Bazı yollar yalnızca kendi içinde yürünebilir. Bazı cevaplar yalnızca kendi sesinde yankılanır. Bir usta, sana bir harita sunmaz, seni kendi içsel keşfine yönlendiren bir kapı aralar. Seni kendine değil, sana bağlar. O, bir öğretici değil bir aynadır; içinde saklı olanı göstermek için vardır ama önce kendi içine bakabilme cesareti gerekir. Kim olduğunla yüzleşmeden, kim olabileceğini keşfedemezsin. Çünkü bilgelik, dışarıdan gelen bir öğretiyle değil, içeriden hatırlanan bir hakikatle mümkündür.
Gerçek usta, yol gösterirken seni kendine bağımlı kılmaz; aksine, seni özgürleştirir. Ancak tekâmül yolculuğunda, kendilerini rehber ya da usta olarak tanıtan bazı kişiler, insanların arayışlarını ve kırılganlıklarını kendi menfaatleri doğrultusunda kullanabilir. Spiritüalizm adı altında bilgeliği ve şifayı sunuyormuş gibi görünerek, aslında insanları maddi ve manevi olarak sömürenler, hakiki yol göstericiler değil, kişisel çıkar peşinde koşanlardır.
Gerçek bir öğreti, seni kendine bağlayan, içsel gücünü açığa çıkaran bir rehberlik sunar. Oysa manipülatif rehberler, bireyin özüne ulaşmasını engelleyerek kendilerine bağımlı hale getirirler. İnsanları korku, eksiklik ve sürekli ihtiyaç hissi içinde tutarak, onların özgürleşmelerini değil, kendilerine bağlı kalmalarını sağlarlar. Gerçek bilgelik, kişinin kendine dönmesini, bağımsızlaşmasını ve içsel ustalığını uyandırmasını destekler.
Bir çırak, ustanın yanında şekillenir, ancak hiçbir usta çırağını oluşturmaz. Çırak zaten vardır, yalnızca uyanması gereken bir bilgelik içinde saklıdır. Kendini keşfetme yolculuğu, eski bir tapınağın taşlarını kazımaya benzer. Kat kat örtüler, yüzlerce yıllık toprak ve zamanın ağırlığıyla saklanan gerçek hazine ancak incelikle açığa çıkarılabilir. Gerçek dönüşüm de böyledir: Sen zaten bilgesin ama bazen unuttuğun yerlerde kendini aramak gerekir.
Zen öğretilerinde der ki “Öğrenci hazır olduğunda, öğretmen görünür olur.” Bu, dışsal bir yönlendirme değil, içsel bir uyanışın işaretidir. Ustanın amacı, seni kendine döndürmek olduğu için, senin içsel bilgeliğine ulaşmadan onun öğretileri tam olarak kavranamaz.
Çırak olmak, yalnızca bir bilgiyi almak değil, bir dönüşüm sürecine girmektir. Çünkü gerçek öğreti kitaplarda yazılı değildir; onu içselleştirmek, deneyimlemek ve yaşamın içinde görmek gerekir.
Bir çırak, ustasına şunu sorar:
-Usta, bana bilgelik verir misin?
Usta gülümser ve cevap verir:
-Sen zaten bilgesin, sadece hatırlaman gerekiyor.
Bir ustanın en önemli öğretilerinden biri budur: Bilgiyi vermek değil, sende olanı uyandırmaktır. Lakin önce, içinde bir usta olduğunu fark etmen gerekir. Çünkü içinde bir usta yoksa hiçbir zaman çırak olamazsın.
Bazen bu uyanış, bir dostun aynasında kendini görmekle başlar. Bazen bir ilişkide kendini keşfedersin. En derin kırılmalar, en güçlü dönüşümlere sebep olabilir. Sevdiğin biri sana ihanet ettiğinde, içindeki gücü bulursun. Tek başına kaldığında, kendi sesini duyarsın. Her hakiki bağ, insanı kendi hakikatine yaklaştırır.
Ve unutma, yolculuk seninle başlar seninle tamamlanır.
