Kıbrıs Türk Çiftçiler Birliği eski Başkanı Alican Kabakçı, tarımın yavaş yavaş tükendiğini ve üretimin azaldığını savundu
İşte Kabakçı’nın yazılı açıklaması:
Bu günlerde ülkemizde tarımla ilgili çok şeyler söylenmeye başlanmıştır. Umarım bu doğru ve yanlış tartışmalar en sonunda ülke tarımının geleceği için bir başlangıç olur ve tarımsal üretimin ülkeler için ne kadar stratejik ve vazgeçilmez olduğu gerçeği hükümetimizce de kabul görür.
Son günlerde ancak hükümet edenler ve ülke tarımına yön verenler aldıkları günü birlik kararlarla bırakın tarımın önemini anlamayı aksine ülke tarımının ve kırsalda yaşayan insanlarımızın geleceğine dinamit koymakta ve serbest piyasa ekonomisinin arkasına sığınarak tarımsal üretimin sonunu hazırlamak için kararlar üretmektedirler.
Albert Einstein şöyle demişti ‘’Tarımdan uzaklaşan ülkeler ,intıhar girişiminde bulunan bir ülkedir.’ Evet hemde çok doğru söylemiş. Gıda yeterliliğinden bahsettiğimiz zaman herkes bilmelidir ki ülkedeki üretim den bahsediyoruz. Hiç kimse unutmamalıdır ki üretim ARTMAZSA YETMEZ. Son günlerde yaşanan ekonomik kriz dalgası, hükümetimizi üretime daha cok yönlendierceği beklenirken görüyoruz ki hükümet edenler, tarımdan ,üretimden uzaklaşmakta hatta kırsalda yaşayan insanlarımızın aldğı destek veye subvansiyeleri doymayan ,açgözlü köylülere verilen carcur edilen paralar diye kamu oyuna lanse etme gayreti içine girmişlerdir. Ama bu çabalarına ancak ünlü şairimiz Tevfik Fikret’in mısraları ile cevap vermek yeride olur inancındayım :
Bu memleket,efendiler ,satılmak üzere tam hazır;
Huzurunuzda tıtreyen şu mlletin sapır sapır,
Şu ızdıraplı milletin-ki ölmede ağır ağır-
Bütün hayatıdır ,satın çekinmeden şakır şakır.
Satın efendiler satın,bütün bu memleket sizin.
Evet ne diyor bu Tarım sektörüne yön verenler ? Refeorm diyorlar, iyi yöneticilik diyorlar ve her şeyi düzelteceğiz diyorlar. Doğru düzelyiyorlar hemde yerle bir ederek dümdüz ediyorlar. Yazıklar olsun. Bu krızde bekliyorduk ülkede yıllar içinde yapılan yanlışlara bir nebze neşter vurulsun fakat gördük ki ne anti tekel yasalarından bahsedilmekte ne yerli üretimin korunmasından nede Türkiye ‘den gelen suyun tarımsal üretiminde kullanılmasından ne gübreye gelen fahiş zamlardan ne üç gün sonra ekim için olmayan tohumdan nede kuraklıktazminatlarının ne zaman ödeneceğinden ,ne de Doğrudan Gelir Desteğinin Eylül ayı ödemesinden Yazıklar olsun .
Reformcu Hükümet bakın neler yapıyor, Yemi isteyen gitsin yurt dışından getirsin, vay be ne çare, tavuk isteyen yurt dışından ithal etsin bir tane ufak tefek üretici memlekette kalmasın , ne icatlar ne çareler,faizler %35 lerde olsun,elektrık mazot hergün zamlansın ve zulum koltukların marifeti olsun. Aslan reformcular koltukların güçlü aslanları allah sizi ve reformlarınızı başımızdan eksik etmesin.
Ancak görüyoruz ki sizin reformlarınız ve tarımsal uygulamalarınız yalnızca ve yalnıızca bizlere Antik Yunan Çağını çağrıştırmatadır . Çünkü o devirde mercimek , nohut, fasulye, böğrülce gibi ürünlerin yenmesi caiz değildi. Ruhun insan gövdesi içinde olduğuna inanılıyordu..Bu gıdaların gaz yaparak ruhun uçmasına sebep olduğu düşünülürdü!





