1. Haberler
  2. Kıbrıs
  3. İki bacaklı Azrailler ve şahane bahaneler!

İki bacaklı Azrailler ve şahane bahaneler!

featured
service
Paylaş

Bu Yazıyı Paylaş

veya linki kopyala

Kendimizi bildik bileli bu coğrafyada tamamen rastgele yaşıyoruz.

Kanun kural tanımayan, insan yaşamına, çevreye, kanunlara, kurallara, bilime zerre zırnık saygısı olmayan iki bacaklı Azraillerin sayesinde yaşam alanımıza giren, aklımıza gelebilecek her yerde resmen katlediliyoruz.

Trafikte katlediliyoruz, kaldığımız otellerde katlediliyoruz, yaşadığımız binalarda katlediliyoruz, girdiğimiz hastanelerde katlediliyoruz, yolda yürürken katlediliyoruz, yatağımızda yatırken katlediliyoruz, aklınıza gelebilecek her yerde ve her şekilde katlediliyoruz…

Trafikte kulaklarından bile alkol, uyuşturucu fışkıran bir manyağa denk geldiniz mi, yandınız demektir!

Hastanede, yenidoğan çetesinde olduğu gibi,  gözü paradan başka bir şey görmeyen ve dünyanın parasını da önüne yığsanız gözü doymayan doktor kılığındaki bir azraile denk geldiniz mi, yandınız demektir!

Kaldığınız otelde veya bulunduğunuz kapalı ortamda bir depreme, bir yangına denk gelirseniz, mahvoldunuz demektir, ya ölüsünüz ya da şans eseri kurtulursanız, hayat boyu unutamayacağınız bir travma yaşayacaksınız demektir!

Yatağınızda yatırken gecenin bir vakti, memlekete nerden girdiği belli olmayan bir mahlukat, bir ne idüğü belirsiz tarafından evinize soygun amaçlı girilebilir, durduk yerde yattığınız yerde katledilebilirsiniz!

İşyerinizde durduk yerde bir veya birden fazla ne idüğü belirsiz Azrailler tarafından katledilebilirsiniz!

Birkaç manyağın sokakta birbirine sıktığı, veya magandaların düğünlerde, eğlencelerde, yolda arabalarından sıktığı kurşunların hedefi olup, durduk yerde ölebilirsiniz!

Sokakta yürürken aniden kaçak yapılmış bir bina kafanıza çökebilir, ne olduğunu anlamaya bile vaktiniz olmadan ezilebilirsiniz!

Yolda yürürken elektrik kaçağının karıştığı bir su birikintisine basıp, anında bir şoka uğrayıp, neye uğradığınızı bile anlamadan ölebilirsiniz!

Sokakta yürürken önünden geçtiğiniz bir restoranttaki veya işyerindeki tüpün patlamasıyla havaya uçabilirsiniz!

Restorantın birinden yediğiniz yemekten zehirlenip, ailecek rahmete kavuşabilirsiniz!

Otobüsünüz, minibüsünüz uçuruma yuvarlanabilir, üzerinize dev gibi bir beton tankeri çıkabilir, ezim ezim olabilirsiniz!

Eğer bunlar Türkiye’de başınıza gelirse, Azrailler en kötü ihtimalle ceza yasasındaki “yedikleri haltın sonucunu bildikleri, bal gibi bilincinde oldukları, ama sonucun gerçekleşmesini istemedikleri” gibi akıl almaz bir saçmalık gerekçesiyle taksirden veya bilinçli taksirden yargılanır, yargı sisteminde akıl almaz bir akıl tutulmasıyla körler sağırlar birbirini ağırlar, insanlığı göz göre göre ve bile bile katleden Azrailler göstermelik cezalarla ödüllendirilir, adalet katledilir,  sonra da sokağa salınıp, Azrailce görevlerine devam ederler…

Aynı şey  maalesef ki KKTC dediğimiz ülkemizde de geçerlidir!

Özellikle de trafikteki Azrailleri durdurmanın yolu maalesef belliyken, gereken tedbirler alınmamaktadır veya alınır gibi yapılmaktadır, ama Azrailler “görevlerine” devam etmektedirler…

Trafikte alkollü ve uyuşturucu etkisi altında araç kullanmanın cezası yeterince caydırıcı değil!

