Hafta sonu KKTC en üst düzeyde Londra’da olacak. Kıbrıslı Türklerin, sosyal kültürel buluşmasını amaçlayan 8. Kıbrıs Türk Kültür Festivali’ne destek verilecek. Buralardan oralara baktığım zaman aklıma doğal olarak göç gelir.
***
Göç dendi mi yüreğimiz kan ağlar… Bu küçük adada hep göç verdik. Daha küçük bir çocuktum… Ablam, eniştem ve üç çocukları göçün yolunu tutmuştu. Rahmetli anacığımın göz yaşlarının hiç dinmediğini çok iyi anımsarım.
1963 öncesi Kıbrıs Radyosu’nun Türkçe radyo yayınlarında istek programları en çok dinlenen programlardı. Londra’dan ablam Kıbrıs’taki bizler için şarkı istediği zaman anacağımın ağlayarak dinlediğini asla unutmam.
***
Yurt dışından gelip Kıbrıs Türk toplumunu dikkatle gözleyenlerin en çarpıcı saptamalarından biri de her zaman toplumun bir kısmının göç etmeyi düşünmesidir.
“Gaçar giderim!” “Çeker giderim!”
1974 sonrası terse göç umudu yeşerir gibi oldu. Ancak Anadolu’dan gelenler oldu, bizim insanlarımızın gelmesi için hiçbir irade ortaya konmadı.
Zaman zaman umutlar yeşerdi. Ancak insanımızın geleceğini bu ülkede, Kıbrıs’ın kuzeyinde görme eğilimi arzulanan noktada hiç olmadı.
Yeni kuşak gençlerimiz olanakların uygunluğu nedeniyle Avrupa’da yüksek öğrenim görüyor. Gidenlerin geri gelmesi için koşullarda hiç albeni yok gibi.
En önemlisi hâlâ ciddi bir güven bunalımı var. Hâlâ geleceğini bu topraklarda görme inancı cılız.
Niye insanımız böyle düşünüyor?
Bu başlı başına bir inceleme konusudur. Bazıları vatan için “insanca yaşadığım yer” der. Doğumla ölüm arasındaki sınırlı ömrümüzü insan gibi yaşamak bizlerin de hakkıdır. Kıbrıs Türkü’nün yurt dışında olanlarının sayısı yıllardır, Kıbrıs’ta yaşayanlardan fazla.
1950’li 1960’lı yıllarda göç edip gidenlerin şimdi torunları o topraklarda üçüncü, dördüncü hatta beşinci kuşağı yaşıyor.
***
Niye kaçıp gidiyoruz?
Kıbrıs Türkü, yıllardır bu adada geleceğini güvencede görmedi. Fırsatı bulan geleceğini Avustralya, Amerika, Kanada, çeşitli Avrupa ülkelerinde aradı.
İngiliz sömürge dönemi dahil Kıbrıs Türkü, üretimden adeta kopuk bırakıldı.
Ancak göçü salt ekonomik nedenlere bina etmek, doğruyu eksiksiz bulmayı zorlaştırır.
Göçün en önemli nedenlerinden biri Kıbrıs Türk toplumunun iç dinamizmiyle geleceğini belirleyeceğine olan inançsızlığıdır. Kim ne derse desin, geleceğimiz konusunda son sözü söyleyeceğimize bir türlü inanamıyoruz. İnanmamız gerekir.
***
Çıkın sokağa 100 kişiye sorunuz. “Kıbrıs konusunda biz ne istersek o olacak” diyenlerin sayısı onu bulmaz.
Bir arkadaşla konuşuyordum. “Bana kalsa Kıbrıs konusuyla hiç ilgilenmeyecek bir siyasi parti kurarım. Bizim istediğimizin dikkate alınmayacağını bile bile niye boşuna zaman harcayalım” demişti. Çok farklı ve ilginç bir yorumdu.
* * *
Halkın sesine yıllarca kulak tıkandı. “Bu memleket bizim” sloganına özellikle resmi makamlar sahip çıkması gerekirken, bu sloganı atanlar “Hain” olarak görülmedi mi?
Halbuki “Bu memleket bizim” diyenlerin bu toprakları gerçek anlamda vatan bilip kolay kolay terk edemeyeceklerini anlamak gerekirdi. Bu memleketi kendinin görmeyen bir insan bu topraklara nasıl sahip çıkabilir ki?
Hiçbir Kıbrıs Türkü, ata köklerinin Anadolu olduğunu inkar etmez. Ancak 1571’den bugüne geçen 450 küsur yılda Kıbrıs Türkü’nün kendine özgü değerlere sahip olduğunu da kimse görmezlikten gelemez.
Kıbrıslı Rumlar da göç eder. Ancak dönme arzuları bizim yurtdışındaki kardeşlerimize göre daha fazladır. Çünkü Kıbrıs’ı daha fazla vatan kabul ediyorlar. Burada sözlerinin geçtiğine inanıyorlar.
Yurt dışına göçün önünü almak bir amaç olurken, yıllardır yurtdışında bulunanların geri dönüşü daha büyük hedef olmalı, “Bu memleket sizindir, dönün topraklarınıza sahip çıkınız” denmeli.
Bunu başarabilirsek, gidenlerin geri dönüşü hızlanırken akıllardaki “Gaçar giderim” düşüncesinin azalacağını göreceğiz.
Unutmayın; vatan, insanını ayırımsız kucakladığı oranda vatandır.





