1. Haberler
  2. Yaşam
  3. Zihin Kıyasladığında, Kalp Uzaklaşır

Zihin Kıyasladığında, Kalp Uzaklaşır

featured
service
Paylaş

Bu Yazıyı Paylaş

veya linki kopyala

İlişkide Var Olmak mı, Ölçülmek mi?

Bazen bir ilişkide sevilmediğini değil, görülmediğini hissedersin.
Yanındadır. Konuşur. Paylaşır. Ama sana temas etmez.
Çünkü zihni başka bir yerde oyalanmaktadır.
Bir geçmişte, bir hayalde, bir “daha iyisi” ihtimalinde…

İşte tam burada başlar görünmez bir mesafe.
Kelimeler var ama anlamı yoktur.
Bakışlar vardır ama içinden geçmez.
Ve sen her geçen gün, onun gözünde biri olmaktan çok “birine benzemeyen biri” haline gelirsin.

İlişkideki kıyaslama, çoğu zaman yüksek sesle söylenmez.
Ama sessizce hissedilir.
Kimi zaman bir iç çekişte…
Kimi zaman senin sunduğun bir şeyin yüzeyde kalmasında…
Bazen de doğrudan karşılaştırılmadığında bile hissettiren o yetmeme duygusunda.

Oysa en ağır kıyas, adı konmayan kıyastır.
Çünkü savunamazsın kendini.
Ne eksik olduğunu bilemezsin.
Sadece içten içe anlarsın:

“Beni olduğum gibi değil, olabileceğim ya da benzemem gereken bir şeyle ölçüyor.”

Ve işte orada kırılmaya başlarsın.
Çünkü sevilmemekle başa çıkılır çoğu zaman…
Ama olmadığın biri için yetersiz görülmek, insanın en derin yerini kanatır.

Bu noktada kişi, artık sevmeye değil, yeterli olmaya çalışır.
Bu da bağ kurmayı değil, performans göstermeyi getirir.
Sevgi doğal bir akış olmaktan çıkar; ölçülmeye, kıyaslanmaya, karşılık beklemeye dönüşür.
Ve ilişkinin özü yavaş yavaş silinir.

Partnerin seni kıyasladığında, onunla gerçek bir bağ kuramazsın.
Çünkü o seninle değil, zihnindeki biriyle konuşuyordur.
Sana bakıyordur ama seni görmüyordur.
Sesini duyuyordur ama içini anlamıyordur.

Sen oradasındır, o bir hayal ya da geçmişin içinde dolaşmaktadır.

Böyle bir ilişkide bir süre sonra şu sorular başlar içten içe:

  • “Ne yapsam da onun gözünde değerli olabilirim?”
  • “Kiminle yarışıyorum ben?”
  • “Gerçekten beni mi seviyor, yoksa bir ihtimali mi?”

Oysa bir ilişkide asıl ihtiyaç, güvende hissetmektir.
Yani kendin gibi olabildiğin, eksiklerinle de görünür ve kabul edilebilir olduğun bir alanda var olabilmektir.
Ama kıyaslanan kişi, kendine yer bulamaz.
Çünkü o alanda hep başka birinin izi dolaşmaktadır.

Kimi zaman eski bir sevgili…
Kimi zaman sosyal medyada idealize edilmiş bir ilişki…
Bazen de sadece partnerin içinde taşıdığı, tamamlanmamış bir geçmiş…

Ve sen bilmeden, bu gölgeyle yarıştırılırsın.
Ne kadar çabalarsan çabala, yetemezsin.
Çünkü ölçü sen değilsindir.
Ölçü, asla sen olamayacağın bir “başkasıdır”.

İşte bu noktada ilişkinin rengi değişir.
Bağ kurmak yerine, bağ eksiltmeye başlarsınız birbirinizde.
Ve gün gelir, biriniz oradayken diğeriniz çoktan geri çekilmiştir.

Peki bu döngü nasıl kırılır?

İlk adım, fark etmektir.
Partner olarak şu soruyu kendine sormaktır:

“Ben şu an onunla mı birlikteyim, yoksa zihnimdeki bir hayalle mi?”

Eğer zihninde başkaları varsa, geçmişler varsa, eksik tamamlanmamış duygular varsa…
Onları bugünün üzerine bindirmemeyi seçmelisin.
Çünkü hiçbir bağ, başka birinin gölgesinde büyüyemez.

Ve sonra o cesur cümle gelir:

“Seni bir şeye benzetmeden görmek istiyorum.
Ne eksiklerini silmek, ne seni başka biri yapmak…
Sadece seni, olduğun haliyle tanımak ve tanındıkça sevmek istiyorum.”

O anda başlar kalbin yeniden yaklaşması.
Zihin geri çekilir.
Ve gerçek ilişki, ilk kez orada kendine yer bulur.

İlişkiler, “yeterince iyi” olmaya değil; gerçek olmaya dayanır.
Kıyaslandığın yerde bağ kuramazsın.
Ama görüldüğün yerde, kalbin güvenle açılır.

Ve her insan bunu hak eder:
Ben olduğum gibi de yeterliyim.
Kendim olarak da sevilmeye değerim.

Zihin Kıyasladığında, Kalp Uzaklaşır
Yorum Yap

Tamamen Ücretsiz Olarak Bültenimize Abone Olabilirsin

Yeni haberlerden haberdar olmak için fırsatı kaçırma ve ücretsiz e-posta aboneliğini hemen başlat.

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Bizi Takip Edin
Bize Katılın