1. Haberler
  2. Kıbrıs
  3. Müsadenizle monşer, sizi sevebilir miyim?

Müsadenizle monşer, sizi sevebilir miyim?

featured
service
Paylaş

Bu Yazıyı Paylaş

veya linki kopyala

1980’li yıllarda çocuk serisi Cin Ali hikaye kitaplarından en az birini, heceleye heceleye, okudu okuyalı kendini cin gibi sanırlar bunlar.
Her konuda alemi cihan, her durumda ahkam-ı erkan, ekber, her alanda kallavi.
Fakat velakin Cin Ali’den bu yana hiç bir şey okumadan ve yaşamadan çok şey bilen binbir haramilerdendirler.

Üç urup lisanlarıyla derdini eşine anlatamamışların..
İki kelimeyi bir araya getirip meram anlatamayanların.
Eş seçimlerinde, evliliklerinde, dostluklarında, iş hayatlarında hal yol edip bir çare bulamayıp ilişkilerini sürdüremeyenlerin, başkalarını eleştirmekte kendilerini mahir sanmaları ne büyük bir mucizedir.

Bu karatta insanları anlatmak geldi içimden. Sahip oldukları çok yüzlülüklerinden, riyakarlıklarından, liyakatsizliklerinden ve nankörlüklerinden..
İnsancıl görünüp sinsi cahil faşistin, en gizli, dik alası olanlarından bahsetmek istedim.

Yalnız şair edasıyla sükunetle köşede otururlar. Hayatın en masum görünen ketum tipleridirler.
Kendilerini cin sandıkları için cinlerin görünmezlik sırrına erdiklerini sanarlar.

Nazım Hikmet şiirleri severler, ama Nazım ustanın doğup büyüdüğü topraklara kinlidirler.
Cehaletleriyle vatana zararlarından habersiz. Nazım’a vatan haini diyenleri de vardır.
Nazım Usta’nın Anadolu’da, herhangi bir köyün mezarlığına, ulu bir çınarın altına gömülmeyi çok istediğini bilmezler.

Cem Karaca dinlerler, ama, onun aşık olduğu doğup büyüdüğü şehre karşı kinayelidirler.
Dadaloğlu, Köroğlu destansı şiirleri Anadolu Rock Türk kültürüne hediye etmesini hakir görürler.
Onlar için Karaca’da vatan haini dinsizdir.
Annesi Ermeni Türk vatandaşı olan Karaca’nın Türklüğü ile övündüğünü ve ilahilerle Karacaahmet Müslüman mezarlığına defnedildiğini görmezden gelirler.

Selda Bağcan dinlerler ama Bağcan’ın siyasi protest şarkılarının beraberinde bir Türkiye aşığı Türk olduğunu bilmezler.
Bilenler de dillendirmezler.
Gel gelelim Bağcan, dünya malının kötülerin hazinesi olduğunu iyi bilir.

Sabahattin Ali’nin Kürk Mantolu Madonna karakterini popçu Madonna ile karıştırırlar.

Çok yakın zamanda kaybettiğimiz, Sabahattin Ali’nin “Aldırma Gönül” adlı şiirine ölümsüzlük sesi veren Edip Akbayram’ın sosyalist duruşundaki vatan aşkını, sanal, platonik aşk sanarlar.

Onlar ki, Sabahattin Ali’yi cehaletin taşıyla sopasıyla öldürenlerden daha acımasız katli vacipçilerdendirler.

Deniz Gezmiş, Hüseyin İnan ve Yusuf Aslan’ın için kaleme alınan, aşk şairi Atilla İlhan’ın Mahur beste şirindeki Müjgan’ı İlhan’ın sevgilisi..
Ve veya Ahmet Kaya’nın bestesini
yaptığı ve çok sevdirdiği şarkıda geçen aynı şiirin Müjgan’ını Ahmet Kaya’nın platonik sevgilisi zannedenleri de vardır.

Oysa Farsça’da ”Muje” kirpik demektir. Bu kelimenin çoğulu olan Müjgan ise kirpikler anlamına gelir.
“O mahur beste çalar kirpiklerimden yaşlar akar” diyordur İlhan.
Mahur kelimesinin ikinci anlamı ise ferahlık ve mutluluk veren, anlamını taşır.
İlhan hiç rahat değil üzülüp ağlamaktadır.

