Türk edebiyatının usta yazarlarından olan Ahmet Hamdi Tanpınar’ın Beş Şehir, Huzur ve başka diğer kitaplarından yola çıkılarak, eserlerindeki müzikler, CRR Müzik Topluluğu tarafından sahneye taşındı.
CRR Müzik Topluluğu, Tanpınar’ın eserleriyle, müzikseverlere ve sanatseverlere muazzam bir musiki ziyafeti sundu.
Ahmet Hamdi Tanpınar’ın roman ve hikayelerinde bahsettiği eserlerden oluşturulan repertuvar, şef Hakan Talu yönetimdeki CRR Türk Müziği Topluluğu tarafından icra edildi.Abdülkadir Meragi’nin “Segah Kar” eseriyle başlayan konserde, Itri’nin “Nevakar”, Dede Efendi’nin “Ferahfeza Peşrev” ve “Sultanıyegah Ağır Semai” ve Neyzen Emin Efendi’nin “Neva Saz Semaisi”, Tabi Mustafa Efendi’nin “Beyati Ağır Semai” ve “Beyati Yürük Semai”, III. Selim’in “Muhayyer Sünbüle Şarkı”, Ahmet Rasim’in “Bestenigar Şarkı” ve Hasan Ali Yücel’in “Suzinak Şarkı” eserleri dinleyicilerin beğenisine sunuldu.
Usta yazarın metinlerinin eğitimci Türkolog Reyhan Çınar tarafından seslendirdiği ve yoğun ilginin yaşandığı konser, yaklaşık bir buçuk saat sürdü.
Konser öncesinde söyleşi
İstanbul Büyükşehir Belediyesi (İBB) Cemal Reşit Rey Konser Salonu’nda gerçekleştirilen konser öncesinde, yazar Beşir Ayvazoğlu “Tanpınar’ın Ses Dünyası” başlıklı bir söyleşi yaptı.
Ayvazoğlu, söyleşide Tanpınar’daki musikiyi oluşturan unsurların başında Yahya Kemal’in geldiğini belirterek, usta yazarın bu alanında da asıl hocasının şair olduğunu söyledi. “Tanpınar için Kemal, memleketi yeni baştan tanımanın bir anahtarı oluyor.”
Tanpınar’ın Yahya Kemal’i dinledikten sonra felsefeden bölümünden ayrılarak edebiyata kaydolduğuna işaret eden Ayvazoğlu, “O zamanlar İstanbul işgal altında. Yahya Kemal de Milli Mücadele taraftarı bir adam. Böyle bir atmosferde Tanpınar için Kemal, memleketi yeni baştan tanımanın bir anahtarı oluyor. Onunla İstanbul’u geziyor ve keşfediyor.” dedi. Ayvazoğlu, Tanpınar’ın kültürel bilincinin asıl şekillenişinin, Yahya Kemal’in kalıcı olarak yurda döndüğü 1933 yılından sonra oluştuğuna dikkati çekerek, şunları kaydetti: “Tanpınar, Yahya Kemal’le tanıştıktan sonra onunla yakın bir ilişki geliştiriyor. Tanpınar’ın kültürel bilinci böylece oluşuyor. Ama Yahya Kemal görevi gereği yurttan ayrılınca, Tanpınar üzerinde bu durum menfi bir etki yapıyor. O bu dönemde, divan edebiyatının lise ders kitaplarından çıkarılmasını isteyecek kadar, kendi tabiriyle, ‘cezri bir garpçı’ oluyor. Bu durum ise Yahya Kemal’in yurda dönüşüne kadar devam ediyor. Bu andan sonra, Tanpınar önemli bir kırılma yaşıyor. Tanpınar’ın Türk musikisine olan ilgisi, Yahya Kemal’in memlekete kalıcı dönüşüyle başlıyor.” “Tanpınar’da, iki medeniyet arasında kalmış olmanın yarattığı bocalama hali çok baskındır”
Ahmet Hamdi Tanpınar’ın Türk musikisiyle ilgili önemli tespitleri olduğunu belirten Beşir Ayvazoğlu, “Tanpınar, kendi tarihimizi musiki üzerinde okuyor. Tanpınar’ın musikimizle ilgili yorumları ise son derece şahsidir. O da tıpkı Yahya Kemal gibi ‘mütereddit’ bir ruha sahiptir. Onlar eşikten adımını atamamış şahsiyetlerdir. Tanpınar’da iki medeniyet arasında kalmış olmanın yarattığı bocalama hali çok baskındır.” ifadelerini kullandı.
Kaynak : ensonhaber