Trafikte alkollü araç kullananın cezası en az 6 ay hapis olmalı ve ömür boyu ehliyet almaktan ve motorlu araç kullanmaktan da men edilmek olmalıdır!

Her yılbaşı gecesi bütün KKTC’de her türlü silah havaya ateşlenirdi, bu sene polisin “gözünüzün yaşına bakmayacağız, bu ilkelliğe müsaade etmeyeceğiz” uyarısıyla magandalar korktu, kimse havaya şarjör boşaltmaya cesaret edemedi, bu da bizim için bir teselli oldu!

Ancak her av mevsiminde trafik tabelalarını delik deşik eden, memleketin bir ucundan diğer ucuna vurulmadık tabela bırakmayan, eline tüfek aldı mı tetiğe basmak için gözleri deli gibi canlı bir şey arayan, özellikle de köylerde evlerin ta içine kadar girip uçan koşan ne varsa ateş eden, verdikleri rahatsızlığı ve yarattıkları ölümcül tehlikeyi umursamayan, uyarılara da elindeki silaha güvenerek kabadayılıkla karşılık veren, memlekete kaçak silah sokup, ortalığa dehşet saçmaya, katliam yapmaya niyetli bir yığın manyak hala aramızda dolaşmaya devam ediyor, bu da memleketteki kamuyu takipte kullanılan güvenlik kameralarının ve genel güvenlik tedbirlerinin yetersizliğini gösteriyor!

Yakalananlar da ya rastgele yakalanıyor, ya da yetersiz personelle canını dişine takarak suçluların peşinde koşan polisin dikkati sayesinde yakalanıyor, ama suç ve suçluların önü de bir türlü alınamıyor, memleket resmen ithal suçlu ile dolmuş durumda…

Özellikle hafta sonları eğlence mekanlarında zil zurna sarhoş çıkıp da trafikte terör estirenler bildiklerini okumaya devam ediyor, bazıları polise yakalanıyor ama büyük çoğunluğu paçayı kurtarıyor, Azrail gibi ortalıkta dolaşmaya devam ediyorlar.

Bu arada, tam 72 can parçasının katledildiği, İsias katliamının gerekçeli kararı açıklandı, beklendiği üzere, yine körler sağırlar birbirini ağırladı!

Neymiş efendim, İsias ucubesinin yaratıcıları katliam ucubesini yaratırken her türlü sahtekarlığı, ahlaksızlığı yapmışlar, sonucun da felaket olabileceğinin farkındaymışlar, ama yargının bakış açısına göre katiller tayfası aslında böyle bir sonuç ortaya çıksın istemiyorlarmış, o yüzden cezaları bilinçli taksir üzerinden verilmiş!

En vahimi ise, 72 insan evladını sırf kudurmuş bir rant hırsıyla katleden bu katiller çetesinin bazı üyelerine “iyi halden” indirim de verildi, rant ve suç ortaklarının bir kısmı da “suç ortaklığında yeterli ve şüpheye yer bırakmayan delil eksikliğinden” beraat ettirildi!

Örneğin; Katiller çetesinin yönettiği bir şirketin yönetim kurulunda on katil oturuyor, beşi icraatı yapıyor, insanlığı katlediyor, kalan beşi de ortaklaşa zıkkımlandıkları rantı paylaştıkları için sesini çıkarmayıp, katliama onay veriyor, kötülüğe ve ranta paydaş oluyor, katliamın tüm sorumluluğunda doğrudan doğruya pay sahibi oluyor, ama insanlığı katleden tetiği çekmedikleri gibi eğreti bir bahane ileri sürülerek beraat ettiriliyorlar!

Bunun adına da yargı eliyle adalet deniyor!

Ki, ucubenin enkazında sağ kalan birkaç kişi yardım çığlıkları atarken mal sahibi olacak katiller enkaza gelip para kasasını aradılar, bulamayınca da arkalarını dönüp, defolup gittiler, ne yardım getirdiler, ne de enkazda kapana kısılan birkaç kişiye yardım etmek için kıllarını kıpırdattılar!

Ve bu ahlaksız katiller çetesine bir de iyi halden indirim verildi!

Utanmasalar, bir adım daha ileri gidip, suçu da otelde kalıp da katledilen evlatlarımızın üzerine atacaklar ve “onlar da bu otelde kalmasalardı, nerede kalacaklarını iyice araştırsalardı, böylece sağ kalmış olurlardı” diyeceklerdi!

