1. Haberler
  2. Kıbrıs
  3. Din tüccarlığı sektörü…

Din tüccarlığı sektörü…

featured
service
Paylaş

Bu Yazıyı Paylaş

veya linki kopyala

İnsanlık tarihi boyunca en karlı iş hangisidir diye sorarsanız, cevap tektir ve açık ara öndedir:…Din tüccarlığı!

Din tüccarlığı ve din sömürüsü üzerine kurgulanan ve her biri kendi içinde koyduğu kurallarla müritlerini sömürgen bir yapıya mahkum etmiş tarikatlarla cemaatlerin varlığından, vahşetten, dehşetten ve cehaletten beslenen siyasal İslam zihniyeti, ki ana teması din tüccarlığıdır, yakın coğrafyamızda İran, Afganistan, Suriye, Libya, Filistin, Mısır, Tunus ve Türkiye’de Müslüman toplumların üzerinde Müslümanlık taslayan Müslümanın bir diğer Müslümanı katlettiği dehşetli bir yıkıma ve milyondan fazla insanın katledildiği ve halen de katledilmekte olduğu vahşet süreçlerine yol açtı…

Siyasal islamın din tüccarları aynı oyunu KKTC’de de oynamak istiyor, bu artık gayet açık ve net!

Siyasal islamın din tüccarlarının en büyük taktiği önce sansasyonel, provokatif yöntemlerle işe başlamaktır!

İran, Afganistan, Türkiye ve şu anda tarihin gördüğü en sapık ve vahşi cihatçı terörist çetesinin kısmen eline geçmiş olan Suriye gibi ülkelerde bu provokatif ve sansasyonel taktiklerin odağında başörtüsü var, bu din sömürgenleri sürüsüne göre İslamiyet kadının saçına, başına hapsedilmiş durumda, din tüccarlığı politikalarını bu noktadan başlatıp, sürdürüyorlar…

Yani, laiklik karşıtı, insan hakları temelindeki çağdaş hukuk düşmanı siyasal İslamın en önemli sömürü metası sembolik olarak kadının saçı ve başıdır, sonra da vücududur…

Uzun zamandır fetö artığı tarikat ve cemaat yapılanması KKTC’de de fink atıyor, örümcek ağı gibi her tarafı sarmış, sinsi sinsi örgütlenmiş durumdalar, memlekette kaç tane “mevzileri” olduğu net olarak bilinmiyor ama varlıkları biliniyor.

İstedikleri gibi giremedikleri, örgütlenemedikleri tek yer devletin okullarıdır, şimdi oraya da gözlerini diktiler ve reşit olmayan bir kız çocuğunu kullanarak, sırf tahrik amaçlı, tamamen provokatif bir eylem gerçekleştirmeye kalkıştılar.

Bazı konularda aklımız, fikrimiz, tavrımız hiç uyuşmasa da, öğretmen sendikaları ayaklandı ve bir kız çocuğu üzerinden gerçekleştirilmek istenen bu provokatif ve tahrik amaçlı eyleme geçit vermedi.

Haklılar da, burası KKTC, laik, demokratik kurallarla, kanunlarla yönetilen, yedisinden yetmişine Atatürkçü, çevresindeki coğrafyada olup bitenleri eksiksiz gören, bilen, anlayan bir toplumun ülkesi, ve keza, hergün sansasyonel ve provokatif olaylarla uğraşmaya pek de açık değiliz…

Çok değil, daha birkaç hafta önce bu memleketin ve insanlığın yüz karası gece kulübü denen kadın pazarlama merkezlerinden birinde yaşadıklarına dayanamayan genç bir kadın intihar etti, veya intihar süsü verildi, sözüm ona başörtüsünün arkasında insan hakkı arayan din tüccarı tayfası bu insanlık dramı için ağzını açıp da tek kelime etmedi, umurlarında bile olmadı.

Ancak memleketteki bazı duyarlı kurum ve kuruluşlardan ses çıktı, o ses de bir süre sonra sustu…

Ancak mesele din sömürgenliği, din tüccarlığı üzerinden rant elde etmek olunca, yaygaranın daniskası koparıldı, önce din sömürgenleri yaygarayı bastılar, sonra da bunlardan nemalanmak isteyen bazı siyasiler bunların dümen suyuna girdiler.