Sorsan, her biri sevgi erbabıdır.
Edebiyat piri, kelime ustası, felsefe parçalayıcısıdır.
İnsanlık onlardan öğrenilir.
Bir avuçturlar, ama, kendilerini ele avuca sığdırmazlar.
Her pisliğe batıp çıkmış burunları Kaf dağının zirvesidir.

En solcu onlardır veya en sağcı, en insancıl, en iyi bilen ve herkesten üstün.
Sözlerinin üstüne söz söylendi mi en asi faşistin en adisi olabilirler.

Kıbrıslısı veya Türkiyelisi farketmez, Türk olmaktan bahsedenlere karşı keskin dişleri, sivri pençeleri vardır.
Sanırsınız ki en ülkücüden daha kurtçu başbuğ soyundadırlar beyler.

Bir millete mensup değildirler, dilleri uyduruktur, dinleri de benim umurumda değil, para, şan, şöhret, başarı neye tapınıyorlarsa ona inansınlar.
Zaten kendileri, her bir ayrı Tanrı gibidirler.

Solcudurlar, Türkü, Kıbrıslı Türkü, Türkiyeyi, Kıbrıs Türklüğünü, Müslümanı istemezler ama AB bayrağına secde ederler.

Che tişörtü giyip, barış mitinglerinde AB bayrağı sallayacak derecede sallama Kıbrıs solcusu karikatürize tiplerdir çokları.

Sağcıdırlar, her şeyi, yerli yersiz eleştirme, tutarlı tutarsız karalama, yerme hastalıkları vardır. En doğrusunu kendilerinin bildiğini sanarlar.

Velhasılı sağdan veya soldan ben bizimkileri, adaşıları anlayabilmiş değilim.
Yukarda saydığım Türk edebiyat ve müzik erbaplarının coğrafyasını hiç anlamadım, anlamak dahi istemem artık.

Anadolu artık darbe karnavalı diyarına döndü. Yaptıkları işine gelmiyor mu? Bir bahane bul, al kellelerini.
Muhalefette azıttılar mı? Bir mahana yarat, bas baydayı hade tumba.

Türkiye’de Demokrasiyi Demir’Kır’at diye ezber edenlerin torunları bunlar. Sana mı demokrasi şansı tanıyacaklardı eeeey imamoğlu, sen olsan olsan keşiş’oğlusundur, diye, külhanbeyi raconuyla nara atanlardır bunlar!!

Zat-ı Muhterem, aynı yağan yağmurda, aynı yolda beraber yürüdüklerine acımadı sana mı acıyacak?
Onları sevmemiş seni mi sevecek?

Seve seve sevmeye mecbursun bunları. Hadi al eline kalemi ve bu platonik aşka bir epik şiir yaz.

Çok uzun zamandır sevmeye hasretim, diye başla söze ve şöyle devam et:

Bir süre göz göze gelip öylece, el ele tutulmamız yeterli olur zannederim.
Rica ederim, sizi sevmeme müsade etmez misiniz?
Asırlarca sevgiyi anlatabilirim, anlatmaya vaktim yok fakat.

Henüz kitaplaştırmadığım yazılarımı ve şiirlerimi okuyarak anlarsanız belki beni. Velhasılı okumayı sevmediğinizi işittim. Lakin vaktinizi çalmış olmayayım.
Direk, hiç zaman kaybetmeden aşka dalabilir miyiz sizinle?
Fırsat verirseniz sevgimi tattırabilir miyim sonsuz gücünüze?

Müsadenizle monşer, sizi sevebilir miyim?

Tamamen Ücretsiz Olarak Bültenimize Abone Olabilirsin

Yeni haberlerden haberdar olmak için fırsatı kaçırma ve ücretsiz e-posta aboneliğini hemen başlat.

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Bizi Takip Edin
Bize Katılın
Reklam Engelleyicisi Tespit Edildi

Sitemize katkıda bulunmak için lütfen reklam engelleyicinizi devredışı bırakın.