COVID-19’la “uzaktan çalışma”, “çevrim içi iletişim” ve “e-ticaret” gibi kavramlar artık insan hayatının bir parçası haline gelirken, bulut hizmetleri, video konferans ve çevrim içi hizmet veren çok sayıda platformun da benimsenmesi hızlandı.
Dünya çapında yaşanan kapanma ve sosyal mesafe uygulamaları da internet kullanımını hızla artırdı. Teknoloji şirketleri yaşanan bu artışla ortaya çıkan yeni kitleler ve kullanım alışkanlıkları nedeniyle yenilikler konusunda daha fazla çalışmalar yapmaya başladı.
Öte yandan, salgınla düşen talebin ardından ekonomilerin açılmasıyla yükselen talep ve bunu takip eden enflasyondaki hızlı artış da teknoloji alanında yaşanan “patlayıcı büyümeyi” frenleyen bir unsur olarak ön plana çıkıyor.
Enflasyonu dizginlemek isteyen merkez bankaları faiz artışlarını hızlandırıp ekonomileri soğutmak için adımlar atarken, şirketler de ekonomideki yavaşlamaya ayak uydurabilmek için özellikle 2023’te on binlerce çalışanı işten çıkartmak zorunda kaldı.
COVID-19’un teknoloji alanındaki etkisi hala devam etse de teknoloji şirketleri, pazar doygunluğu, insanların gizlilik kaygıları, buna bağlı olarak kullanıcı davranışındaki değişiklikler ve yeni regülasyonlar gibi zorluklarla gelecek dönemde baş etmek zorunda kalacak.
Toplantılar dijital ortama taşındı
Çevrim içi toplantılar ve görüşmeler, salgın döneminde popülerliği hızla artan uygulamalar arasında yer alıyor. ABD merkezli Zoom şirketi söz konusu artışta en çok ön plana çıkan şirketlerin başında geldi.
Zoom’un kullanıcı sayısı Aralık 2019’daki 10 milyon seviyesinden Nisan 2020’de 300 milyona çıkarken, şirketin piyasa değeri de salgın döneminde 100 milyar doların üzerine yükseldi.
Ancak artan rekabet ve insanların kısmen ofislerine dönmeye başlamasıyla şirket söz konusu büyüme rakamlarını sürdüremezken, şirketin piyasa değeri de 2023 sonu itibarıyla 20 milyar dolara kadar geriledi.
Zoom’un yanı sıra Microsoft Teams ve Google Meet gibi diğer platformlarda da önemli kullanıcı artışları yaşanırken, artan rekabetle görüntü ve ses kalitesini yükseltecek girişimlerde de artış görüldü.
Öte yandan, kullanım kolaylığıyla hızla artan çevrim içi toplantılar ve görüşmeler, ofis kullanımı, çalışan üretkenliği ve ulaşım üzerindeki etkileriyle çalışma ve “hibrit çalışma” modelleriyle istihdam konuları üzerinde de değişimler yarattı.
Konferansların ve görüşmelerin yanı sıra dijital ortama taşınan bir başka sektör de sinema ve diziler olurken, Netflix, HBO ve Disney gibi yayın platformların aboneliğe dayalı ödeme modellerinde önemli artışlar yaşandı.
E-ticaret hızla yayıldı
COVID-19 salgını döneminde fiziksel mağazaların kapanmasından en fazla fayda sağlayan sektör e-ticaret oldu, tüketicilerin gıdadan elektroniğe hemen hemen tüm alışverişleri için internete yönelmesi söz konusu platformlarda hızla büyüme ve gelirlerde kayda değer artış yaşanmasına yol açtı.
Küresel ölçekte Amazon ve Shopify gibi e-ticaret şirketleri popülerliklerini artırırken, Türkiye’de de Getir gibi şirketler iç pazarda yaşadıkları büyümeyle yurt dışında da çok sayıda ülkede faaliyet göstermeye başladı.
Başta yaşlılar ve küçük yerleşim yerlerinden yeni milyonlarca kullanıcı da e-ticaret alışkanlığı edindi, böylece müşteri kitlesini büyüten e-ticaret şirketleri potansiyel pazarlarını genişletme şansına erişti.
Söz konusu büyüme aynı zamanda hem teknoloji hem de lojistik sektörlerinde yeni istihdam yaratarak ekonomik büyümeye ve toparlanmaya katkıda bulunurken, internetten alışveriş, elektronik cüzdanlar, mobil ve temassız ödemeler gibi dijital ödeme yöntemlerine yönelik talebi ve yatırımları da artırdı.
Virüsün fiziksel temas yoluyla yayılmasına ilişkin endişeler temassız ödeme kartları, mobil cüzdanlar ve QR kodlar gibi ödeme yöntemlerine yönelik talebi artırdı, perakende, hizmet sektörü ve toplu taşımalarda da bu tür sistemler giderek yaygınlaştı.
Teknolojideki hızlı dönüşüm endişeleri beraberinde getirdi
Salgın döneminde teknoloji alanında yaşanan hızlı dönüşüm, veri gizliliği ve çevrim içi güvenliğine yönelik endişeleri artırırken, şirketlerin topladığı veriler ve siber tehditlerle ilgili sorular ön plana çıkmaya başladı.
Hükümetler de bu endişeler nedeniyle daha sıkı düzenlemelere başvurdu. Verilerin korunması ve kullanıcı gizliliği gibi konular artık gündemde daha fazla yer alıyor.
Apple, Meta, Amazon, Google ve Microsoft gibi şirketlerin tekel yaratma potansiyelleri de çeşitli riskler yaratıyor. Rekabetin ve seçeneklerin azalma ihtimali de yine artan bir sıklıkla tartışılan konular arasında bulunuyor.
Kaynak : TRT