Bahane mi istiyorsunuz, işte size bahane!

Güler misiniz, ağlar mısınız!

Mahkeme süreci başından sonuna mağdurları ve katledilen çocukların haklarını değil, katillerin suçunu hafifletmeye, onları korumaya, kollamaya, ceza kılığında ödül vermeye yönelik çalıştı ve davayı da o şekilde neticelendirdi, neticede hem insanlık hem de adalet, bir kez daha hem doğrudan hem de dolaylı olarak hem yargı sisteminin acizliği ve ilkesizliği tarafından katledildi, hem de kanun kural tanımayan, gözü dönmüş katiller tarafından katledildi!

Ta 99 depreminden beri kanun, kural, bilim, ahlak tanımadan, her türlü vicdansızlık, ahlaksızlık ve sahtekarlıkla bina ucubeleri yaratıp, yüzbinlerce insanı katleden, geride kalanların da hayatlarını mahveden, doğduğuna pişman eden Azrailler sürüsü bugüne kadar resmen yargı eliyle korundu, kollandı, ödülden farksız cezalarla azmettirildi, çoğuna ceza bile verilmedi, verilen cezalar da ödülden öteye gitmedi!!!

Hal böyle olunca da kanun, kural, bilim tanımayan, tek derdi kudurmuş bir ruh haliyle rant elde etmek olan katiller sürüsü azdıkça azdı, delirdikçe delirdi, insanlığı katlettikçe katletti…

TCK’daki bilinçli taksir zırvasına göre, olay şuymuş efendim;  akıl almaz bir sahtekarlıklar ve ahlaksızlıklar silsilesiyle katliamı göz göre göre, bile bile yaratan katiller sürüsü aslında yedikleri haltın nereye varacağını, olası sonuçlarını biliyorlarmış, her şeyin farkındaymışlar ama sonucun öyle olmasını, yani kötü olmasını da aslında istemiyorlarmış!…

Vay be, ne şahane bahaneymiş bu bahane!

Bütün ahlaksızların, sahtekarların, vicdansızların hizmetinde resmen şahane bir bahane var ve bu bahane de yargı eliyle suçlu lehine, mağdur aleyhine kullanılıyor!

Peki, hadi hepsini geçtik, her türlü ahlaksızlıklar, sahtekarlıklar silsilesiyle felaketi yarattıkları apaçık ortadayken bu sonucu istemediklerini nerden biliyorsunuz!!!

Kardeşim, bir insan yediği haltın doğuracağı kötü sonuçların farkındaysa, o haltı yemez!…Eğer göz göre göre, bile bile, sırf rant uğruna ve hiçbir kanun, kural korkusu olmadan haltını yiyorsa, neticede de insanları ve insanlığı katlediyorsa, üstelik de kendi suçunu da kadere, Allah’a, Kur’an’a yüklemeye çalışıyorsa, hem insanlığı katledip hem de herkesin aklıyla alay ediyorsa, hem insanlığı katledip hem de insanları ve adaleti enayi yerine koymaya çalışıyorsa, yediği haltın cezası da bahanesiz şekilde olabilecek en ağır ceza olmalıdır ki böylesi Azrail kılıklılar akıl koysunlar, vicdanları olmasa bile kanun kural korkuları olsun, ayaklarını denk alsınlar!

Aksi takdirde, rant uğruna sahtekarlıkta, azgınlıkta ve ahlaksızlıkta sınır tanımayan, kötülükte Azrail’in bile ödünü patlatan katiller sürüsü yüzünden insanlık katledilmeye devam edecek, masum insanlar ve özellikle de çocuklar her yerde ve her şekilde böylesi Azrail kılıklılar tarafından katledilmeye devam edecek!

Nitekim, İsias davasının yüzkarası kararı açıklandıktan saatler sonra yine hiçbir kanun, kural tanımayan, adalet korkusu olmayan, sorumsuzluk abidesi Azrail kılıklıların göz göre göre sebep olduğu bir felaketle daha sarsıldık, bu kez yine bir otel ucubesinde herkes uykudayken, sabahın köründe çıkan bir yangında 79 insan evladı yanarak veya dumandan boğularak can verdi!

