1. Haberler
  2. Dünya
  3. Venezuela Batarken

Venezuela Batarken

featured
service
Paylaş

Bu Yazıyı Paylaş

veya linki kopyala

Venezuela Cumhurbaşkanı Nikolas Maduro’nun İstanbul’da ünlü bir et lokantasında yemek yemesi dünya basınına konu olmuştu. Bir devlet başkanının eşi ile birlikte lüks bir lokantada yemek yemesi niçin bu kadar ilgi çekti? Bunun nedenini biliyoruz. Venezuela halkının büyük kısmı çok zor koşullarda yaşıyor. Ülke yavaş yavaş batıyor. Halkının büyük bölümü yoksulluk, açlık koşullarında yaşarken Maduro’nun İstanbul görüntüleri haklı olarak tepki çekti.

Zengin petrol kaynakları nedeniyle dünyanın en zengin ülkeleri arasında yer alma potansiyeline sahip Venezuela niçin şimdiki hale geldi? Bu, Hugo Chavez’in “sosyalizm” denemesine kadar uzanan bir hikaye. 2013’te Maduro hastalanarak ölen Chavez’in yerini aldı ve politikalarını sürdürdü. Ülkenin şimdi içinde bulunduğu durumla ilgili verilere bakalım. International Crisis Group sitesinde yer alan “How to Respond to Venezuela’s Humanitarian Emergency” başlıklı yazıda aktarılan veriler tüyler ürpertici. 2015 yılından bu yana 1.6 milyon insan ülkeyi terketti. Ülkeden kaçan insanların sayısı devamlı arttığı için bu rakamı 2 milyona yükselten kaynaklar da var. Venezuela’dan kaçan insanlar nedeniyle komşu ülkeler çok zor durumda. Nikolas Maduro’nun 2013’te iktidara gelmesinden bu güne ülke ekonomisi yarı yarıya küçüldü. 2017’de hiper enflasyon başladı. Ülkede fiyatlar ayda ortalama yüzde 200 oranında artıyor. Gıda maddeleri, ilaç ve diğer temel ihtiyaçlarda büyük sıkıntı yaşanıyor. Venezuela çok büyük oranda ithalata bağımlı olduğu ve ithalat yapacak parası olmadığı için dükkanların rafları boş. Komşu ülkelere geçip alış veriş yapan insanlar var. Hastaların gereksinim duyduğu ilaçlar ya hiç yok, ya da çok çok pahalı. Kamu sağlık sistemi felç olmuş durumda. Ülkenin bir çok bölgesinde malarya, difteri, kızamık, tüberküloz gibi salgın hastalıklar var. Bu salgın hastalıkların komşu ülkelere sıçramasından endişe ediliyor. Su, elektrik ve gaz kesintilerle veriliyor. International Crisis Group verilerine göre Venezuelalıların yüzde 90’ı yoksulluk içinde yaşıyor. Nüfusun üçte biri günde üç kez yemek yeme imkanına sahip değil. İşte Maduro’nun İstanbul ziyafetini bu çerçeveye oturtmak gerek.

Veriler çok somut ama Venezuela hükümeti kendine benzeyen diğer hükümetler gibi suçu “dış güçlere” ve muhalefete yüklüyor. Kendinde hiç kabahat yok. Yabancı basın suçlanıyor. ABD’nin Ağustos 2017’den itibaren uygulamaya başladığı yaptırımlar suçlanıyor. Kısacası sorunlar dış güçler tarafından abartılıyor ve sorunların nedenleri dış güçler. Tüm otoriter rejimler benzeri şeyler söyler. “Kabahat samur kürk olsa kimse sırtına almaz” derler. Sorunların esas olarak kendi hatalarından kaynaklandığını kabul etmeyenler çözüm üretemezler. Böylece bir açmaz oluşur . Venezuela’da böylesi bir durum var. Ülke batarken, insanlar ülkeyi terk ederken Maduro ve iktidarı etkili önlemler alamıyor. İdeolojik saplantılarını tekrarlamakla yetiniyor.

Petrol zengini Venezuela’nın sorunlarının temelinde siyasal sorunlar yatıyor. Kötü yönetim, beceriksizlik, ehliyetsizlik, ütopik, ideolojik saplantılar yatıyor. İktidarla muhalefetin ilişkileri çok çok kötü. Bu yıl 20 Mayıs’ta yapılan devlet başkanlığı seçimlerini muhalefet boykot etti. Avrupa Birliği, ABD ve 14 Latin Amerika ve Karaipler ülkesinden oluşan Lima Grubu seçim sonuçlarını tanımadı. Maduro içine düştüğü zor durumdan kurtulmak için Çin’le ilişkilerini geliştirmeye çalışıyor. İstanbul’da olmasının nedeni Çin ziyareti dönüşünde orada durak yapmasıydı. Ekonomik sorunlarını çözümleyebilmek için Çin’den kredi almaya çalışıyor. Yani ülkesi için borç ararken Nusr Et’te ünlü şef Nusret Gökçe’nin elinden et yemeyi ihmal etmedi.

Dünyada sayıları epey artan “tek adamlar” kendilerine çok güvenirler. Her şeyi bildiklerini sanırlar. Sadece kendilerinin “ulusu güçlendirebileceğini”, “kurtarabileceğini” düşünürler. Bu tür yöneticilerin genellikle ideolojik bazı yönelimleri vardır ve bu durum karar alma süreçlerini olumsuz etkiler. İdeoloji solcu, dinci, sağcı, milliyetçi vs. olabilir. Bu tür liderlerin kimileri bir süre başarılı olabilirler. “Güçlü lider” modelinin dünyadaki çekiciliği biraz da bu başarı hikayeleri ile bağlantılıdır. Ama, başarıların sürekli olması mümkün değil. Sistem bir yerde tıkanır ve kriz başlar. Gücü artan lider daha çok güç istemeye başlar. Kurumları etkisiz hale getirir. İçini boşaltır. Bağımsız mahkemeler, özgür basın, ehliyete dayalı bürokrasi vs. ortadan kalkar, liderin isteğine, tercihlerine bağlı bir yapı oluşur. Karar alma kişiselleşir. Böylesi bir yapıda hataları düzeltmek zorlaşır.

Venezuela’nın içine girdiği krizden kurtulması çok zor. Tek adam modeliyle yönetilen diğer ülkelerde de krizleri aşmak kolay değil.

Venezuela Batarken
Yorum Yap

Tamamen Ücretsiz Olarak Bültenimize Abone Olabilirsin

Yeni haberlerden haberdar olmak için fırsatı kaçırma ve ücretsiz e-posta aboneliğini hemen başlat.

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Giriş Yap

Ajans Cyprus ayrıcalıklarından yararlanmak için hemen giriş yapın veya hesap oluşturun, üstelik tamamen ücretsiz!

Bizi Takip Edin
Bize Katılın