Din tüccarlığına, din sömürüsüne soyunan her kimse, anlamalıdır ki bu ülkeye gelen, bu toplum içinde yaşamayı hedefleyen herkes bu toplumun ve ülkenin kurallarına, kanunlarına uymakla mükelleftir, kimse kendi keyfi kurallarını empoze etmeye kalkışamaz, hele de bunu din sömürüsü, din istismarı ve din tüccarlığı üzerinden asla yapamaz, yapmasına izin verilmez, laik ve demokratik devlet ve eğitim sistemini beğenmeyen “ithal din sömürgenleri, din tüccarları” ya ülkenin kanun ve kurallarına uyarlar, ya da geldikleri yere geri giderler…

Bazı sivri zekalılar kendilerini alemin akıllısı, geriye kalanı da alemin ahmağı sanarak “Rum tarafı bile başörtüsüne tolerans gösteriyor” dediler, halbuki öyle bir şey yok, ama öyle bir şey olduğuna inanıyorlarsa, tutan yok, derhal Rum tarafına gidip, taleplerini onlara da iletebilirler…

Rum tarafı Türkiye Cumhuriyeti’ne, Cumhuriyet ile gelen laikliğe ve Atatürk ilkelerine bağlı olmadığı için tüm Atatürk, Türkiye Cumhuriyeti ve Türk usulü laikliğin düşmanı şeriatçılara kucak açar, hiç şüphesiz, tıpkı PKKya açtığı gibi, böylece Türkiye, Türk milleti ve Türk bayrağı düşmanları birbirlerini de bulmuş olurlar, zaten din tüccarlarının ana derdi laik, demokratik rejimi yıkmak, ay-yıldızlı bayrağı indirip, yerine şeriat bayrağı çekmek, bunun için de en iyi dostları Rum-Yunan ikilisi olur, tıpkı Kurtuluş Savaşı’nda yaptıkları gibi…

Neticeye gelecek olursak, fırsat verilirse, cehaletten, din tüccarlığından, din istismarından beslenen çeteler bugün başörtüsü diye başlar, yarın feslisi, çarıklısı, sarıklısı, sakallısı, gözleri sürmelisi, burnu kaşı küpelisi, şortlusu, mayolusu, dövmelisi diye devam eder…

Derken, aklı esen “benim de keyfi haklarım var” diyerek kendi kafasına göre bu şova katılırsa, disiplin çöpe atılırsa, eğitim geri plana düşerse, Afganistan, Suriye, İran rejimlerinde olduğu gibi tam bir bataklığa dönüşecek bir eğitim ortamında esas mağdur olanların hakkını kim verecek?…İşte bunun cevabı yok, din istismarcılarına göre buna cevap vermeye de zaten gerek yok, din sömürgenlerinin doğruları bize yeter diyecekler!…

Başörtüsü istismarı tipik fetö taktiğidir, biz bu filmi çok gördük ve maalesef ki son yirmi yılda bu gidişat tavan yapmıştır, tarikatların, cemaatların tekelindeki din tüccarlığı da zirve yapmıştır, ve dahası ve en kötüsü, neticesini  yakın tarihte defalarca görmemize rağmen,  bu kafayla burada da aynı tezgahı inatla çocuklar üzerinden kurmaya, kurgulamaya çalışmaktadırlar.

Yasalarımıza göre 18 yaşına kadar birey reşit değildir, kendi özgür iradesiyle karar alamaz, 18 yaşına kadar kanunlarla, kurallarla bireyin bağlı olduğu konularda bireyin ailesi bile birey hakkında keyfine göre karar veremez.

Bizim yasalarımıza ve evrensel yasalara göre bireyler 18 yaşını doldurup da reşit olana dek devletin tam koruması altındadırlar, ailesi çocuğuna yasadışı birşey yaparsa veya yaptırırsa veya yapmaya/yaptırmaya teşebbüs ederse çocuğa devlet el koyar, devlet sahip çıkar, aileye de gereken cezayı verir.