Bolu’daki bu otel ucubesinin, ki büyük bir kısmı çıra gibi yanabilecek şekilde ahşaptan yapılmıştı,  yangına dair hiçbir tedbiri yoktu, en önemli unsurlardan biri olan yangın tahliye merdivenleri filan yoktu, olan da güya bina içindeymiş, yangın merdiveni bina içinde nasıl oluyorsa!

Düşünebiliyor musunuz, yangın merdiveni dedikleri şey bina içinde ve doğrudan yangına maruz kalacak şekilde yapılmış!

Tabi böyle bir bahaneyi yersen, yutarsan, inanırsan!

Büyük kısmı eğreti şekilde ahşaptan yapılan bu otel müsveddesinin hiçbir yerinde yangın söndürücü sistemler, yangın alarmları gibi yangın tedbirlerine dair çalışır durumda hiçbir önlem yoktu ve bu haliyle otel diye insanlara hizmet veriyordu!

Tam da insanlar derin uykudayken nerden nasıl çıktığı belli olmayan bir yangınla ortalık bir anda cehenneme döndü!

Bu felakete kadar onlarca yıl boyunca kimse de bu ucubeyi denetleyip, nedir bu kepazelik dememiş, üstelik de bu otel ucubesi hakkında onca şikayet de yapılmış!

İşin daha da kötüsü, bu otel ucubesinde işletmeci olarak çalışan muhterem Bolu Belediyesi İtfaiye Müdürlüğü’ne denetleme ve yangın tedbirleri konusunda yeterlilik için başvurmuş, denetleme raporunda yetersiz bulunmuş, rapor kendisine bildirilmiş, hal bu olunca da başvurusunu geri çekmiş, yani sen sağ ben selamet demiş ve felaket de göz göre göre gelmiş!

İyi mi!

Tam bir ay sonra da bu yangın felaketi yaşanıyor ve sanki da Azrail pusuda bekliyormuş ve fırsat bu fırsat deyip, ortalığı cehenneme çevirmiş gibi yaşanıyor!

Sanki bir yerlerde kasten yapılmış bir kundaklama veya sabotaj var gibi!

Böyle bir olasılık varsa bile, her yerin ve her şeyin küle döndüğü bir ortamda bunu bulabilmek de çok zor…

Herşeye rağmen bu otel ucubesini çalıştıranlar biraz para harcayıp, her kata birkaç yangın tüpü yerleştirseydiler, personeli de bu yangın tüplerini kullanacak şekilde eğitseydiler, bu felaket yaşanmayacaktı!

Kaldı ki, bir yangın tüpünü hiç eğitim almamış, beyni ise bit beyni kadar çalışan biri bile kullanabilir!

İnternette bir aratma yaparsanız 6 litrelik kuru yangın tüpünün fiyatının ortalama 750 lira olduğunu görürsünüz!

Her kata 4 adet yerleştirselerdi, on katta 40 tane yangın tüpü olurdu, kullanılamayıp da sıcaktan kendiliğinden patlasa bile, çevresindeki büyük bir alanı söndürürdü.

En fazla 50 bin liralık masrafla bu felaketin önüne geçilmiş olurdu, bir tek kişinin bile burnu kanamamış olurdu, ki bu para nerdeyse bir günde bir kişiden tahsil ettikleri bir para, otel işletmecileri için çerez parası bile sayılmazdı!

Ne otel ucubesinin işletmecileri, ne de otele işletme izni verenler kanun, kural tanımadılar, hiçbir şeyden korkmadılar, çekinmediler, gözlerine rant bürüdü, sadece rantlarına odaklandılar ve göz göre göre bir kez daha insanlığı çatır çatır yaktılar, katlettiler, mahvettiler!

Görünüşe göre, yangın tedbirleri alınmış olan cıvar otellerde de yeterince yangın tüpü olmadığı için yardıma gelemediler, hatta birileri felaketle uğraşırken birileri de bölgede hiç istifini bozmadan kayak keyfine devam etti, insanlık öyle de böyle de katledildi!

Şimdi millet olarak bir kez daha öfkeden, üzüntüden, çaresizlikten köpür köpür köpürüyoruz!

