunan Temyiz Mahkemesi: 21 Mart 1979 tarih ve 2658/79 sayılı kararı) Türk tarafına savaş tazminatı ödemeleri gerekir.
Rumlar ile Yunanistan’ın 1955’lerde başlattıkları ve 20 Temmuz 1974 Mutlu Barış Harekatı’na kadar devam ettirdikleri saldırıları yüzünden Kıbrıs Türk halkının maruz kaldığı maddi ve manevi kayıpları hiç gündem konusu yapılmamış iken meselenin Türk silahlı Kuvvetleri’nin sebepsiz yere Ada’nın Kuzey’ini işgal etmesinden kaynaklandığı iddiasını pervasızca savunmaya ve sıfır asker sıfır garanti tezini öne sürerek ENOSİS’e engel olan Türk askerinin Ada’dan gitmesini ısrarla talep etmektedirler.
Kıbrıs Türk halkına belgelerle sabit olmuş, iki kez (1963 Akritas – 1974 İphestos) soykırım teşebbüsünde bulunduğu ve eğer Türkiye Garantörümüz olmasaydı Türkeli (Ayvasıl) Atlılar, Sandallar, Muratağa ve Taşkent katliamları ile akıbetimizin ne olacağı belli olmuştu.”
“ÖZEL MÜLKİYET HAKKINDAN ÖNCE YAŞAMA HAKKI”
İnsanların özel mülkiyet haklarından önce yaşama hakları olduğunu söyleyen Bora, “Rumlar sebep oldukları savaşta kaybettikleri toprakları geri istemekte oysa bizlere kaybettirdikleri hem topraklarımız hem de yüzlerce insanımız olmasına rağmen bunlar gündem konusu olmamaktadır” dedi.
Yılmaz Bora şöyle devam etti:
“Ata yadigârı Vakıf Mallarımızı gasp ettikleri halde iade etmeye yanaşmıyorlar ve Vakıf Malı olan Maraş’ı da istemekten geri kalmıyorlar.
44 yıldır Kıbrıs’ta Türkiye’nin sağladığı barış, huzur ve güven vardır. Kıbrıs’ta 21 Aralık 1963’den beri Rumların sebep olduğu iki ayrı idare vardır.
15 Temmuz 1974 darbesinin tetiklediği 20 Temmuz 1974 Mutlu Barış Harekatı ve akabinde ilgili taraflar arasında yapılan anlaşmalar sonucunda iki ayrı halkın iki ayrı bölgede varlıklarını sürdürmelerine olanak sağlandı.
Birçok BM uzmanının görevden ayrıldıktan sonra yaptıkları açıklamalarda; Kıbrıs’ta çözümün ancak bugünkü yapının dikkate alınarak mümkün olacağı görüşlerine yer vermeleri dikkat çekicidir. İki ayrı ırk, kültür, dil, din ve hiçbir dönem iç içe yaşamamış ve üstelik Rumların Türklere soykırım teşebbüsleri dikkate alındığında bu iki halkı zorla birleştirmeye çalışmanın hiçbir haklı gerekçesi olamaz.
Kıbrıs’ın gerçekleri dikkate alındığında kalıcı ve yaşayabilir yegane çözümün bugünkü yapıdan başka bir yapı olamaz ve olmamalıdır.
Rumların bizleri ayrı eşit ve egemen bir halk olarak görmeyip azınlık olarak görmeleri, aşırı silahlanmaları ve askeri anlaşma ve tatbikat yapmalarının ENOSİS hedeflerinden şaşmadıklarını göstermektedir. Bu anlayış ve gerçekler çerçevesinde görüşme süreci başlatılmamalıdır. Zira Rumlar başından beri hep zamana oynayarak bizleri içten çökertmeyi ve Türkiye düşmanlığı yaratarak yalnızlığa mahkum etmeyi amaçlamaktadırlar.
Haksız, suçlu ve gayri meşru Rum yönetimine karşı haklı ve meşru Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti halkı, garantör Anavatanımız Türkiye’nin desteği ile Türk Kurtuluş Savaşı Başkomutanı Gazi Mustafa Kemal Atatürk’ün ‘Ya İstiklal Ya Ölüm’ parolası ile yankılanan gür sesinden güç ve ilham alarak emin adımlarla onurlu yürüyüşüne devam edecektir.
Ne Mutlu Bu Devleti Kuranlara, Ne Mutlu Bu Devleti bütün engellemelere rağmen savunmakta kararlı olanlara, Ne Mutlu Türk’üm diyene”
Kaynak: TAK