Din tüccarlığından ve din sömürüsünden beslenen ahlaksızın önde gidenlerinin has taktiği, cehaletini ve sefaletini kullandıkları tipleri ve çocuklarını din sömürüsü adına kullanışlı piyon olarak kullanmaktır.

Böyle bir durumla karşılaşıldığında, devletin yasaları Sosyal Hizmetler Dairesi’nin devreye girmesini ve çocuğu koruma altına almasını emreder.

Hiç kimse canı öyle istedi diyerek ne başörtüsüyle ne bilmem ne örtüsüyle, peştemalla, sarıkla, çarıkla, sakalla, uzun saçla, kulağında burnunda küpeyle, gözünde sürmeyle, boynunda zincirle, vesaireyle okula gelemez, kılık kıyafet kanunu veya tüzüğü neyse, herkes uymak zorundadır, öyle ki, KKTC okullarında ufak tefek şeylere müsamaha gösterilse de, aşırıya kaçan hiçbir şeye müsamaha gösterilmemektedir.

Anası-babası kendi çocuğunu istismar ederek kanunları kuralları kıracağım diye inat ederse, çağırırsınız sosyal hizmetleri, çağırırsınız polisi gereğini yaptırırsınız, çocuğu da bunların elinden alır, devlet korumasına verirsiniz, zaten bu tip olaylar devletin bilgisine gitti mi, gereği yapılır.

Özellikle çocuklar ve kadınlar üzerinden başlayan kokuşmuş din tüccarlığı, din istismarı, sapık tarikat zihniyeti Türkiye’nin ve yukarda saydığım ülkelerin, toplumların anasını ağlattı, mahvetti, onları vahşete ve cehaletin dehşetine teslim etti…

Şimdi bu  rezilliğe burada da mı izin verelim!

Ortalığı zaten merdiven altı tarikatlar, cemaat artıkları sardı, yıllardır yuvalanıyorlar, bunun da herkes farkında, devletin esas bu konuya eğilmesi lazım, yoksa bu gidişatla kendi ayağımıza fena halde sıkacağız.

Lefkoşa’daki bir okulda başlatılan sansasyonel ve buram buram tahrik ve provokasyon kokan başörtüsü tartışmalarının özeline inersek, başörtüsü kavramının Kur’an’da olduğunu iddia edenler olabilir, başörtüsü kavramı Kur’an’da da olabilir, bu noktada bir sıkıntı yok, ama Kur’an’da var diye din sembolü olarak çocukların okulda başörtüsü takmasının önünü açılırsa, şeriat hükümlerine göre, şekilsel olarak en hafifinden dini hükümlere göre eğitim sistemi düzenlemesinin de önü açılmış olur ki bu da laik, demokratik, çağdaş bir hukuk devletinde olacak iş değildir.

Başka bir sıkıntı, yobaz ve din sömürgeni, din tüccarı tayfası sarığı da, çarığı da, sakalı da, fesi de en az başörtüsü kadar, hatta daha fazla dini hak olarak görüyor, çünkü gerçek anlamda dindarlık kavramının ruhani ve vicdani anlamının içini çoktan boşalttılar, tamamen kendi rant çarklarına göre şekilci hale getirdiler, dini de en karlı sektör haline soktular, öyle ki, cihatçı terör ve din sömürgenliği, din tüccarlığı doğrudan emperyalizmin çıkarlarına hizmet edecek şekilde, coğrafyamızda en karlı ve kandan beslenen iki sektöre dönüştü ve bu iki sektör birbirini de kusursuz bir şekilde besliyor, başrol oyuncuları da emperyalizmin baş uşaklarıdır…

Esas tehlike buradadır, buna asla geçit verilmemesi gerekiyor, yukarda belirtildiği gibi, bu kafayla Türkiye’nin, İran’ın, Afganistan’ın, Libya’nın, Filistin’in, Suriye’nin anasını ağlattılar, çocukları sömürerek, çocukların arkasına saklanarak, çocukları piyon olarak kullanarak burada da aynısını yapmalarına izin verirsek, vay halimize.