İstediğimiz kadar köpürelim, netice ortada, yine akıl almaz bir felaket yaşadık ve bu tür felaketler de sırf ahlaksızlık, sorumsuzluk, kanun kural tanımazlık yüzünden kaderimize dönüştü…

Bu katliamın sorumluları da en kötü ihtimalle bilinçli taksirden yargılanacaklar, denecek ki “tedbir almaları gerekiyordu, almadılar, şanslarına güvendiler, netice felaket oldu, ama aslında böyle bir sonuç da istemiyorlardı”,  ve bunlara da ödül gibi cezalar verilecek, hapishanenin bir kapısından girecekler, öteki kapısından çıkacaklar, memlekette de böylesi Azrailler yüzünden insanlık katledilmeye devam edecek…

Diyebilirsiniz ki yasalar böyle, yasa uygulayıcı ne yapsın!

Ben de diyeceğim ki yasa koyucu saçmaladıysa bile yasa uygulayıcı sanki Azrail kılıklı katillerin avukatıymış gibi bahane uydurmasın, Azrail kılıklı katillerin yedikleri haltın sonucuna odaklansın, iki bacaklı Azraillere ve onların yolundan gidenlere kanunun ve devletin gücünü göstersin, adaletin ne demek olduğunu göstersin, mağdurun hakkını korurken vicdanları ve adaleti mağdur etmesin, Azrail kılıklılara da dünyayı dar etsin, hem de öyle bir etsin ki bir daha kimse aklına estiği gibi kanun kural tanımadan insanlığı katledemesin!

Ve Azrail kılıklılara gelince;

Siz ne zaman akıl koyacaksınız, ey ahlaksız sürüsü!

Ne zaman vicdan sahibi olacaksınız, ey katil sürüsü!

Ne zaman kanunlara, kurallara, bilime, insanlığa, yaşam hakkına saygınız olacak, ey zırcahil sürüsü!

Ya da, en azından, ne zaman insan olduğunuzun ve insan olarak kendinize ve başkalarına karşı asgari düzeyde de olsa sorumluluklarınız olduğunun farkına varacaksınız, ey Azrail kılıklılar!

Yoksa, sırf rant uğruna iki bacaklı Azrailler olmaya mı devam edeceksiniz!!!

Ve sen yargı sistemi, insanlığın ve mağdurların sığınabileceği son liman olarak, insanlığı ve insan haklarını mı koruyacaksın, yoksa korur gibi yapıp, insanlığı senden korkmadan katleden Azrail kılıklıların ekmeğine yağ sürmeye, onlara ödül gibi cezalar verip de azmettirmeye, insanlığı katletmelerine yol vermeye, Azrail kılıklıların kendilerini her şeyden güçlü görmelerine ve kanun kural tanımadan insanlığı katletmelerine fırsat vermeye devam mı edeceksin!!!

Yargı sisteminin gerçekten mağdurun haklarını koruyup kollaması, Azrail kılıklıları da hizaya çekmesi, onlara kanun kural korkusu salması için ille de kanun koyucuların ve kanun uygulayıcıların başına “adaletin ne demek olduğunu” anlamaları için yukarıdaki felaketlerden biri mi gelmelidir, ki akıl koysunlar?

Bir musibet bin nasihatten evladır derler, yıllar yılı bunca musibet, bunca felaket hala yetmedi mi!

Yetsin artık, bitsin artık!

İnsanlık, özellikle de çocuklar göz göre göre ahlaksızlar, rant kudurmuşları tarafından üç kuruşluk menfaat uğruna katledilmemeli, güvenle yaşayabilmelidir!

Devlet bunun için vardır, ülke ve insanca, güvende yaşam hakkı her şeyden önce çocuklarındır!

Dayanacak yürek kalmadı, insanlık katledilirken, çocuklar katledilirken, aldığımız nefesten bile utanır hale geldik, doğduğumuza, yaşadığımıza, bugünleri gördüğümüze bin pişman hale geldik!

Bırakın da, birkaç saniyeliğine olsun huzurlu bir nefes alalım, aldığımız her nefes iki bacaklı Azrailler yüzünden zehir zıkkım olmasın…

İki bacaklı Azrailler ve şahane bahaneler!
Yorum Yap

Tamamen Ücretsiz Olarak Bültenimize Abone Olabilirsin

Yeni haberlerden haberdar olmak için fırsatı kaçırma ve ücretsiz e-posta aboneliğini hemen başlat.
Bizi Takip Edin
Bize Katılın