Afrika’da, Ortadoğu’da ufacık yaşta sapık dincilerin eline düşen çocukların nasıl birer canavara dönüştürüldüğünü, tek bir satır okumadan dinci kesilip, canavarlaştıklarını, gözlerini kıpmadan hedef gösterilen herkesi kafir diye vahşice katlettiklerini gördük, bu bağlamda fanatik dinciliğin, din sömürgenliğinin başladıktan sonra nerde duracağını bilemeyiz, ama nasıl başladığını ve nerelere vardığını çok çok iyi biliyoruz.

Din tüccarlarının lafta çok methettikleri o Osmanlı’nın fotoğraf çekilmeye başlayan son dönemlerine bir bakın, saray kadınlarının, padişah üst düzey saray eşrafının eşleri, kızları da dahil, başları açık, gayet de modern giyimliydiler, şimdi niye bu insanlar başörtüsü takmadılar diye sorabilir misiniz!

Din istismarı söz konusu olduğunda hep tartışmaların odağına sürdükleri bu insanlar, sultan sülalesi, devlet şurekasının kadınları modern giyimliydiler diye dinsiz miydi!

Kokuşmuş tarikat, cemaat zihniyetine göre elbette dinsizdiler!

Diğer taraftan, padişahların ailelerindeki kadınlar başları açık, gayet modern giyimliyken aynı dönemlerde Anadolu’daki tarikatların, din tüccarlarının hükmü altında olan insanlara baktığımızda kadınları ezim ezim ezdiklerini görürüz, bazıları kara çarşafa bürünmüş durumda, yani devletin elinin uzanmadığı yerde tarikat sultası dini istediği gibi dikte ettiriyor, dinsel kavramları kadının saçına ve vücuduna hapsediyor, canı istediği gibi çatır çatır sömürüyordu…

Cumhuriyet döneminde, özellikle kadınların da Kurtuluş Savaşı’na katılmasıyla, Cumhuriyetin kuruluşuyla birlikte din sömürüsünden beslenen sektör sekteye uğramış olsa da, Adnan Menderes ile başlayan 1950lerden sonraki süreçte özellikle batı emperyalizminin, başta Amerika’nın teşvik ettiği ve yönlendirdiği din tüccarlığı ve sömürgenliği maalesef adım adım yeniden cehaletten ve sefaletten beslenen günlerine döndü…

Şimdi soru şudur; bu memlekette bu cehalette ve sefaletten beslenen, son 15 yılda coğrafyamızda insanlığı olabilecek en vahşi şekilde katleden ve katledilmesine vesile olan bu ahlaksızlığa ülkemizde ve toplumumuzda geçit verilecek mi, verilmeyecek mi!

Özellikle siyasiler akıllarını başlarına toplamalıdırlar, ağızlarından çıkacak lafı da değil bir defa, bin defa ölçüp tartmalıdırlar, bu sorun partiler, kurumlar üstü bir sorundur ve tüm devletin, toplumun sorunudur…

Bu soruna yaklaşılırken, cehaletten, sefaletten beslenen din sömürgenliğinin bayrak, devlet, millet, hak, hukuk, medeniyet, insanlık anlayışı olmadığı, tek derdinin din istismarından elde ettiği ve edeceği kendi rantı olduğu, bu uğurda gerekirse tüm dünyayı ve insanlığı da hiç utanıp sıkılmadan Allah’ın adının arkasına sığınarak yakıp, yıkabileceği, bunu zaten bugün bile yaptığı unutulmamalıdır…

Bir kere fırsat verilirse, aynısını, hatta beterini bizim ülkemizde ve toplumumuzda da yapmakta tereddüt etmeyecekler…

 

Din tüccarlığı sektörü…

Tamamen Ücretsiz Olarak Bültenimize Abone Olabilirsin

Yeni haberlerden haberdar olmak için fırsatı kaçırma ve ücretsiz e-posta aboneliğini hemen başlat.

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Bizi Takip Edin
Bize Katılın
Reklam Engelleyicisi Tespit Edildi

Sitemize katkıda bulunmak için lütfen reklam engelleyicinizi devredışı bırakın.